PALA

                                     PALA

Yerkesik Ege’de şirin bir kasaba. Yaylaları, zeytinlikleri, bağları, bahçeleri, tarlaları, hayvanları, badanalı duvarları ve insanlarıyla bezeli kendi halinde mazbut bir yer. Pala’nın öyküsü işte bu şirin kasabada böyle başlıyor. Pala’nın (Altan) gerçek hayat hikayesini küçük kızı Melda Zirek, roman haline getirmiş, İyi de etmiş. Zevkle okudum. Emeğine sağlık. Muğla’mızın genç kalemlerinden yazar Melda Zirek ile 6 yıl önce Muğla’da MGC’nin düzenlediği  basın gecesinde tanışmıştım. Yazıları o dönem Devrim Gazetesinde çıkıyordu. Sosyal medya yoluyla da arkadaş olmuştuk fakat yazdığı kitapları nedense okuyamamıştım.  Geçenlerde Muğla’da ‘’Pala’’ adlı romanı elime geçti. Geçen hafta içinde keyifle okudum. Aslında Muğlalı hemşerilerimizin eserlerini okuyamamak bizim suçumuz gibi görünse de, bu eserleri tanıtan ve satan bir kitabevinin olmayışı da buna bir etkendir. Her daim her yerde bu sorunu dile getiriyorum ve getirmeye de devam edeceğim. Muğlalı tüm yazarlarımızın, şairlerimizin eserlerinin tanıtıldığı ve satıldığı bir yer mutlaka olmalıdır. MUSANDER olarak biz bu işe gönüllüyüz. Yeter ki Büyükşehir  Belediye Başkanımız Sayın Osman Gürün veya Menteşe Belediye Başkanımız Sayın Bahattin Gümüş bizlere destek olsunlar ve derneğimize bir yer tahsis etsinler.

‘’Söz çatala, çatal dile, dil yılana, yılan yalana, yalan da koskoca dünyaya dönüştü zamanla…’’

‘’O gece de öyle oldu. Altan palabıyıklarıyla yeşil bir alanda yere bağdaş kurmuş oturuyordu. Küçüktü. Muhtemelen on yaşlarındaydı. Bıyıklarının o yaşta çıkmasına garipsemeden, koca palabıyıklarıyla beştaş oynuyordu. ’’

Romanın önsözü böyle başlıyor ve arka kapak yazısıyla tanıtımı şöyle özetlenmiş:

Türkiye’de büyük ekonomik sıkıntıların yaşandığı bir dönemde, 1940’lı yıllarda, öksüz bir çocuk olarak hayata atılan Altan, yıllar içinde çalışkanlığı, azmi ve dürüstlüğüyle hep öne çıkmış, zarar da görse ilkelerinden ödün vermemiş, her şeye rağmen dünyayı kendisi ve ailesi için yaşanılır kılmaya çalışmıştır. Yerinde inatçı, aksi ve uzlaşmazdır da, ama bu hiçbir zaman boş bir inat değildir; çünkü onun bıyıklarındaki palalık yüreğine de sirayet etmiş, kocaman yüreğiyle, korkusuzca hayatı göğüslemiştir. Anne özlemiyle hayatı boyunca hep bir yanı boş kalsa da bu boşluğu iyi insanlarla doldurmaya çalışmış, aynı iyiliği çevresine de göstermiştir.

Muğla’nın Yerkesik kasabasından başlayıp Almanya’nın Hamburg şehrine uzanan, roman tadında, sürükleyici bir hayat hikayesi; kendinizi bulacaksınız; ya da her hayat bir ayna değil midir ki zaten!

Roman kahramanı Altan’ın sevgili eşi Şevkinaz Hanımı da bu arada unutmamak gerekiyor. Eşine en büyük desteği ve yardımı Şevkinaz  yapıyor. Ülkemizde üretici ve fedakar kadın olmanın örneğini kızı yazar Melda Zirek, romanda  en güzel bir şekilde anlatmış. Kutluyorum. Melda Hanım’ın bu ikinci kitabı. Daha önce ‘’Bulantı’’ adlı eserini yazmış. Pala, ikinci kitabı. Mutlaka okuyunuz. Muğlalı olarak gurur duydum. Daha sonra Jöle Kadınlar, Vicdan Manifestosu ,Uçurtmalar Kirlenmez ve çocuk masalları adlı eserlerini yazmış. Bu eserlerini de okumak isterim. Akıcı, sade ve yerel bir dille yazdığı için de okumak isteği duydum. Yazarımız ayrıca şiirler de yazıyor. İki gün önce yazar arkadaşım Hatice Altunay aracılığıyla Melda Hanım ile telefonla konuştum. Yakın bir tarihte buluşup söyleşi yapacağız. ‘’Muğla’da İz Bırakanlar’’ adlı eserimin kahramanı olmaya değer biri olduğunu kendisine söyledim.

Pala, şimdi Yerkesik’te ananesinden kalma yayla evinde ve tarlasında emekliliğinin tadını çıkarıyormuş. Zeytin ağaçlarının bakımıyla uğraşıyormuş. Nazım Hikmet’in de dediği gibi:

Öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,

Yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,

Hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,

Ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,

Yaşamak yani ağır bastığından.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI