Samos (Sisam) adası Ege denizinin doğu kıyısında, ülkemizin hemen yanı başında, Kuşadası Dilek Yarımadasına bir kilometre mesafededir. Yunan adalarının hemen hemen birçoğunu görmüştüm. Samos'u görmemiştik. Samos'u merak edip görmek istiyordum. Evliliğimizin 42.yılı nedeniyle bir fırsat yaratarak geçen hafta içerisinde Kuşadası'ndan feribota binerek üç günlük turumuzu tamamladık. Çok güzel dolu dolu üç gün hoşça vakitler geçirdik. Anılarla dolu turumuzda bizlere yardımcı olan tatlı dilli rehberimiz Petra Hanım'a ve Samos Star tura çok teşekkür ederiz.
İlk gün rehberimiz Petra Hanımefendi eşliğinde Vathi limanından yürüyerek öncelikli olarak merkezde bulunan Pisagor Meydanı'nı ve Aslan heykelini gördük. Pisagor hakkında bilgiler verdi. Pisagor, milattan önce yaklaşık olarak (M.Ö 580)yılında Samos adasında doğmuş. Matematiğin temel kurucusu olup ve aynı zamanda önemli ve büyük bir geometri, astronomi uzmanı ve filozoftu. Ayrıca Pisagor'un müziğe çok önemli bir teorik yaklaşımla müziği rakamlarla ilişkilendirmiştir. En önemli teorisi ''Pisagor teoremi'' idi, dik açılı üçgen ile ilgili geometrik teoremi olarak bilinmektedir. Bu teoriye göre, hipotenüs karesi iki dikey tarafın toplamı eşittir. Pisagor Theano adlı bayanla evlenmiş ve biri erkek ve biri kız çocuğu olmak üzere iki çocuk yapmışlardır. Birçok öğretmen okulu açmış, birçok eğitimli gencin yetiştirilmesinde önemli katkıları olmuştur. Zalim Polykratesle politik çatışmaları nedeniyle adadan kovulmuş ve uzun süre eş sesli mağarada saklanmış ve en sonunda adayı terk etmek zorunda bırakılmıştır. Mısır'a yolculuk yapmış ve orada bir süre yaşamıştır. Daha sonra Babil'de yaşamış, Delphi'de bulunan kehanet Delos'ta ve en son olarak Güney İtalya ve Sicilya adasında ünlü okulunu açarak orada yaşamaya başlamış. Milattan Önce (M.Ö 490)yılında Güney Sicilya'da ölmüştür. Bu bilgiler ışığında serbest zamanda şehir turumuzu yaptık ve Kokari'ye doğru yola çıktık. Kokari, Yunancada (Küçük Soğan) demekmiş. Küçük bir liman kenti olup şirin güzel bir yer. Burada denize girip yemeklerde deniz ürünlerinin tadına baktık. Etkileyici büyülü plajlarıyla çevrili bu yer gurubumuz tarafından beğenildi. Evlerin dokusu korunmuş ve çiçeklerle donatılmış görünümüyle de milyonlarca kartpostal baskılarına neden olan bu tarihi kenti hepimiz çok sevdik. Akşamüstü kalacağımız otele gitmek için adanın kuzeybatısında bulunan Karlovasi şehrine doğru otobüsümüzle yola çıktık. Merope adlı otelimize yerleştik.
İkinci gün sabah otelde aldığımız kahvaltının ardından, Marathokampos Bölgesine doğru tur otobüsümüze binerek yola çıktık. Önce Samos Adası'nın rakım olarak en yüksekte bulunan eşsiz manzarası ile insanı kendine hayran eden Platanos Köyü'ne uğradık. Köy meydanındaki asırlık çınarların altında kahvemizi içtik ve tarihi çeşmesinin önünde bol bol anı fotoğrafı çekildik. Daha sonra yemyeşil ormanlarla kaplı yolların arasından geçerek Kampos Koyu'na vardık. Uzun bir sahile sahip bu koyda denize girdik. Hoşça vakit geçirdikten sonra Karlovasi'ye geri döndük.
Akşam, Potami bölgesindeki tavernada Yunan müziğinden çeşitli şarkılar eşliğinde eğlendik. Sirtaki oynayan genç garsonun figürlerini seyrettik. Eşim İnci ile birlikte sessiz bir şekilde kendi aramızda gurubumuza duyurmadan 42. Evlilik yıldönümümüzü uzo içerek kutladık. Hoşça güzel vakit geçirdik.
Üçüncü gün, Pisagor'un yaşadığı yer olan Pythagoria'ya doğru yola çıktık. Yol üzerinde ilk olarak bal ve bal ürünleri satan minik dükkana uğradık. Daha sonra Pisagor adına yapılan adı 'Adalet Kupası' olan bu matematiksel kupanın yapılışını gördük. Hediye olarak satın aldık. Seyahatimiz boyunca geçtiğimiz yolların üzerindeki üzüm bağlarını gördük ve adanın ünlü şaraplarının buradaki misket üzümlerinden yapıldığını rehberimiz Petra Hanımdan öğrendik. Yol üstündeki Koumaradei köyünden geçerek Pythagoria (Pisagorion) kentine geldik. Antik yerleşim kalıntılar üzerine inşa edilen Pisagor, adını Pisagor onuruna verilen addan almaktadır. Adanın en çok turist çeken yeridir. Sahil yolu üzerindeki Pisagor adına yapılmış Pisagor anıta uğradık ilk önce. Sahil boyunca yelkenliler ve yatların arasından geçerek şehri turladık. Mavi sokakta bol bol anı fotoğrafı çekildik. Begonvil, yasemin ve çeşitli çiçeklerle süslenmiş ev ve işyerleri bizleri büyüledi. Adanın en güzel yerlerinden biri diyebiliriz. Samos adı, Fenikeliler tarafından verilmiş ve yüksek yer anlamına gelen 'Samo' dan türemiş. Ada Osmanlıların eline geçince Susam üretiminden dolayı adı, 'Sisam' olmuş. Üç günlük geziyi doyamadık desem yeridir. Bu geziden şu dersi aldık. Yunan adaları dokuyu hiç bozmamışlar. Evler ve sokaklar tarihi olup yıkmamışlar ve korumuşlar. Adalara plastik sokmamışlar. Ahşap masa, sandalye ve şezlong ile gelen turistlere hizmet veriyorlar. Sahilleri halka açık ve ücretsiz. İş yerlerinin hepsinde fiyat tarifesi var. Kazıklanma korkunuz yok. Darısı başımıza diyelim.
Bizim Türk Bayrağımızın Yunan adalarındaki limanlar da asil ve çok güzel görünümüyle Türk teknelerinde dalgalanmakta olduğunu gördükçe mutlu oluyoruz. Pisagor'da çok sayıda Türk teknesi var. Yunan bayrağının mavi ve beyazın Ege Denizi'ni ve dalgalarının köpüklerini temsil ettiği söylenir. Ayrıca mavi Helen Uygarlığının rengidir. Her iki bayrağın teknelerde dalgalanması dostluğun ve kardeşliğinin ifadesidir. Zaten halklar arasında sorun yok. Yunanlı kardeşlerimiz, adalarda bizleri dostça kucaklamaktalar ve misafirperverlik örneğini sevgileriyle gösteriyorlar. Her iki ülkenin de barış ve huzur içinde yaşamasını ve halklarını da yaşatmalarını istiyoruz. Sevgili Atamızın da dediği gibi: ''Yurtta Barış Cihanda Barış'' dileğiyle hoşça kalınız.
Sevgili rehberimiz Petra Philippe Frangie Hanımefendi'ye selamlar sevgiler .