Değerli okurlar, bilindiği üzere aylardır evlerde kapalı kaldık. Bir yerlere çıkıp da çevre/gezi yazısı yazamadık. Fazıl Hüsnü Dağlarca' nın "Güç/bela bir bilet aldım gişeden/Yolculuk başladı Haydarpaşa' dan/Hancı n' olur elindeki şişeden/Birkaç yudum daha ver yavaş yavaş!" dediği gibi biz de sonunda bir izin alıp evimizden çıkabildik. Yine kendi aracımıza binip Köyceğiz Gölü' nü kıyılayarak Çandır/Kaunos'a doğru yol alırken göl kenarında manzaralı bir yerde seyyar masa ve sandalyemizi kurarak evde hazırladığımız yiyeceklerle bu enfes ortamda; çam ormanları ve göl manzarası eşliğinde bir kahvaltı yaptık. Devamla Çandır'da Mehmet Amca' ya uğradık. Kitabını ve gazeteleri verip doğruca KAUNOS antik kentine ulaştık. Mehmet Amca' nın oğlu Ayhan Bey, orada görevliydi. Hoş/beşten sonra hemen önümüze düşerek antik kenti adım adım dolaştırıp bize rehberlik yaptı. Kendisi burada 30 yıldır görev yapıyormuş. Hemen girişin karşısında yer alan TERAS TAPINAĞI' ından başlayarak HAMAM' ı anlattı. LİMAN YOLU ile APOLLON KUTSAL ALANI' na indik. Liman yolu merdivenlerini takiben AGORA' ya(Pazar yeri) ulaştık. EKSTRA OTURMA GRUBU' unda oturup fotoğraflar çekildik. ANTİK ÇEŞME' yi gördük(bu çeşmeye su bağlanmış ve gerektiğinde su akıtılabiliyormuş), DEMETER TERASI' nı (Adakların, kurbanların yapıldığı yer), ARSLAN HEYKELİ' nin bulunduğu yeri, karşıdaki AKROPOL' ü (kale) görüp fotoğrafladık. AMFİTİYATRO' yu gezdik, dönüşte ÖLÇÜM PLATFORMUNU ve KİLİSE harabelerini de gördükten sonra gelip girişteki menengeç ağacının gölgesine oturup yorgunluk kahvelerimizi içerek sohbete giriştik.
Şair Ovidius' un anlattığı bir mitolojiye göre MİLETOS' un ikiz çocukları olan KAUNOS ve BYBLİS birlikte büyürken Byblis, ikizini öyle sever ve beğenirmiş ki her an onunla birlikte olmak istermiş. Bu sevginin doğa dışı olduğunu bilen Byblis, aşkını bir mektupla Kaunos' a bildirince bu durumu öfke ve tiksinti ile karşılayan efsanevi kral, ikizini bir daha görmemek için MİLET' ten kaçıp KARYA ile LİKYA sınırına gelerek KAUNOS kentini kurmuş. Byblis ise karşılıksız kalan aşkı yüzünden hayatına son vermek isteyerek yüksek bir kayanın üzerinden kendisini atar. Ama NYMPHE' ler(su perileri) Byblis' e acırlar ve O' nu bir pınara dönüştürürler. Byblis' in göz(Efsanede Byblis'in kendisini attığı kayanın kaya mezarlarının üstü olduğu, Dalyan Kanallarının da Byblis' in gözyaşlarından oluştuğu bazı kaynaklarda geçse de Byblis' in Milet' ten Kaunos' a geldiğine dair en küçük bir ayrıntı yok) yaşları pınar olur ve o gün bu gündür çağlar durur. Burada dikkati çeken en önemli eserler açılıp kapanabilen bir liman ile KAYA MEZARLARI' dır. Burada yapılan araştırmalarda ilk yerleşim yerinin M.Ö. 10.yy a kadar uzandığı ortaya çıkıyor. Tarihin babası Heredot' a göre KAUNOS' lular Karia' nın yerli halkındandı ama kendilerini Giritli sanıyorlardı. Perslerin Anadolu' yu bütünüyle ele geçirmesi üzerine kent, Mausalos' un yönetimine girdi. M.Ö. 334' te İskender'in Persler' i yenmesi üzerine kent, Prenses ADA' nın, sonra Antigonos' un, dana sonra da Ptolemaisos' un yönetimine girer. Bir ara da Rodos Krallığı, Bergama Krallığı ve Roma egemenlikleri altında kalır. Daha sonra limanın dolmasıyla da önemini yitirmeye başlar. Antik kentte kaya mezarlarının yanı sıra 5.000 kişilik antik tiyatro, hamam, bazilika, agora, 1.300 yıllık mozaikler ve Demeter Kutsal tapınağı da ziyaretçilerin ilgisini çekmektedir. Antik kaynaklar, KAUNOS' un tuzlu balık ihracatından ve güvenli limanına gelip/giden gemilerden kazandığı paralar sayesinde zenginleştiğini anlatırlar. Antik tuz havuzları İztuzu Plajına karadan girilen yerde su altında Temmuz/Ağustos aylarında suların iyice çekildiği zamanlarda bu gün bile görülebilmektedir. Çandır Köyü sınırlarındaki KAUNOS ANTİK KENTİ "UNESCO DÜNYA MİRASI GEÇİCİ LİSTESİ" inde yer alır. Antik dönemde bölgede ekonomik güce sahip olan ve kendi adına para basabilen kentin kurucusu Miletos' un oğlu KAUNOS' tu. Prof. Dr. Baki ÖĞÜN' ün 1966 yılında başlattığı kazıların 52. Yılında Prof. Dr. Cengiz IŞIK başkanlığında çalışmalar halen devam etmektedir. Cengiz IŞIK, KAUNOS ile ilgili olarak "Kaunos, arkeolojinin bilinmezliklerine sağladığı çok sayıdaki ilklerle UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Aday Listesi içerisinden çıkıp kalıcı listeye girecektir. Antik kent günde yüzlerce ziyaretçiye ev sahipliği yaptığına işaret eden Cengiz IŞIK, "Kaunos sadece arkeolojiye kattığı değerlerle değil, kendi çevresel dokusuyla, faunasıyla, florasıyla, endemik yapısıyla aday listesinden çıkmasının ve kalıcı listeye girmesinin en büyük nedeni olarak görüyorum" diye konuştu. Yazılı belgelerde ilk kez Pers Savaşları sırasında (İ.Ö.546) adı geçen KAUNOS antik kentin yeri ilk olarak 1842 yılında İngiliz Arkeolog Hoskyn tarafından belirlenmiştir. Hoskyn, Dalyan'daki harabelerde bir halk meclisi tableti bulmuş, bu tablette yazılanların çözülmesiyle buranın KAUNOS olduğu ortaya çıkmıştır. Kentteki arkeolojik kazılar, Baki ÖĞÜN başkanlığındaki bir Türk ekibiyle ilk kez 1966 yılında başlamıştır. Baki ÖĞÜN' ün 2001 yılında vefatından sonra proje başkanlığını Cengiz IŞIK üstlenmiştir. Ayrıca kaynaklar KAUNOS sözcüğünün bir anlamı olmadığını, belgeler incelendiğinde Karca ve biraz farklı olan Kaunos dili de çözülür ve Kaunoslular' ın kendileri için "KBİD" adını kullandıkları kesinlik kazanır.
GELECEK GEZİLERDE ve YAZILARDA BULUŞMAK UMUDUYLA SAĞLIKLA KALINIZ.