DİKKAT DİKKAT ..ARKANIZDA MOTORSİKLET OLABİLİR..
Bir motosikletin, bir bisikletin yada onlara benzeyen scuter mi ne dedikleri bir aracın her an karşınıza çıkıp size çarpma olasılığı var. Kendinizi kentin sokaklarında ,caddelerinde trafiğe emanet edebilirsiniz ama o trafik size her an bir oyun oynayabilir. Burası çarşının içi, birisi şu geniş caddede. birisi çok kenardayım diyebilirsiniz ama trafik bunları tınlamaz bile. Hele elektrikle çalışan motorlar var ya ne sisini duyabilirsiniz uzaktan ne de ne zaman yanınızdan geçtiğini fark edebilirsiniz..
Bir de scuter mi ne dediklerini bilmediğimi yeni araçlar var ya.. Onlar için her yer yol her yeri onlar için yapılmış sanki.. Yılanvari süzülüşleriyle nerden geldiklerini göremezsiniz çoğu zaman.. Hele işleri bitince sağa- sola atılışları var ki tam bir çevre kirliliği yaratıyor. Kimi parklarda yatıyor kimi nerede durduysa orada bırakılıyor, bazı yerlerde birkaç tanesinin yattığını görebilirsiniz. Kimine göre bu görüntü kirliliği yaratıyor ama çoğunluk henüz böyle kabul etmiş görünmüyor.
En büyük sorun şu dağıtıcı motorların yarattığı sorundur şimdilik. Duran arabaların arasına girerek öne çıkmağa çalışan bu kuryeler çok insanın başını yakabilmektedir. Hele siz manavların oradan geçerek, burada motorun işi olmaza, bisiklet gelmez diyerek boş bulunursanız vay halinize.. Çünkü motorun orada ne işi var dediğiniz bir ana bir motorla irkilebilirsiniz..
Bunlar bizim merkezde görebildiklerimiz.. Yada merkezin ötesinde neleri yaşanabiliyor kim bilir..
Kentlerin yöneticileri vardır elbet. Onların ilk görevleri sorun olarak çıkan veya çıkması muhtemel olanların kente yaşamına zarar vermeden önlenmesi ve bunun için gerekli önlemlerin alınmasını sağlamaktır. Bunu ne kadar başardığımızı da sorgulamak zorundayız.. Kentlerde birlikte yaşama kültürünü yaratabilmek için herkese görev düşmektedir. Ne yazık ki bu kültürü yaratabildiğimizi söylemek mümkün değildir bu günün koşullarında..