BENİM AZİZ VATANIM, AVRUPALININ ÇÖPLÜĞÜ MÜ !?
Kaç defadır yaygın basının bazı duyarlı gazetelerinde "İngiltere ve Almanya'nın Plâstik Çöpleri Türkiye'ye Geliyor!" diye haberler çıkmıştı, hatırladınız mı!? Bu haberlerin doğruluğu, son "Greenpeace Raporu"nda belgeleri ve fotoğraflarıyla iyice kanıtlandı!..
Dünya Çevre Örgütü Greenpeace'in hazırladığı son raporda; "Sadece İngiltere'nin 2020 yılında Türkiye'ye ihraç (!) ettiği plâstik atık halindeki çöplerin miktarı '210 Bin ton' civarındaymış, iyi mi? Tabii, aklıbaşında hiçbir insan bunlara "ihraç-ithal" demez de, "Bize Kakaladıkları Ölümcül Atıklar" demek daha yerinde olur!.. Raporda, İngiltere'nin bize 2016 yılında '12 Bin ton' çöp gönderirken, 2020 yılında bu rakam tam 18 kat artarak, "216 Bin tona" yükselmiş ve bu rakam, İngiltere'nin tüm çöpünün % 40'ı kadarmış!.. Ya buna ne dersiniz!? Biz bir demokratik-hukuk devleti miyiz, yoksa İngiltere'nin 'lâğım çukuru' muyuz!? Yahu, bunların çöp dökecekleri-yakacakları kendi toprakları yok mu, niye biz!?
Raporda Almanya'nın da aynı şeyi yaptığı; onlara ait Tesco, Asda, Co-op, Aldi, Sainsbury's, Lidl, EDEKA, Marks-Spencer, REWWE... gibi şirket ve süper marketlerinin plâstik poşetlerini kanıt olarak toplamışlar!.. Bunları getirip, en çok da Adana İlimizdeki 10 çöp sahasına günde en az 241 kamyon dolusu döktükleri; kimini yakıp, kimini de dönüştürdükleri belirtiliyordu!..
Ah benim güzel Anadolum, ah benim aziz şehitlerimin kanlarıyla sulanarak kutsanan Ata topraklarım, bunları duydukça hepinizin kemiklerinizin sızladığını hissediyorum!.. Ya bazı Milli Gün ve Bayramlarda aziz halkının önüne çıkıp da, duygusal biçimde "Vatan-Millet, Bayrak, Şehit, Ata" şiirleri okuyan devlet büyüklerimize ne demeli!?
Büyük şair Mehmet Akif Ersoy, 'Milli Marş'ımızın altıncı ve yedinci kıtalarında ne diyordu: "...Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı/ Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı/ Sen şehit oğlusun; incitme, yazıktır Atanı/ Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı!..// Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda/ Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan, şühedâ/ Cânı, cananı, bütün varımı alsın da Hûdâ/ Etmesin tek, vatanımdan beni dünyada cüda!.."
Yıllardır bu Milli Marşımızla, bu güzel sözcüklerle gurur duyarken, şu günlerde getirildiğimiz hallere bir bakınız!.. Bu Avrupalı efendilerin çöpleri dökülen aziz Anadolu toprağını şimdi sıksak ne fışkıracak acaba!? Alman Hans'ın tükürüğü, poku olan plâstik lâzımlığı mı; yoksa İngiliz Maria'nın kirli naylon kilotunun suyu mu!?
Taa 1960'larda şair Orhan Şaik Gökyay ise bu 'Vatan' toprakları için şöyle diyordu:
"Bu vatan, toprağın kara bağrında/ Sıradağlar gibi duranlarındır/ Bir tarih boyunca onun uğrunda/ Kendini tarihe verenlerindir!..// Tarihin dilinden düşmez bu destan/ Nehirler gâzidir, dağlar kahraman/ Her taşı yakut olan bu vatan/ Can verme sırrına erenlerindir!.."
Ya şair Necmettin Halil Onan, 'Bir Yolcuya' şiirinde ne diyordu:
"Dur yolcu!.. Bilmeden gelip bastığın/ Bu toprak, bir devrin battığı yerdir/ İğil de kulak ver, bu sessiz yığın/ Bir Vatan kalbinin attığı yerdir!..// Bu tümsek, koparken büyük zelzele/ Son Vatan parçası geçerken ele/ Mehmet'in, düşmanı boğduğu sele/ Mübarek kanını kattığı yerdir!.." diyordu değil mi!?
Yıllardır hep itibar edip, bütün okul kitaplarına koyduğumuz şairlerimizin özel ve güzel şiirleriyle bugünlere gelmişken, bu aziz topraklarımızı baş tacı yapmışken, 'üç-otuz kuruş' el kiri para yüzünden şu cennet vatanımızı elâlemin çöplüğü yapmaya kimsenin hakkı da, haddi de yoktur!.. Bütün Türk Milleti olarak bu pis işin üzerine gidip, aziz vatan topraklarını eski güzel ve onurlu günlere döndürmek için elimizden geleni yapmalıyız!.. Sakin KOŞAR...