PHOKAİA/FOÇA BEŞKAPILAR

PHOKAİA/FOÇA
BEŞKAPILAR

Foça'nın bekçisi Beşkapılar
Önünden zümrüt bir derya akıyor
Gözünü dört açmak yetmemiş ona
Denize beş gözle bakıyor. 
       Ataol BEHRAMOĞLU
Değerli okurlar, geçenlerde gittiğimiz CUNDA FESTİVALİ dönüşü Pazar günü İzmir' e 40 km. kala Foça yoluna saptık. Daha doğrusu önce Yeni Foça yoluna girdik. Baktık ki 36 km. yazıyor, biz de dönüp İzmir asfaltında devam ederek Eski Foça levhasından girdik bu sefer. Bu kez levhada 26 km. yazıyordu. Bağlar, bahçeler küçük yerleşim yerleri içinden geçen sarı çizgili dar ve temiz bir asfaltta ilerleyerek yel değirmenlerini geçip Eski Foça' ya ulaştık. Önce sağ yönde; ağaçlı bir yolda ilerleyerek kıyıya ulaştık ve deniz kenarında dolaşan/denize giren insanları gördük. Anladık ki yanlış gelmişiz, dönüp sol yöne doğru ilerleyip kasabanın merkezine vardık. Önce aracımızı park edecek bir yer aradık ve Pazar yerinin orada bir ağaç gölgesi bularak ağaca aracımızı emanet ettik. Hemen sahile ilerleyerek yolun ağzında yeşillikler içinde bir lokantanın bahçesine girdik. Kahvaltı yapmamıştık. Çorbalar, bizim bildiğimiz kâselerde değil, kocaman tabaklarda geldi. Nedenini sorduk. "Bizde hep böyledir" dediler. Burasını Konyalı bir esnaf işletiyormuş. Baktık, sağda solda, peçetelerin üzerinde HARAN-I yazıyor. Bu nedir? Diye sorduk. Meğer bizim bildiğimiz kazanın küçüğü, tencerenin büyüğü HARANI imiş. HARAN-I İBRAHİM BEY tamlamasıymış. Gerçekten de çorbalar nefisti ve doyurucuydu. Mercimek çorbasına 12, işkembe çorbasına 15 tl. ödedik. Hanım telefonunu şarj ederken ben makinamı alıp sağ kıyıda ilerlemeye başladım. Pazar günüydü ve ortalık sakindi. Kıyı kıyı takip ettiğim kalenin duvarları beni dönüp dolaştırdı ve neredeyse kasabaya girdiğimiz yerdeki limanın girişine kadar götürdü. Bunu ben de Foça' nın genel görüntüsünü gördükten sonra fark ettim. Yoksa eski kalenin bulunduğu yarım adayı dolaştığımı bilmiyordum. Yarımadayı dolaşırken denize doğru açılan tarihi BEŞKAPILARI ve önlerindeki levhayı görünce fotoğraflamadan edemedim. Şöyle diyor tabelada: "Daha önce Cenevizlilerin elinde olan Foça, 1455 yılında Osmanlı topraklarına katıldı. O yıllarda yıpranmış olan kent duvarları yeniden onarılarak güçlendirildi. Beşkapılar, yarımadayı çevreleyen Osmanlı ve Ceneviz dönemi sur sisteminin bir parçası olup yarımadanın batısında yer alır. Denize bakan beş kapısı vardır. Bu nedenle "BEŞ KAPILAR" olarak anılmaktadır. Yapıldığı yıllarda küçük kayıkların karaya çekildiği, tamir edildiği kayıkhane olarak kullanılmıştır. Yarımada, at nalı şeklinde antik dönem tiyatrolarına benzeyen bir plana sahiptir. En üstte Horasan harcı ile küçük boyutlu yuvarlak taşlarla yapılan Osmanlı dönemi onarımı 1538-1539 yıllarında yapılmış olmalıdır. Beşkapılar kalesinde ortadaki kapının üzerinde yer alan yazıttı şöyle denilmektedir: "Bu mübarek yapı, Sultan Selim Şah oğlu en büyük Sulltan, Arap ve Acem Meliklerinin efendisi, sultanoğlu, Sultan Süleyman Şah'ın hükümdarlığı zamanında Sultan Süleyman Şah' ın oğlu Sultan Mustafa' nın silahdar ağası (Allah'ın) zayıf kulu İskender eliyle yapıldı. Sene 945." Günümüzde sosyal ve kültürel etkinliklerin sürdürüldüğü bir alan olarak kullanılmaktadır.
Foça adının nereden geldiği ile ilgili yaptığım araştırmada şu bilgileri edindim: Antik yazar Pausanias' a göre İzmir'in batısındaki TEOS ve ERTHRAİ' den gelenlerce kurulmuştur. Diğer antik yazarlardan HERODOT, STRABON ve Şamlı NİKOLAOS' a göre ise orta Yunanistan' da Peloponnes Yarımadasında yaşayan Phokisliler, Anadolu' ya gelmişler ve bölgeye egemen olan KYME kentinin verdiği izin ile PHOKAİA' yı kurmuşlardır. Adını; kenti çevreleyen adalarda yaşayan foklardan alan PHOKAİA, İ.Ö. 11 y.y. da AİOLLAR' ca kurulmuş. Phokaia' lılar usta denizciymişler. 50 kürekli 500 yolcu alabilen tekneleri varmış. Mühendislik konusundaki üstün zekâları ve denizcilikteki başarıları ile Ege, Akdeniz ve Karadeniz' e açılarak çok sayıda koloni kurmuşlar. Karadeniz' de bu günkü AMYSOS (Samsun), Çanakkale Boğazında LAMPSAKOS ( Lapseki) bu kentlerdendir. Phokaia' lılar İONYA' da doğal altın-gümüş karışımı elektron sikkeyi ilk bastıran kentlerden biriymiş. YENİFOÇA' daki ŞAP MADENİ' ni de ilk işletenler onlardı. 1300'lü yıllarda Anadolu Türkler' in eline geçtiğinde FOÇA da diğer kentler gibi önem kazanmış; Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. Buradaki kazılar ilk kez 1952-54 yıllarında Ord. Prof. Dr. Ekrem AKURGAL tarafından yapılmıştır. Son olarak 1989' dan bu yana da Ege Üniv. Arkeoloji Bl. Öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ömer ÖZYİĞİT başkanlığında yürütülmektedir. Eski Foça'nın batısında kalan ve Şeytan Hamamı olarak bilinen yer, bir hamam olmayıp aslında kayalara oyulmuş antik bir mezar imiş. Foça'nın güney batısında "DIŞ KALE ya da CENEVİZ KALESİ" olarak bilinen ve savunma amaçlı olarak da kullanılan kale, kaynaklara göre 1678 yılında bölgeyi korumak için stratejik bir nokta olarak yapılmıştır. BEŞKAPILAR' da bu gün Açıkhava tiyatrosu olarak kullanılan bölüm ise Osmanlı Dönemi kayıkhanesidir. FOÇA ve yöresinde ayrıca Athena Tapınağı, Kybele Açıkhava Tapınağı, Tiyatro, Arkaik Duvar/HERODOT DUVARI, DIŞ KALE, TAŞ EV, MOZAİKLER, ŞEYTAN HAMAMI, YEL DEĞİRMENLERİ, FATİH CAMİİ, KAYALAR CAMİİ ve OSMANLI MEZARLIĞI gibi tarihi yerler de mevcuttur. İlgilenenler için bir de "SİREN KAYALIKLARI" diye bir yer de varmış. Burada komşumuzun kızı oturur, denizci bir subayla evlidir. Onu da ziyaret ettik. Ama denizci eşi gemiyle Fas' ta olduğu için fazla kalamadık. Gelecek yazıda daha uzaklarda olacağımızı düşünüyoruz. GÖRÜŞMEK UMUDUYLA ŞEN VE ESEN KALINIZ. 
YAZARIN DİĞER YAZILARI