Evet, Gazi Meclis'teki 30 Ocak 2024 tarihinde yaşanan ve bir daha asla unutamayacağımız görüntü ve olayların yaşandığı "TİP Hatay Milletvekili Can Atalay'ın Vekilliğinin Düşürülmesi" macerasını diyorum!.. Bugüne kadar atından-eşeğinden düşenleri gördük!.. Salıncaklardan düşenleri, oturduğu sandalyelerinden düşenleri-düşürülenleri gördük!.. Hatta 'İpte Yürüyen' cambazların bile düştüklerini, zenginken çok fakirliğe düşenleri de gördük!.. Ancak, 'çocuk düşüren' vicdansızlardan burada bahsetmiyorum bile!..
Ama, bugüne kadar ülkemizin en yüksek mahkemesinin tam iki defa 'Hak İhlâli Var' dediği bir Milletvekilinin, sadece parmak çoğunluğu sayesinde, zorla ve hukuksuz olarak 'Vekilliğinin Düşürüldüğünü' hiç görmemiştik, bunu görmek de bizim nesile nasip oldu, çok üzgünüz!..
Efendim; sayın Avukat Can Atalay, bütün öteki adaylar gibi Cumhuriyet Savcılığından 'İyi Hal Durumu' onayı alıp, partisi tarafından da 'Yüksek Seçim Kuruluna' müracaatı yapılmış, Milletvekili Adayı olmasında hiçbir engeli olmadığı kabul edilip, seçime girmiş ve de Hatay'dan seçilmişti değil mi? Durumu bütün ülke hukukuna ve mevcut yasalarına uygun iken, neden Genel Seçim sonrasında diğer seçilen 599 Milletvekilleri gibi Meclis tarafından kürsüde yemin ettirilip de, görevine başlatılmamıştır!? Peki, bu durumu aklı başında partilerin Milletvekilleri Meclis'te yeterince dile getirdiler de, Türkiye halkı bu hukuksuzluğa ne gibi direnç gösterdi acaba, hiç bunu duydunuz mu? Tıpkı yaşatıldıkları işsizliğe, parasızlığa, her gün yapılan acımasız gıda ve petrol zamlarına karşı nasıl sessiz ve ruhsuzca davranıyorlarsa, bu hukuksuzluğa da hiçbir ses çıkaramadılar!..
Ama bakın, Avrupa'nın gerçek demokrasiyi özümsemiş Hollandalı, Alman ve Fransız çiftçilerin son günlerdeki iktidarlarına karşı direnişlerini görüyor musunuz? Başkent Paris'in tüm etrafını traktörleriyle çevirip, yetiştirdikleri ürünlerine yapılmayan zamları protesto ediyorlar!.. Halk gücü ve halk iradesi, iktidarların her zaman doğru işler yapmalarına yardımcı olur, zati 'Demokrasi' de buna denir!.. 'Tek İmzalı Kararnamelerle' yönetilen ülkelerin ileri gitmesi, kalkınması, birer hukuk devleti olması mümkün mü!? Her iş tek kişi imzasıyla yapılacaksa, bu Parlamentolardaki yüzlerce Milletvekiline, Yüce Mahkemelere ve bunca Partiye ne ihtiyaç olacaktı ki!?
30 Ocak 2024 tarihindeki bu 'Vekil Düşürme' olayı sonrası, ülkemizin en önemli hukukçuları ve gazetecileri açıklamalarda bulundular, hepsi de Yüce Meclis'te olanları kınıyor, 'Anayasamıza Aykırı' buluyordu:
Ünlü Avukat Turgut Kazan; "O gün Meclis'te büyük bir Anayasa İhlâli suçu işlenmiştir!.. Anayasa ve Anayasa Mahkemesi yok sayılmış, buna sebep olanlar bir gün mutlaka bunun hesabını yargı önünde vereceklerdir!.." dedi...
Eski Ankara Cumhuriyet Savcısı Bülent Yücetürk; "Hak ihlaline uğrayan Can Atalay, yeniden Anayasa Mahkemesi'ne başvurup, üçüncü defa verilecek karar sonunda tıpkı Ömer Faruk Gergerlioğlu ve Enis Berberoğlu gibi Meclis'e dönebilir?" dedi...
Eski Milletvekili ve Gazeteci Mustafa Balbay da; "30 Ocak günü Yüce Meclis'te bize yaşatılan Can Atalay olayı; 'Meclis'in, Meclis'e darbesidir!.. Devletin ipi uzundur, buna sebep olanlar bir gün mutlaka hukuk önünde bunun hesabını vereceklerdir!" dedi...
TİP Genel Başkanı Erkan Baş; "Bu işi, şimdiye kadar ne Meclis Başkanı, ne de hiçbir partinin 'Meclis Başkanvekili' yapmadı, bugün bunu sadece Bekir Bozdağ yapma cesareti gösterdi!.. Mafya da böyle yapar; suçlu olduğunu bildiği kişiyi yanında tutar, onu korur, bütün pis işlerini ona yaptırır ya, Bekir Bey de bugün bunu yapmıştır!" diye çok ağır konuştu... Bir Milletvekili de, Başkanvekili Bekir Bozdağ'ın önüne Anayasa kitapçığı fırlattı!.. Bakalım bundan sonra daha neler görüp, daha da neler yaşayacağız acaba!? Sakin KOŞAR...