Son açıklanan rakamlara göre yoksulluk sınırı 21 Bine yaklaşmış açlık sınırı da 7 Bine yaklaşmak üzereymiş..
Bazı sendikalar her ay ülkenin açlık ve yoksulluk sınırını açıklamakta ama yandaş ve Candaş denilenlerin bu konuda haberleri bile olmamaktadır. Demek ki bu bihaber sendikalar bu rakamlar açıklanırken başka konularla ilgilendikleri için bunu duyamıyorlar. Onların açlık ve yoksulluk gibi bir orunları olmadığı için açıklamalara katılma ihtiyaçları da yoktur.
Geçtiğimiz ay içinde önemli bir açıklama düştü gündeme. Yoksulluğa bir şey denilemez ama ülkede açlık diye bir sorun olmadığını açıklıyordu ilgili kişiler. Madem ki açlık yok o zaman açlık sınırı diye bir şeyin olması da beklenemez. Yandaşlar bunu bildikleri için bu tür açıklamaları duymazdan geliyor..
Yoksulluk ise elbette tüm dünyada olduğu gibi bizde de olacaktır. Bunu yadsıyan bir açıklama henüz duyulmadı. Demek ki yoksulluk var ama rakamı önemli görünmüyor.
Yıllardır kimi sendikaların açlık ve yoksulluk ile ilgili yaptıkları açıklamalar ne işe yarıyordu. Sadece işe yaramayan bir bilgiden mi oluşuyordu bu açıklamalar.. Kimilerine göre biraz öyle gibi görünüyor..
Yeni asgari ücretin açıklanmasından önce bir sendikacı, yapılacak asgari ücret açıklamasının açlık sınırının altında olmaması gerektiğini söylüyordu ekranlarda. Söylüyordu ama eğer dediği gibi olmazsa sendikasının ne yapacağını bunu nasıl karşılayacağını söyleyemiyordu. herhalde sadece istedik ama vermediler mi diyecekti?
Yeni ücretin açlık sınırının 1500 TL kadar altında belirlendiğini gördük. Sendikacının dileklerini. İsteklerini göz önünde bulundurmamışlardı. Sendikanın bunu sesi çıktı mı bilmiyoruz.. Çıksaydı duyardık sanki..
Asgari ücretin Avrupa için şu veya bu olması bizim kadar önemli değildir. Çünkü Avrupa'da çalışanların %5 i kadarı asgari ücretle çalışıyormuş. Bizde ise %70ne yakın çalışanın maaşı asgari ücretle verilmektedir. Bu açıdan bakılınca bizim için çok ama çok önemlidir bu ücret..
Yalnız anlaşılamayan bir şey var gibi ortalıkta.. Örneğin hemen hemen her ay "İhracatımız şu kadar arttı. şu kadar büyüdük, şu kadar genişledik.." Türünden açıklamalar yapılıyor ama bu büyümelerden artışların nerelere gittiğini anlamak zor gibi. Acaba bu gelişmelere rağmen her ay şu açlık yoksulluk koşulları neden iyiye değil de hep eksilere doğru gidiyor? Bu büyümelerden genişlemelerden kimler yararlanıyor acaba? Bu kadar büyük büyük söylemlere rağmen dolarda altında artışlar neden sürekli artıyor ve çalışanlara bir aktarma olmuyor?
Bu genişlemeler-büyümeler işsizlik denilen bir olgunun sürekli artmasını neden önleyemiyor. Buraları kafamızı kurcalıyor..
Eskiden 5 Yıllık kalkınma planları vardı. Bu gün yapılamayanlar beş yıl sonrasına erteleniyordu. Şimdi ise bu süre daha kısaldı gibi. Beş yıl bekleme yerine 5-6 aya düşürüldü. Örneğin dolar o zaman düzelecek pahalılık o zaman azalacak. Enflasyon o zaman çözülecek.. Yani beş yılları beklemek yok artık birkaç ay içinde sorunlarımızın çözümünü beklemeye başlayacağız galiba..
Tek gelişme ve değişim bu mu yoksa?