ÇOK CİDDİ SORULARA VERİLEN GÜLÜNÇ YANITLAR !?
---Kara Kış gelmiş, her taraf karla kaplanmış halde, yolda zikzaklar çizerek giden aracı, denetim yapan Trafik Polisleri durdurmuşlar... Aracın lâstiklerinde ne bir tane 'Kar Lâstiği' var, ne de zincir; camı açan şoför, ağzından buharlar çıkan polisi pür-dikkat dinliyor, polis soruyor; "Hayırlı yolculuklar şoför bey, bu Kara Kış için ne gibi tedbirler aldınız? Aracınızda kar lâstiği, zincir filân göremiyorum, böyle nasıl yola çıktınız?" deyince, eldivenli ellerini gösteren şoför gayet rahat şöyle buyurmuş: "Ben evden çıkarken deri botlarımla yün çoraplarımı giydim, yün şapkamı başıma geçirdim, altıma uzun yün 'donumu' bile giydim memur bey, ben hiç bu havada tedbirsiz dışarı çıkar mıyım?" demez mi...
---Yaşlı bir adam cenaze malzemeleri satan bir dükkâna girer, çevredeki bin bir malzemeye göz gezdirdikten sonra, tezgaha yanaşır, satıcı; "Buyur bey amca, ne almak istiyordunuz?" diye sormuş? Yaşlı adam 'kefen bezi' almak istediğini söyleyip, yukarıdaki kefen bezlerini göstererek; "Şunlar iyi görünüyor, bu kefenler iyi mi, orijinal mi?" diye sormuş... Satıcı hemen o kefenleri indirip; "Ben yıllardır garantili olarak bunları satıyorum, sizin gibi bundan satın alıp da, bugüne kadar hiç geri getirenine şahit olmadım!" der... Bunu duyan adam birden tuhaflaşır; "Demek bunu alan bir daha geri gelmiyor ha, ben sonra gene gelirim evladım" deyip, dükkândan kaçarcasına uzaklaşır...
---Bir inşaatta iki işçi konuşuyordu, birisi; "Yahu bugün ben Ali ustayı göremedim, niye işe gelmedi acaba? Halbuki daha dün akşam onu bir kızla beraber parkta görmüştüm!" deyince, öteki işçi gülerek; "İşte dün akşam o parktaki kızla gezerken, ne yazık ki karısı da görmüş, şimdi hastanede kırık kafayla yatıyor!" demez mi?
---Eskiden 'Akıl Hastanelerine' "TIMARHANE", 'zekâ özürlülere' de "DELİ" denildiği yıllarda, akıl hastası bir gencin 'el arabasını' ters çevirerek yolda sürmeye çalıştığını pencereden gören Hastane Başhekimi, hemen koşarak yanına varmış; "Evlâdım o el arabasını ters çevirip de sürsene, bu şekilde araba yürümez ki!?" demiş... Genç deli hemen hınzırca gülmüş ve Başhekime; "Ben senin gibi deli miyim yahu, geçen günü senin dediğin gibi sürünce, yan taraftaki inşaatta akşamlara kadar bana kum taşıttılar, yemezler artık!" deyip gitmiş...
---Üniversite mezunu oğullarını, varlıklı ailenin evde kalmış kızıyla evlendirmek isteyen aile, evde kalmış kızın evine bir aracı göndermişler, aile de bu işe olumlu bakmış... Resmen istemeye gitmeden önce, üniversiteli genç bir istekte bulunmuş, kızlarıyla bir Kütüphanede sohbet etmek istediğini söylemiş, aile bunu da kabul etmiş, Kütüphanede buluşmuşlar...
Genç oğlanın elinde Fransız yazar Victor Hugo'nun 1862'de yazdığı "Sefiller" kitabı, genç kızın elinde de en son model "İPhone (Ayfon)" cep telefonu, kolunda 20 tane bilezik, boynunda uzun altın zincir varmış... Genç adam kızın kültür durumunu merak ettiği için; "Çok kitap okur musunuz?" diye sormuş... Kız da; "Bulduğum her kitabı okurum, yemek kitapları, çocuk şiirleri filân" demiş... Genç adam; "Peki, şu 'Sefiller' hakkında ne düşünüyorsunuz?" deyince, kızcağız hemen; "Allah yardımcıları olsun onların, bizim mahallede de bunlardan epeyce var, ama biz onlardan uzak dururuz!" demiş... Oğlan, kızı oracıkta bırakıp, mezun olduğu üniversite şehrine kaçmış...
Yazımı bitirirken, size güzel bir haber vermemi ister misiniz? İyi... Hiçbir yerinde 'yılan-çıyan-akrep' belâsı olmayan, dağlarında 'aslan-kaplan-kurt-ayı' gibi yırtıcı hayvanı bulunmayan, her tarafı çiçeklerle bezenmiş bir ülkede yaşamak ister miydiniz? Ülke nüfusu sadece '5 Milyon', kişi başı milli geliri de '40 Bin Dolar' olan bu ülke neresi biliyor musunuz? "Yeni Zelanda!.." Orada 957 kayıtlı Türk hemşerimiz de var, gitmek isterseniz eğer; Avusturalya'nın Güneydoğusu'nda bir Okyanus ülkesi!.. Ancak tek kusuru var: Bir gün tesadüfen var olduğu gibi, yarın birden yine Okyanus içinde aniden yok da olabilir? Eğitimli ve dinamik bir ülke, isteyen hemen gidebilir tabii... Sakin KOŞAR...