Sezen Aksu’nun ‘’Şimdi Bana Kaybolan Yıllarımı Verseler’’ adlı bir şarkısı vardır bilirsiniz. İşte bu şarkı gibi maalesef bizim Yatağan’ın da 20 yılı kayboldu gitti. Muğla’nın en geri kalan tek ilçesi Yatağan. Belediye başkanlığını seçiminde yenilgiye uğrayan Avukat Halil Arslan kötü bir mirasın gazabına uğradı. Vizyonu olmayan H.Haşmet Işık–Tarcan Oğuz ikilisi belediyeyi iyi yönetemediler. Proje üretemediler, planlamaları yoktu ve dolayısıyla çalışmadılar başarılı olamadılar. Bundan tam 10 yıl önce ‘’ Yatağan’ın Kayıp 10 Yılı’’ adlı köşe yazımda aslında uyarılarda bulunmuş ve her iki dönem oy verdiğim için de verdiğim oyun hesabını da kendilerinden sormuştum. İnanın dostlar o günden bu yana doğru dürüst bir hizmet üretemediler. Hele son 5 yılda iyice yattılar ve rutin işlerin dışında hizmet yapamadıkları için topu taca atarak ‘’ bizim elimizde bir şey yok, tamamen bu işler Büyükşehir Belediyesi sorumlu’’ diyerekten de işin içinden iyice sıyrıldılar. Milas Belediyesi ve diğer belediyeler nasıl hizmet aldılar peki? Siz proje hazırlamayıp sunmazsanız elbette hizmet alamazsınız.
20 yılda ne yapıldı diye soracak olursanız; ilk 5 yılda yapılan mezarlığın düzenlenmesi, hamam, çekçekler, Sadi Özcan döneminde programa alınan ve DPT tarafından projesi onaylanan su, kanalizasyon ve devamında arıtma tesisi, artı doğalgazın ilçeye öncelikli olarak getirilmesi ve son olarak ta meclis kararıyla kendi adını verdiği akustiği bozuk bir düğün salonundan başka bir hizmeti aklıma gelmiyor. Belediye hizmetlerinde alt yapı çok önemlidir ama nedense halk alt yapıyı görmez veya görmemezlikten gelerek üstteki hizmetleri daha çok önemser. Bu konuda haklarını teslim edelim. Yıllarca yüksek okulun yükünü çektikleri ve yer tahsis ettikleri halde bile oradan da yüzleri gülmedi ve takdir görmediler. Bu konuda iktidarın hatası vardır. Kınıyorum. En azından açılışta bile bir teşekkür edilmeliydiler. Emekleri güme gitti.
20 yıldır her seçim döneminde vaatlerde bulunduğu uzay çatılı modern bir pazar yeri hal binasını bile yapamadı. İnönü Bulvarını bir düzene sokamadı. Bir kültür sarayı yapamadı. İçinde sinema, tiyatro, kütüphane ve konferans salonu olan bir kültür sarayı ilçemize yakışırdı doğrusu. Yeni parklar ve yeşil alan üretilmedi. Bizim dönemimizde ( Sadi Özcan ve Meclisi 1989—1999 yılları) kurduğumuz Ahi Gıda ve aşevi kapatıldı. Parke şantiyesi dağıtıldı. Rekreasyon alanı ise bitirilmedi. Dükkanlar, işyerleri ve arsalar satıldı. Müflis iflas etmiş tüccar misali ne varsa elden çıkartıldı. Bir başka belediye başkanı sağ—sol fark etmez Haşmet başkanın 20 yılda tüm yaptığını 5 yılda yapardı.
Seçimin kaybedilmesi bu şartlar altında normaldir. Şaşırmadım doğrusu. Toksöz’e perde arkasından çalıştı eleştirilerine bir ölçüde şöyle katılıyorum. Oturduğumuz Atatürk mahallesi Hacıyaka mevkisin de çöpler, seçimden 20 gün önce 10 gün bilerek kasten toplatılmadı. Haber iletildiği halde alınmadı. Temmuz ayında düzenlenmesi yapılan Cumhuriyet Caddesi ise tam bir rezalet. Kötü bir asfalt kaplaması yapıldı. Altyapı ile övünen Haşmet başkan burada sınıfta kaldı. Yağmur yağdığı zaman yolun karşısına geçmek çok zor. Su birikintisi nedeniyle bırakın öğrencileri vatandaş bile zor geçiyor karşı kaldırıma. İki rögar arasında bağlantı yapılmadığı için su birikiyor yolda. Uyarıldığı halde bir çözüm bulmadılar. Yazık oldu yüklenici firmaya ödenen paraya. Bu seçimde halkımız yapılamayan, aksayan ve hizmet alamadıkları çalışmaları çok iyi gözlemleyerek oyunu Toksöz’den yana kullandı. Kendisini partiden üstün görmesi ve partiyi belediyeden yönetmesi de ayrı bir yanlışlığıdır. Benden başka biri mi var diye diye partiye zarar verdi. Buraya kadar başkanı eleştirdik tamam da seçim yenilgisini yalnızca Haşmet başkana yüklemekte haksızlık olur. CHP Genel Merkezi’nin ve İl yönetiminin de burada suçu çoktur. Bu partide yerel yönetimden sorumlu bir birim veya üst kurul diye bir seçici kadrosu yok mu acaba? Çok öncelerden belediye başkanlarının başarılı olup olmadıkları veya kimlerle seçim alınır araştırması yapılmıyor mu? AKP, Sivil Toplum Kuruluşlarına bilgi için başvuruyor ve anket yapıyor. ADD Şube başkanlığım dönemimde 2 defa AKP tarafından arandım. Kimleri milletvekili kimleri belediye başkanı olarak görmek istersiniz diye sordular. CHP İl yönetimi lütfedip bir kez bile olsun aramadı, sormadı, fikrimizi almadı. Sizce hangisi demokrat? Milletvekillerinden ve üst yönetimden torpili olan belediye başkanlığına aday gösterilince işte bu durumlar ortaya çıkıyor. Önseçim diye bir şey var. Koy sandığı önüme adayımı üye olarak ben belirleyeyim. Niye illa bunu seçin, bunu onaylayın diye dayatma yapıyorsunuz? Ülke genelinde bahar havası ve tatlı meltem rüzgarı eserken Muğla’da tam tersi oldu ve yapılan siyasi hatalar nedeniyle 7 ilçede seçim kaybedildi. Buda sorgulanmalıdır. İl ve ilçe danışma kurulunda bunlar elbet masaya yatırılmalıdır. Yenilginin faturası çalışmayan ve hizmet üretmeyenlerden ise hesap sorulmalıdır.
Sayın H.Haşmet Işık, gördüğü yerde ‘’Yatağan’da İz Bırakanlar kitabında bana yer vermedin. Benim 20 yılda izim yok mu ‘’ diye sitem eder. Ben de buradan şimdi kendisine üzülerek şöyle cevap vereceğim : ‘’ Sayın başkan siz 20 uzun yılı heba ettiniz, iyi çalışmadınız, iz bırakacak ve akılda kalacak doğru dürüst bir hizmetiniz olmadı. Olsaydı alırdım. Aksine siz siyasi bir enkaz bıraktınız. Düzeltilmesi ve yaraların sarılması zaman alacaktır.’’
Sevgili okurlar, durum tespiti yaptım. İster katılın ister katılmayın. Düşüncelerinize saygılıyım. Yatağan’ın kaybolan yılları umarım gelecekte telafi edilir. İlçemizin kalkınması ve yeniden hayat bulması için bu yazıyı yazdım. Yatağanı ve insanlarını seviyorum. Esen kalın.