MİSKİNLER TEKKESİ

MİSKİNLER     TEKKESİ

Reşat Nuri Güntekin'in  yine şaheser bir romanını geçen hafta içinde severek  zevkle okudum. Kitabı okurken aklıma ilçemizde kimseye zararı olmadan, büyük bir mahcubiyet içinde dilencilik yapan dilenciler geldi. Kolay kolay kimse dilencilik yapmaz. Yapmakta istemez.  Hayat şartları ve bazı nedenlerden dolayı dilenciliğe yönelen kişileri hor görmemeliyiz. Keşke ülkemiz sosyal bir devlet olsa da dilencilik olmasa! Eli ayağı tutan sağlam kişilerin elbette el açmasına ve dilenmesine karşıyım ama zavallı konumdaki kişilere sözüm yok. Yazar Miskinler Tekkesi  adlı eserinde, Türkiye'deki dilencilerin dünyasını ve cahil hocaları başarıyla anlatmış. Okumanızı tavsiye ederim. Klasik, okunması gereken güzel bir eser.

Kitabın özetine geçmeden önce  size bir Bektaşi Fıkrası anlatayım: Dilenci el açmış dileniyor, hem de dua ediyor. Bektaşi on para vermiş, ''Duanı istemem!'' demiş.Dilenci Şaşırmış: ''Niye duamı istemiyorsun?'' Bektaşi ''Ulan senin duan beş para etseydi, kendini kurtarır, dilenmezdin!''

Kitabın özeti:

Reşat Nuri Güntekin'in 1947 yılında yayımlanan romanı.  Eserde, tanınmış bir ailenin son torunu olduğu halde, gerek karakteri ve gerek talihin zalim cilvesi yüzünden dilenciliğe düşen ve dilenciliğin her şeklini tecrübe ederek onu bir meslek haline getiren bir zavallının hayatı konu edilir. Aklı ve mantığı kendisini ayıplarken, miskinliğiyle zayıf iradesi, onu bu pasif hayatın içine hapsetmiştir. Romanın asıl kahramanı olan adsız dilenciyi canlandırmaya yarayan tiplerden biri eski bir konak kalfası olduğu halde konak hayatı kapandıktan sonra dilenciliğe düşen bacı, öteki de yine böyle bir konakta yetişen bir delikanlının, aynı konakta büyüyen bir evlatlıktan olan çocuğudur. Küçük Bey'den gebe kaldığı için, evin iffeti bozulmasın diye kovulan evlatlık, sefaletle doğurduğu çocuğunu beş altı yaşına kadar büyüttükten sonra kaybolup gider. Dilenci ile bacı, bu çocuğu yanlarına almışlar ve görülmedik bir şefkatle büyütmüşlerdir. Fakat çocuk, kendini tanımaya başlayıp da, babası sandığı adamın bir dilenci, kursağına giren lokmaların da birer sadaka olduğunu anlayınca, babalığına düşman kesilir; ama büyüyüp de kendi gücüyle parasız yatılı okula girdikten, nihayet bir mühendis olup büyük bir mevki kazandıktan sonra, evlendiği karısıyla beraber, yetiştiği yere gelmekten ve babalığının elini öpmekten kendini alamaz. Delikanlının bu kadirbilirliği, dilenci için şimdiye kadar topladığı sadakaların en güzelidir. Roman, eski hayatın birçok cephelerini ustaca belirtmiş olmasıyla bir töre romanı değeri taşır ve bu eser Reşat Nuri'nin sanatında önemli bir atılım sayılır.a

YAZARIN DİĞER YAZILARI