BALAT' TA MİLETOS ÖREN YERİ/MÜZESİ ve İLYAS BEY CAMİİ.
Değerli okuyucular, Temmuz başlarında Covid-19 belası hapsinden kurtulur /kurtulmaz aracımıza atlayıp Muğla/Yatağan ve Milas' ı geçerek Bafa Gölü kıyısında ilerleyerek Söke Ovası'na yaklaşıyoruz. Didim yolunu solda, Söke ve Maiandros ( S S' ler çizip kıvrılarak akan nehir) nehrini sağda bırakarak Akyeniköy ve Yeniköy' ü de geçip Balat sınırları içerisinde bulunan MİLETOS ÖREN YERİ' ne ulaşıyoruz. Buradan ne kadar erken çıksak da oraya varıncaya kadar saat 10.00' ı geçmiş bulunuyor ve ören yeri açılmış durumda. Aracımızı bir gölgeye çekerek DUHULİYE ye başvuruyoruz. Hanımın müze kartını, benim kimliğimi göstererek antik alana dâhil oluyoruz. Doğal olarak öncelikle yola ve girişe en yakın olan alana/Tiyatroya giriyoruz. Yanlardaki koridorlardan ve merdivenlerden tiyatronun en üst kısımlarına kadar çıkarak en genel görüntüleri almaya çalışıyorum. Hanım ise tabanda yürüyerek tiyatronun alt basamaklarında ve sahnede fotoğraflar çekiyor. Tiyatro yapısı bitince arka taraflardaki duvarlara, yapılara doğru yol alıyoruz. Ancak güneş yükselmiş ve sıcak bastırmış olduğundan terliyor ve bunalıyoruz. Buralardaki sütunların tabanı ve merdivenlerin, diğer duvarların, yapıların çoğu hala sular, çamurlar içinde. Geçebildiğimiz yerlerden güç/bela geçerek antik alanın hemen yanında bulunan İLYAS BEY CAMİİ' ne ulaşıyoruz. Bilmeyenler için söyleyelim. Sıcaklarda bunalır da suya gereksinim duyarsanız camiin dış avlu duvarının sağ tarafında, köşede bir çeşmenin olduğunu göreceksiniz. Bu çeşme işinizi görecek. Bu cami 14. Yy. da yapılmış görkemli bir Osmanlı yapısı. Açık, içini girip gezebiliyor, fotoğraflayabiliyorsunuz. Oradan çıkınca da doğruca girişteki yola ve MİLET MÜZESİ' ne çıkıyorsunuz. Müzenin içerisinde ve özellikle de bahçesinde oldukça zengin bir Tarihi Eser Koleksiyonu var. Yeterince gezip/görüp fotoğraf çekebilirsiniz. Burayı daha önce Söke' de okurken 970' li yılların başında; neredeyse elli yıl önce gezip görmüştüm. O günden bu güne pek bir şey değişmemiş. Dönüşte isterseniz aracınızla 15-20 dakika ilerleyerek PRİENE ANTİK KENTİ' ne ulaşabilirsiniz. Orası hem yüksekte ve hem de çam ormanları içinde. Orada terlemeyecek ve güneşte yanmayacaksınız.
"Düzenli bir planın kentleşmeye geçişine, Miletos kalıntılarında rastlanır. Eski bir liman kenti olan Miletos, İÖ. 494 yılında LADE ADASI yanındaki deniz savaşında yenilgiye uğrayınca Persler tarafından bütünüyle yakılıp yıkılmıştı. Kentin yeniden kurulması, Persler' in 479 yılında PLATAİAİ' de yenilmesinden sonra Batı Anadolu' daki Pers boyunduruğunun kalkması sırasına rastlıyor. Yerleşim, bir yarımada üzerine kurulmuştur. Karaya bağlanan yerde yarımadaya giriş küçük bir tepe üzerinden korunur ki burası kentin AKROPOLİS' i KALABAKTEPE' dir. Kentin 4 limanı vardı. Tiyatronun güneyinde kalan körfez en eski körfezdi. Bunun üzerindeki derin körfez daha iyi korunabilen ve Hellenistik çağda girişindeki iki aslan heykeli arasına bağlanan zincir ile kapatılabilen ASLANLI LİMAN' dır. Üçüncü liman yakınındaki tapınaktan dolayı ATHENA LİMANI adı ile tanınır. Adanın doğusundaki kumsal kıyıda dördüncü liman bulunmaktadır. Miletos' un en eski yerleşim kalıntıları İÖ. 2. Bine kadar geriye gider. Bu zamana ait kalıntılara tiyatro ve Athena Limanı arasında rastlanmış ve yerleşimi çevrelediği düşünülen 4 metre kalınlığında duvarlar bulunmuştur. İONİA' lı göçmenlerin yerleştiği MİLETOS, Arkaik çağda aynı yerde gelişir ve ASLANLI LİMANI da içine alır. Persler bu yerleşimi de yıkmışlardır. Arkaik çağa ait yerleşimin üzerinde ve daha geniş alanda kurulan yeni Miletos' da düzenli ızgara planı ortaya çıkmaktadır. Aslanlı limanın yanında BOLEUTERİON (Antik Yunan' da BOULE olarak halk meclisinin toplandığı yapı, MECLİS BİNASI.) ve GÜNEY AGORA ile kent merkezi bulunmaktadır. İS. 1. Yy. da yapılan anıtsal AGORA KAPISI' nın mimari parçaları Berlin' e götürülmüş ve yeniden kurularak Arkeoloji Müzesinde sergilenmektedir. Başlangıçta Devlet Agorası olarak bilinen alan çarşıya dönüşmüştür. Kentin eski kutsal yerlerinden biri olan DELPHİNİON'(Yunanistan' da Apollon adına yapılmış tapınaklara verilen addır.) un girişi de daha sonra Roma çağı Agora kapısı ile kapatılmıştır. Roma çağında hamam yapısının kurulmasıyla birlikte gösterişli bir NYMFAİON(Grekçe: Antik Yunan ve Roma' da nemfleri kutsamak adına dikilen anıtlara verilen isimdir. Ve sütunlu cadde galerileri yapılmıştır. Miletos liman kenti, zamanla Menderes ırmağının taşıdığı birikintilerle dolmuş ve kıyıdan uzaklaşmıştır. LADE adası ise denizden uzak, bu günkü karayolundan görülebilen BATMAZ TEPE' dir. Miletos kentinde Hellenistik plandan geç Roma çağına kadar mimari gelişim izlenebilmekte ve düzlükte kurulmuş Antik Çağ yerleşmesi hakkında bilgi edinilebilmektedir. " ANADOLU UYGARLIKLARI, Cilt:2, Sayfa:389-390. Doç. Dr. Somay ONURKAN
Tiyatronun arkasındaki sırta çıktığınızda karşınızdaki levha sizi KIRKMERDİVEN CAMİİ' ne, SERAPİS TAPINAĞI' na, HERON III' e, LİMAN ANITI' na ve DELPHİNİON' a yönlendiriyor. Doğuya doğru karşınızda belli bir oranda ayağa kaldırılmış İON DÜZENİNDE SÜTUNLU GALERİ bulunuyor. Ama yaklaşamıyorsunuz, sular, çamurlar, çalılıklar içerisinde... Uzunluğu 99 metre, yüksekliği 9 metre. Burası törenlerde tribün olarak kullanılıyormuş. MİLETOS, "FİLOZOFLAR ŞEHRİ" olarak biliniyor. Efsaneye göre bir gün baş tanrı ZEUS ile fakir bir Milet' li Milet AGORA' sında bir konu üzerinde tartışırlar. İkisi de bir türlü geri adım atmayınca tartışma uzayıp gider. Sonunda canı sıkılan ZEUS, tanrı olmanın ayrıcalığını kullanarak tartışmayı sonlandırır. "Bana bak, beni daha fazla kızdırma, şimdi bir şimşek çaktırır seni cayır cayır yakarım" der. Milet' li köylü, korkmak bir yana gayet sakin bir şekilde "Koca ZEUS, bu öfkenle haksız olduğunu nasıl da kanıtladın." der. Efsanenin sonunda Milet' li köylünün akıbetini bilen yok.(Her zamanki gibi olmuştur.) Fakat kesin olan şu ki, Milet' lilerin tanrıyla özdeş bir düşünce yapısına sahip olduğu. Bundan tam 2.600 yıl önce akılcı düşüncenin ve felsefenin temellerinin bu şehirde atılmış olduğu da tesadüf değil. Milet adı, mitolojik açıdan Apollon ile ilgilidir. Apollon ile Girit Kralı MİNOS' un kızı AKAKALLİS; AKAKALLİS' in üç çocuğundan biri olan "MİLETOS" a MİNOS' un kötülük yapmaması onu dağa bırakır. Çocuğa kurtlar bakar. Daha sonra çobanların büyüttüğü MİLETOS, Anadolu' ya gelerek Menderes nehrinin kızı " KYANE" ile evlenerek "MİLETOS" şehrini kurar. Milet, MÖ.7. ve 6. Yy. da en parlak dönemini yaşamıştır. Miletliler özellikle M.Ö.6. Yy. da deniz ticaretini ele geçirmelerinden sonra Akdeniz ve Karadeniz' de kurdukları koloniler sayesinde etkinliklerini çoğaltmış ve zenginleşmişlerdir. Giderek Milet, İON DÜNYASI' nın başkenti haline gelmiştir. Büyük tarihçi HEREDOT' un "ÇALIŞAN NEHİR" olarak tanımladığı Büyük Menderes, taşıdığı malzemeyle sahil şeridinin yılda ortalama 6 metre kadar denize doğru ilerlemesine neden olmuş. Böylece klasik dönemde LATMOS körfezinin ağzında bir sahil kenti olan MİLETOS, zamanla denizden 10 km. içeride kalmıştır. Bir zamanlar kentin karşısında bulunan LADE ADASI, bu gün ovanın ortasında bir tepeye; LATMOS KÖRFEZİ ise BAFA GÖLÜ' ne dönüşmüştür. PLİNUS' un bildirdiğine göre MİLET KENTİ, yaklaşık olarak 90 koloni kurmuştur. Bunlar arasında "TRABZON, GİRESUN, SİNOP" gibi şehirler de vardır. Miletos, artık DİDİM sınırları içerisinde kalıyor.
Antik alanın hemen yanındaki İLYAS BEY CAMİİ ise Menteşe Beyliği döneminde (1404-İlyas Bey) yapılmıştır. Camiin hemen yanında medrese ve hamam yapıları da bulunmaktadır. Bu gün camiin bahçesinde asırlık menengeç ağaçları, mistik ve dünyevi ortamın en belirgin pastoral unsurları olarak kendilerini gösteriyorlar. "KOCA MAMİİ" ve "CUMA CAMİİ" olarak da bilinen bu yapı, mimari biçimi, özgün cephe tasarımı, bezemeleri, taş işçiliği ve inşa tekniği ile beylikler dönemine ait tek kubbeli camilerin en görkemlilerindendir. Son cemaat yeri bulunmayan İlyas Bey Camii, üç yönden medrese birimleri ile kuşatılmış-şadırvanlı bir avlunun güneyinde yer alır. Cami, tüm görkemiyle sapasağlam ayaktadır. Yapısını, taş işçiliğini yakından görüp inceleyebilir/fotoğraflayabilirsiniz. ESENLİK DİLEKLERİMİZLE.