GÜZEL ATLAR ÜLKESİ KAPADOKYA
Daha öncede gezip gördüğüm Kapadokya Bölgesini, 10 gün önce eşimle birlikte 3 günlük kısa bir turla tekrardan gezdim, gördüm. 15 yıl önce gezdiğim bu güzelim yerlerde epey bir değişiklik olmuş. Turizm anlayışı olumlu yönde bir gelişme göstermiş. Yılda 3 milyona yakın yerli ve yabancı turist ziyaret ediyormuş. Bu ara ‘’Çinliler çok geliyor’’ dediler. Gerçekten de hem kaldığımız butik otelde de hem de gezi yerlerinde çokça Uzakdoğulu yabancı turistler vardı. Ülkem adına çok sevindim, mutlu oldum. Pers dilinde ‘’Güzel Atlar Ülkesi ‘’ anlamına gelen Kapadokya, hem doğası hem de kayalara oyulan evleri ve kiliseleri ile tarihle bütünleşen bir bölge. Kapadokya, 60 milyon yıl öncesine dayanan bir geçmişe sahiptir. Aynı bizim ilçemiz sınırları içindeki Gökbel Dağlarındaki Kayaçlar gibi çok eski. Jeopark Alanı olarak bir an önce buranın turizme kazandırılmasını istiyoruz. Kapadokya’yı gezerken nedense aklıma hep Gökbel Dağları ve Jeopark Alanı geldi. Umarım bu dileğim gelecekte gerçekleşir.
Kapadokya, tarihte Persler’den Romalılar’a, Selçuklular’a ve Osmanlı’ya kadar birçok medeniyete ev sahipliği yaptı. Peri bacalarındaki insan yerleşiminin yazılı tarihi ise Hititliler’e kadar uzanıyor. Kapadokya, 1985’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde de yerini aldı. UNESCO ‘ya giren bölge; Göreme Milli Parkı, Derinkuyu ve Kaymaklı Yeraltı Şehirleri, Karain Güvercinlikleri, Karlık Kilisesi, Yeşilöz Theodoro Kilisesi ve Soğanlı Arkeolojik alanını kapsıyor. Peri bacalarını görüp, bu güzellik karşısında büyülenenler, peri bacalarının kendi aralarında farklılaştığını da şaşırıyorlar. Şapkalılar, koniler, mantar biçimliler, sütunlar ve sivri kayalar diye adlandırılan farklı peri bacaları var. Bölgedeki Avanos, Ürgüp, Akvadi, Uçhisar ve Ortahisar Kaleleri, El Hazar Kilisesi, Aynalı Kilise, Güvercinlik Vadisi, Derinkuyu, Kaymaklı, Özkonak Yeraltı Şehirleri, Ihlara Vadisi, Selime Köyü, Çavuşin, Güllüdere Vadisi, Paşabağ—Zelve’ de mutlaka gezilmelidir.
Buradaki güzel atlardan dolayı Farsça (Katpa- Tuka) Kapadokya adı verilmesi yakışmış doğrusu. Erciyes Hasan Dağından ve Güllü Dağından püsküren lavlarla birlikte küllerden oluşan yumuşak tabakalar yağmur ve seller sonucu peri bacalarını oluşturmuş. Kapadokya’ya gitmezden önce mutlaka Hamdullah Köseoğlu’nun ‘’Güzel Atlar Ülkesi’’ adlı kitabını okuyunuz. İçinde sadece çocuklar için değil, yetişkinlerinde okuyabilecekleri masallarda var. Zaten Kapadokya’yı gezerken kendinizi bir masal alemi içinde buluyorsunuz ve büyük bir keyif alıyorsunuz. Kapadokya’nın en meşhur yemeği testi kebabı ve çömlek fasulyesi. Tadına baktık, gerçekten lezzetliydi. Giderseniz mutlaka tadına, lezzetine bakın derim. Balona binemedik ama kuşbakışı seyri, Uçhisar Kalesi’nden ve Ürgüp’teki Temenni Tepesinden bakarak gerçekleştirdik. Manzaralar harikaydı. Göreme’de mağara tipi butik bir otel olan Rox Otel’de kaldık. Otel çok güzeldi. Otel sahibi Sevim- Yahya Zor çifti ve otel müdürü Halil Güler iyi bir ev sahipliği yaparak bizleri çok iyi ağırladılar. Teşekkür ediyoruz. Kendimizi evimizdeymiş gibi hissettik. Kahvaltısı çok iyiydi. Türk milleti zengin kahvaltıyı sever. Otelden mutlu ayrıldık. Kapadokya her mevsim gidilebilen ender yerlerden birisidir. Giderseniz butik bir otelde kalın. Mağara içinde uyumayı denemelisiniz. Biz öyle yaptık.
Göreme, zaten başlı başına bir açık hava müzesi. Müze, kaya içine oyulmuş manastırlar, kiliseler, şapeller, yemekhaneler, mutfaklar ve yaşam alanlarından oluşuyor. Kızılırmak kenarındaki Avanos’ta halıcılık, çanak-çömlek, seramik yapım atölyeleri çok yaygın olup mutlaka gezilip görülmelidir. Burada bir akşam sevgili dosttum, kardeşim Zeki Özcan ile buluştuk hasret giderdik. İkimizde çok mutlu olduk.
İkinci gün Hacıbektaş ilçesine giderek Belediye Başkanı Alirıza Selmanpakoğlu’nu ziyaret ettik. Başkanımız sağ olsun bizleri iyi ağırladı. Daha sonra Hacıbektaş Türbesini ve Çilehaneyi (birçok ozan ve yazarın mezarı burada) ziyaret ettik.
Son gün Ihlara Vadisiyle Kapadokya gezimizi sonlandırdık. Güzel ülkemin güzel insanları sizlerde gidip görün gezin bu güzellikleri…