"NE OLURSUN GERİ DÖN GÜZELİM !?"
Son yıllarda hiç bu kadar gülmemiştim, sağol 'Müge Anlı' hanım, ne olur bu programlarınızı aksatmadan devam ediniz!..
10 Şubat 2021 Çarşamba günü sabahı bilgisayarımın başında yine yazılarımı yazıyordum!.. Saat 11.00 sularında apartmandaki bütün dairelerden kahkahalar yükselmeye başladı!.. Bu pek rastladığımız bir durum değildi... Hemen koşup karşı komşumuzun kapı zilini çaldım, hâlâ gülmekte olan komşularım kapılarını açınca; "Hayrola yahu, büyük ikramiye size mi çıktı yoksa, sabah sabah ne bu neş'e-i pür, şevki vega!?" diye sorunca, bana; "Hiç vakit kaybetme, hemen Müge Anlı'nın programını aç, sen de neşeni bul" deyip kapıyı kapattılar... Koşarak dediklerini yaptım!..
Program konukları Ordu-Ünye'dendi... Çiftlik sahibi yaşlı bir adamın 4 torun sahibi karısı, kendilerine ait olan araçlarının genç şoförlerinden 3 çocuklu adamla kaçmış, yanında da eşek yükü ile para götürmüş, yaşlı koca hiç birşey olmamış gibi, yaşlı karısının tekrar kendisine geri dönmesi için yalvarıyor; "Ne olursun geri dön güzelim, ben sensiz yapamam, her şeyi unutmaya hazırım, yeter ki evine geri dön güzelim!.." diye yalvarıyordu...
Adama baktım 'Adam' değil, yaşlı kadına baktım, yüzüne bakılası biri değil, genç şoföre baktım, gözleri çakmak çalan, bir gözü "kalk gidelim!" derken, öbür gözü "bok yeme otur!" diye bakan, yeni yetme sakallı tiplerden biriydi... Herkes kendine göre sebepler uydurup, kendini haklı çıkarırken, tek yalvaran kişi de, yaşlı kadının kocası olacak dallamaydı!.. Ama ne yalvarıyordu, kendini nasıl da acındırıyordu bir bilseniz!.. Kocakarıyı mı çok seviyordu, yoksa onun götürdüğü eşek yükü parayı bitirmeden geri gelmesini mi sağlamaya çalışıyordu, işte işin orasını pek anlayamadık!?
Kaçak kadının evlâtları ve torunları onu 'Analıktan' azlettikleri halde, kocası olacak kravatlı adamın, sanki hiç bir şey olmamış gibi onu geri istemesi, bu Anadolu toprakları üzerinde pek alışılmış, pek rastlanan bir şey değildi... Hemen gidip boşanma davası açacağına, sanki suçlu kendisiymiş gibi yalvarıyordu!.. Bana da bir gülme krizi tuttu!.. Böyle dallamaları görünce, oturup da balkona ağlayacak halim yoktu tabii de, bizleri bunca güldüren esas mevzu neydi, onu anlayamıyordum? İnanın son yıllarda ne 'Güldür Güldür Şov'da, ne 'Çok Güzel Hareketler Bunlar'da, ne de Kemal Sunal filmlerinde hiç bu kadar güldüğümü hatırlamıyorum!..
Halbuki bizler, sizin de çok iyi bildiğiniz gibi; böyle olaylar olduğunda, kadının kocası veya evlâtlarından biri önce analarını, sonra genç sevgilisini satırla doğrar veya bir silâhla vurur, yerel veya ulusal gazetelerimizin üçüncü sayfalarına güncel haber olarak çıkarlardı!.. Biz hep böyle gördük, böyle alıştırıldık!.. Ama burada 'affedici-bağışlayıcı' bir kocayı ilk kez görünce çok şaşırdık, adamın haline baktıkça da gülme krizlerine tutulduk zaar?.. Ya bu adam Anadolu'dan değil, ya başına saksı filân düştü, ya da bilinmez bir yerlerden yüreğine bir iyilik meleği indi de bu kadar bağışlayıcı oldu, ne bileyim ben?..
Müge Anlı kaçan kadına sordu; "Geri dönmek istiyor musunuz?" dedi, kadın geri dönmeyeceğini, aslında şoförü kendisinin kaçırdığını, eşinden boşanacağını, esas aşkı şimdi bulduğunu söyledi, breh breh breh... Müge hanım kaçıran gence sordu; "Yarın ileride bu aşkınız biterse ne olacak, eşinize geri dönecek misiniz?" dedi, yeni yetme genç şoför de; "Bizim aşkımız engin denizlere benziyor, denizlerde sular biter, bizim aşkımız bitmez!.." demez mi? İşte yüzyılımızın aşkı bu olmalı (?) Leyla ile Mecnun'u, Ferhat ile Şirin'i bile gölgede bıraktılar baksanıza!.. Maşallah, maşallah, nazarlar değmez inşallah!..
Ben gençliğimden beri bunca aşk romanları okudum, filmler izledim, bu dört torunlu kocakarı ile 3 çocuklu servis şoförünün bu tutkulu, bu derin, tarifsiz ve sınırsız aşkı gibisine hiç şahit olmadım!.. İnşallah her şey gönüllerine göre olur, evlenirler, inşallah o kadındaki eşek yükü para bitince de bu çok derin aşk (!) ve mutlulkları aynen devam eder, inşallah!.. Yeni tip bu aşıklara diyelim, maşallah!..