ULUBEY KANYONU ve PEPUZA-BLAUNDUS ANTİK KENTLERİ…
GÜZEL SAÇLI/ÖRGÜLÜ KRALİÇE: DEMETER ve GÜZEL ATLAR/BAĞLAR DİYARI
Değerli okurlar, geçen hafta Ulubey Kanyonunun Uşak merkezden 33 km. mesafedeki kanyon başlangıcını ve CAM TERAS’ ı yazmıştık. Bu hafta da kanyon kıyısında ilerleyerek kanyon üzerinde bulunan antik kentleri anlatmaya çalışacağız. BLAUNDUS ANTİK KENTİ: Bu antik kentlerden birincisi Uşak merkeze 40 km. mesafede; ULUBEY ilçesi SÜLÜMENLİ Köyü içerisinde yer alan BLAUNDUS ANTİK KENTİ’ dir. 1. Derecede sit alanıdır. BLAUNDUS, Büyük İskender’in Anadolu seferinden sonra Makedonya’dan gelenler tarafından kurulmuştur. Şehir halkı kendisine Makedonyalı Blaundus adını vermekteymiş. İskender’den sonra Bergama Krallığına, sonra da Roma İmparatorluğuna bağlanan kentin Roma döneminde önemi oldukça artmış. Derin vadilerle çevrili bir yarımada üzerinde bulunan kantin önemli yapıları arasında kale, tapınaklar, tiyatro, stadyum ve kaya mezarları bulunmaktadır. Kentin bazı kalıntıları günümüze kadar da gelmiştir. 1845’li yıllarda Hamilton, bu kentten geldiği bilinen bir yazıtı bulması sonucu antik kentin adının BLAUNDUS olduğu kesinleşmiştir. Yazıttaki “BLAUNDEON MAKEDONON” ibaresi antik kent hakkında açık bilgiler vermekteymiş. Kent, M.Ö. 189 yılında Bergama Krallığından Roma İmparatorluğuna geçmiş. Bu dönemde önemli bir yerleşim yeri olan kent, M.Ö. 5. Yy’ da Uşak ili Sivaslı ilçesi sınırları içerisinde yer alan ve aynı zamanda piskoposluk merkezi olan SEBASTE piskoposluğuna bağlanmıştır. (Sivaslı içerisinde yol kıyısındaki SEBASTE: 2 KM. levhasını görünce yolunuzdan sapıp burayı da görebilirsiniz.) Blaundus Antik kenti, üç tarafı oldukça derin ve dik vadiler ile çevrili yarımada benzeri bir jeolojik yapı üzerinde kurulmuştur. Bu nedenle şehrin girişi yalnızca kuzey yönündeki kapı ile yapılabilmektedir. Tiyatro binası, şehir surları dışındaki bir yamaca inşa edilmiş. Nekropol (mezarlar) ise şehrin kuzey ve doğu yönünde olmak üzere iki ayrı alanda bulunmaktadır. Burada önemli eserlerden biri de GÜZEL SAÇLI KRALİÇE olarak bilinen yontudur. Ancak bu kraliçenin yüzünün büyük bölümünün tahrip olması izleyenleri üzüyor. Bu konuda bilgi veren arkeologlar, söz konusu tarihi eserin Yunan mitolojisinde önemli bir detay olduğunu belirtiyorlar. Başındaki demetler, Yunan mitolojisinde tarımın, bereketin, mevsimlerin ve anne sevgisinin tanrıçası olduğunun işaretidir, derler. Bu kraliçe Homeros’un destanlarında “GÜZEL SAÇLI KRALİÇE ya da GÜZEL ÖRGÜLÜ DEMETER” diye geçiyormuş. İnsanlara toprağı ekip biçmesini öğreten bu Tanrıça imiş… Ekinleri, özellikle de buğdayı simgeliyormuş. Roma mitolojisinde ona CERES deniliyormuş. Burada Kale, tapınaklar, tiyatro, stadyum ve kaya mezarlarının yanı sıra şehir adına basılmış paralar ve çifte at sembolleri de bulunmaktaymış. Burası antik çağlarda “GÜZEL ATLAR ve GÜZEL BAĞLAR DİYARI” olarak da biliniyormuş. Havası çok temiz olan antik kent bu yönüyle de dikkatleri çekmekteymiş. Bu antik kente özellikle hafta sonları MUĞLA, AYDIN, DENİZLİ ve İZMİR, MANİSA plakalı araçlarla ziyaretçi akınının sürdüğü görülüyor. Burası aynı zamanda fotoğraf tutkunlarının gözdesiymiş. Özellikle geceleri yıldız pozlamak için geliyormuş fotoğraf tutkunları. “GÖRSELLER” bölümünde gece çekilen bu ilginç fotoğrafları görebilirsiniz.
PEPUZA ANTİK KENTİ: Burada önemli bir MANASTIR bulunmaktadır. Burayı görebilmek için Avgan Karayakuplu köyü arası yoldan Banaz çayı kenarına inen ve Karahallı’ya giden yolda dereyi geçen köprüden sonra araçtan inip dere boyunca doğu yönünde ilerleyip kayalara oyulmuş manastıra ulaşmak mümkündür. CLANDRAS KÖPRÜSÜ’ nün hemen yanı başından başlayıp Banaz Çayı kenarında batıya doğru devam eden su kanalı PEPUZA ANTİK KENTİNE doğru uzanmaktadır. MONTANİZM, M.S. 165 yılında Frigya’ da ortaya çıkan ve ilk dönem Hristiyanları tarafından kurulan bir mezhep olarak biliniyor. Kadınlara özel bir önem veren bu mezhep Kadınların Rahipler kurulunda yer almasını sağlamış. Hareketin MONTANUS’ tan sonra en önemli iki ismi Priscilla / Prisce ve Maximilla isimli zengin ve dul iki kadındır. Rivayetlere göre bu iki kadın, Montanus’ la tanıştıktan sonra eşlerinden boşanmış, Peygamber olarak adlandırılmış ve harekete oldukça önemli katkılarda bulunmuşlardır. Montanus, kendisini Peygamber ilan etmiş, PEPUZA’ yı da merkez olarak seçmiştir. Bu mezhep Anadolu’da doğmuş olmasına karşın daha çok İtalya ve Kuzey Afrika’ya kadar yayılmıştır. PEPUZA, zaman içerisinde bölgenin dışında yaşayanlar için bir HAÇ merkezi haline dönüşmüştür. Alman Prof. Dr. Peter LAMPE ve ABD’li Prof. Dr. William TABBERNEE tarafından 2002 yılına Karayakuplu Köyünde yüzey çalışması yapılırken PEPUZE ANTİK KENTİ bulunmuştur. Daha sonra bu Prof. lara kazı yapmaları için izin verilmemiş. Burada CLANDRAS (kemerli) KÖPRÜSÜ’ ne ulaşmak için 25 km. kadar yaya yürüyerek ulaşabiliyorsunuz. Zaman zaman kayalara oyulmuş antik bir yoldan (su kanalı) yürüyerek ulaşıyorsunuz. Bu uzun ve çetin yolun sonunda CLANDRAS KÖPRÜSÜ’ nü ve hemen yanında büyük bir iştiha ile kayalardan boşluğa atlayan bir çavlanın enfes görüntüsünü görüyor ve mest oluyorsunuz. Şunu da belirtelim ki ULUBEY KANYONU’ nun uzunluğu bazı kaynaklarda 45-47 km. gösterilirken diğer bazı kaynaklarda da 73 km. olarak gösterilmektedir. Anlaşılan 45-47 km. diyenler, belli bir yüksekliğe kadar KANYON olarak değerlendirmiş, daha uzun olarak gösterenler de vadinin sonlarına kadar ölçüp değerlendirmişlerdir. Her halukarda ülkemizin görülmesi, bilinmesi gereken önemli coğrafi/tarihi değerlerimizdendir. Değerli okuyucularımız, birçok okuyucu bize yazılarımızla kendilerini gezdirdiğimizi, böylece birçok yer görüp birçok şey öğrendiklerini söylüyorlar. Kendilerine teşekkür ediyoruz. Okuyucularımıza layık olabilmek için gezilerimize ve yazılarımıza devam edeceğiz. HAFTAYA BAŞKA GEZİLERDE VE YAZILARDA BULUŞMAK ÜMİDİYLE SAĞLIKLA VE HOŞÇA KALINIZ.