Siyasetimiz zaman zaman bizi Avrupa ile karşılaştırıp kendi uygulamalarının haklılığını kanıtlamak peşindedir. Örneğin Avrupa'da da böyle diyerek bir çok uygulamanın haklı olduğunu göstermeğe çalışıyor. Elbette bu karşılaştırmalar gerçekler alanında değil görüntüler alanında öne çıkarılıyor. Onlarda böyle bizde de böyledir diyerek özellikle yandaşlarına örnek vermeğe çalışıyor.
Son karşılaştırma ise zamların her yerde olduğunu anlatabilmek için yapıldı.
Dünyanın pek çok yerinde özellikle elektrik ve doğal gaz zamlarının normal olduğunu anlatmağa çalışıyorlar.
Zamlar konusunda yakınanların Avrupa'ya bakmaları gerekir. Çünkü orada da aynısı yapılmaktadır, denmek istenmektedir herhalde..
Demokrasi, özgürlükler, haklar, hukuk, konularında nedense yapılmıyor bu karşılaştırmalar ama "orda da oluyor" imajını yerleştirmek için karşılaştırmalar yapılabilmektedir. Bir tarihte asgari ücretle ilgili bir karşılaştırma yapılmış ve orada da insanların bu ücretle çalıştığı sonucu yaratılmak istenmişti. Bizde simit hesabı yapılırken oradaki ücretle neyin ne kadar alınabileceği ise değinilmeden geçiştiriliyordu
O Avrupa'da da insanların asgari ücretle çalışmaları vardır elbet.
Ama bu karşılaştırırlarken neden şuna değinmemektedirler?
Avrupa'da insanların asgari ücretle çalışmaları bizden nerede farklılık gösteriyor/ÖRNEN BİZDE Çalışanların %60tan fazlası asgari ücretle çalışıyor. Avrupa'da ise %5i ancak asgari ücretle çalışıyor.
Kıyaslamaları yapanlar bu gibi ölçülere ise asla değinmezler.
Oysa bu farkın belirtilmesi halinde başvurulan Avrupa örneğinin hiçbir anlamı kalmayacaktır.
Birilerinin işlerine geldiği zaman Avrupa örneklerini verirler ama işerine gelmediği zaman da onu AHLAKİ ÇÖKÜŞ içinde gösteriyorlar. Oya kirlilik sorgulamasında.
Yolsuzluk ve rüşvet sıralamalarında bu ahlaki çöküş içinde gösterdikleri Avrupa'dan bir tek örnekleri olmuyor nedense. Neden acaba o kadar çöküş içinde olan Avrupa'dan kirlilik sıralamalarında bir toplum yer almıyor. Hani biraz da bu konularda karşılaştırmalar yapılsa daha doğru olmaz mı acaba?