DÜNYANIN ER "SİNİRLİ TOPLUMU" OLMUŞUZ
Bir araştırma sonucuna göre biz, Lübnan' dan sonra biz en sinirli toplum imişiz. Bunun çok yanlış olmadığını anlamak için şu gazetelerin ilk üç sayfalarına ve TVLERİN HABERLERİNE BAKMAMIZ YETERLİ olacaktır.
Nedensellik açısından bakarsak bunun da mutlaka bir nedeni olması gerekir. Çünkü nedensellik ilkesi bize evrende ,doğada ,toplumda nedensiz bir şey yoktur, olamaz, her şey onu hazırlayana nedenlerin belli bir yeterlilik derecesine ulaması sonucu ortaya çıkar. Toplumun da bu şekilde görülmesinin elbette neden ve nedenleri olmalıdır..
Ana neden toplumun eğitim anlayışı ve düzeyidir. Çünkü toplumu oluşturan insanların çoğu bu eğitimin ürünüdür .Eğitim anlayışının getirdiği bir sonuçtur u gösterge ve tüm öteki göstergeler..
Eğitim anlayışımızda önceden -ve bu gün bile- şiddeti bir eğitim anlayışı ve aracı olarak gören ve de gösteren bir toplumum yapımız vardır. Toplumsal düzen adı verilen birlikte yaşamı sağlayan anlayışın başında şiddete yer almaktadır. Öteden beri eğitimi DAYAK CENNETTEN ÇIKMADIR diye beyinlere yerleştiren bir görüşümüz vardır. En iyi insan yetiştirme şekli olarak dayak öngörülmüştür. Bizim çocukluğumuzda yaşadığımız ETİ SENİN KEMİĞİ BENİM mantığı dayağı en büyük eğitim aracı olarak sunmuştur bize. Bizim yaştakilerin çoğu okula bu anlayışla başlatılmıştı.
Toplumsal düzenin kurulmasında ve davranış da şiddet ana kural olarak yerleştirilmiştir beyinlere, hala eski kafa dediklerimizin toplumsal düzeni sağlamak için .."üç-beş kişiye sallandıracaksın ki.." diye başlayan dâhiyane anlayışlarını çözüm olarak gören binlerce zavallı var toplumda. Eğer üç-beş sallandırma ile mümkün olsaydı bu gün dünyada bir tek suçun olmaması gerekir. Çünkü üç beş değil her köşe başında sallandırılmıştır geçmişte suçlular..
Eğitim anlayışlarında şiddeti öngören yaklaşımlar günümüz dünyasında hala devam etmektedir. Örneğin birilerinin davranışlarını yönlendiren kızını dövmeyen dizini döver anlayışı hal geçerlidir dünyanın pek çok toplumunda ve de bizde..
Bir başka şiddet anlayışı da yakın zamanda bir anlayışın önde gelenleri tarafından şöyle açıklanmıştı. Dindar ve kindar nesiller yetiştirmek.. Kindar yetiştirilen bir neslin kendisi gibi olmayanlara saygı duyması sevgi göstermesi mümkün müdür..
Bu özelliklerle yetiştirilmiş toplum insanlarının elbette sinirlilik temel özelliklerinden olacaktır. Nitekim bizden sonra sıralamada yer alan toplumlara bakarsak bizim böyle bir sıralamada yer almaksızın kaçınılmaz olduğunu kabul etmek zorundayız. Bizden sonra gelen toplumlara bakınca da Ermenistan, Irak, Afganistan, Ürdün, Mali.gibi toplumların olduğunu görüyoruz. Bu özellikler bu toplumlara Tanrı tarafından özel olarak verilmiş değildir. Bu özelliklerin tümü doğrudan içinde yaşanılan toplumların insanlara kazandırdığı özelliklerdir. Çünkü bu insanların insan ilişkileri, insan-doğa ilişkileri, insan -eşya ilişkileri, insan -hayvan ilişkileri.. tarafından yönlendirilir. Bizden sonra gelen toplumların hepsinde bu ilişkiler birbirine çok yakın benzerlikler gösterir. Yani kimse bizim yazgımız böyle diyemez. Bu yazgıyı belirleyen toplumların yaşam koşullarıdır. Bu koşullardır ki insanları sinirle yapar veya daha anlayışlı yapar..