BUGÜNLERE ÖYLE KOLAY GELİNMEDİ !?

 

                BUGÜNLERE ÖYLE KOLAY GELİNMEDİ !?

En son 26 Ağustos 1922'de Afyon-Kocatepe'den başlatılan Büyük Taarruz, 09 Eylül 1922'de düşmanın denize dökülmesiyle son bulmuş, 'Yedi Düvelin' işgalinden güzel Anadolu kurtarılmış, büyük Atatürk'ün dehasıyla 29 Ekim 1923'te de Cumhuriyet ilân edilip, yepyeni ve çağdaş 'Türkiye Cumhuriyeti Devleti' kurulmuştu!..

Cumhuriyet'in devraldığı miras şöyleydi: 60 Milyonluk koskoca İmparatorluk olan devletten geriye; 13 Milyon nüfus, ilkel bir tarım, sıfıra yakın bir sanayi, madenlerin büyük çoğunluğu-limanlar-demiryolları yabancı şirketlerin elinde idi... Ülke sathında toplam 153 ortaokul ve lise, sadece bir üniversite, halkının % 7'si okur-yazar insanlar kalmıştı!.. Sadece ortaokullarda 543, liselerde 230 kız öğrencimiz okuyordu!.. Kişi başına milli gelir 4 Lira, kişi başı kamu harcaması sadece 50 kuruş, alt yapılar her alanda yetersizdi!.. Osmanlının dış ve iç borcu paçalarından akıyor, Bankaları yabancıların elindeydi!.. Kadınlarımızın okur-yazar oranı '% 1' olup, seçme ve seçilme hakları olmayan, ikinci sınıf vatandaş halindelerdi!..

Durum böyleyken, Cumhuriyet döneminde kısa sürede birçok yenilik yapılmış, Osmanlı borçları ödenmiş, son 15 yılın kalkınma hızı % 10'lardan düşmüyordu!.. Limanlar ve demiryolları millileştirilmiş, 3.000 Km de yeni demiryolu yapılmıştı!.. Sümerbank, TEKEL, maden ve tuz işletmeleri, kâğıt ve uçak fabrikası, aşı üreten tıbbi kuruluşlar, yeni yeni teknik okullar, yurt dışı bağımlılığımızı kısa sürede asgarilere indirmişti!.. Birçok Batılı yazar ve düşünürler bu 15 yıllık süredeki gelişme ve kalkınmayı herkese "Türk Mucizesi" diye nitelemişlerdi!..

Mustafa Kemal ve ona inanan silâh arkadaşları, hiç yoktan bir 'Ordu' yaratıp, onları silâhlandırıp, eğitip, donatıp, ülkemizi işgalden kısa sürede kurtarmışlar, diğer mazlum dünya devletlerine de iyi bir örnek olmuşlardır!.. Kimse pek üzerinde durmaz ama; Atatürk'ün askerî ve sivil yaşam dehası, o günlere kadar dünyada süregelen ve herkesin "Üzerinde Güneş Batmayan İmparatorluk" diye nitelediği İngiliz hegomanyasının da sonunu getirmiştir!.. O İngilizler, bizim Kurtuluş Savaşımız sonrasında başta Hindistan ve Ortadoğu olmak üzere, bütün dünyada güven ve saygınlık kaybına uğramış, bu özelliğini de 'Amerika'ya kaptırmıştır!..

Tam burada tarihi bir gerçeği açıklayalım: 19 Eylül 1922'de İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Curzon, Fransa Başbakanı Raymond Poincare ve İtalya'nın Paris Büyükelçisi Kont Carlo Sforza, Paris'te biraraya gelirler... 5 gün süren tartışmalarda tansiyon iyice yükselmişti... Fransa Başbakanı Poincare öfkeyle İngiliz Lord Corzon'a bağırıp; "Artık biz Türklerle savaşmayacağız!.. Mustafa Kemal'in isteklerini kabul etmekten başka çaremiz yok!.. Trakya'yı da kayıtsız şartsız Türklere teslim etmemiz gerekiyor!" demiş, Lord Curzon itiraz edince de, onu bir öğrencisine azarlayan öğretmeni gibi haşlamış!.. Bunun üzerine toplantıyı terk eden İngiliz Dışişleri Bakanı Curzon, ağlayarak salonu terk etmiş, daha sonra geri dönüp, 23 Eylül 1922 günü Trakya'nın Türklere verildiğini Atatürk'e bir notayla bildirmişler!..

İşte bu tarihi arşiv belgesi bile, Atatürk'ün bütün devlet adamları üzerindeki ağırlığını, kararlılığını ve her dediğini de sonunda mutlaka yaptığını bize anlatmıyor mu? O tarihe kadar hiç bir konuda burunlarından kıl aldırmayan, herkese tepeden bakan İngiliz yöneticilerinin nasıl değiştiğini bize göstermiyor mu?

Yazı başlığında dediğimiz gibi, bugünlere öyle kolayca gelinmedi!.. Bugün 81 İlimizde özgürce yaşıyor, çocuklarımızı eğitiyor, üretim yapıyorsak eğer, bunların hepsini o 'Kurtuluş Savaşını' çok zor koşullarda kazanmış Atalarımıza borçluyuz!..               Sakin KOŞAR...

YAZARIN DİĞER YAZILARI