EVLİLİĞİM SADİST BİR MONOLOG
Sevgili yazar arkadaşımız Şerife Didem Keremoğlu'nun, birinci öykü kitabı 'Yine Hüzzam' dan sonra yeni kitabı da 'Evliliğim sadist bir monolog' Kanguru Yayınlarından çıktı. Sağ olsun adıma imzalayıp adresime gönderdi. Teşekkür ediyorum. Okuru bol olsun. İlk kitabının tanıtımını bundan iki yıl önce yine buradan zevkle yapmıştım.
Evliliğim sadist bir monolog, alışılagelmiş birçok öykü kitabından farkı bir kurguyla kaleme alınmış. Yazar, ülkemizdeki kadın sorunlarına değinerek, akıcı anlatımıyla kanayan yaraya parmak basmış. Okurken canınız sıkılıyor, hüzünleniyor, üzülüyorsunuz ama yaşanılan acı gerçekleri yazarımız ustaca dile getirdiği için de sineye çekerek ve etkilenerek okumaya devam ediyorsunuz. Öykülerin hepsi de bir birinden çarpıcı, ilginç ve gerçekten çok güzel. En çokta altmış dokuzuncu sayfadaki 'Aybike' adlı öyküsünden bir hayli etkilendim. Elleri ayakları hep bakımlı, topukları ''gül yaprağı kadar pembe.'' İşte tamda burası beni bitirdi, etkiledi. Bayıldım bu tarife. Nasıl da güçlü bir anlatım, bir yazım dili ve öz be öz Türkçe. Çok beğendim. Yazarımızı kutluyorum. Vurgusu yerinde ve çok hoş. Öykü yazarken bile güzel benzetmelerde yapılabiliyor demek ki edebiyatta? Bu da Türk dilinin zenginliğini gösterdiği için de adamı can evinden tak diye vuruyor! Gül yaprağı kadar pembe topuklu Aybike'yi Mustafa bile sahip çıkamadı. Kaderiyle yine baş başa kaldı. Daha doğrusu bırakıldı. Onun Mordağan' da deniz kenarında üç göz odalı köy evini düşlemesi, avlusuna tenekeden sardunya saksıları dizmesi ve kedisi Sarman'ın yavrulaması da etkileyici. Meğer asıl adı, Zeliha'ymış. Anası hep ''Zeliş'' dermiş. Aybike ise bu ''alemin, bu mekânın assolistiymiş.
Ş. Didem Keremoğlu; İstanbul doğumlu. İlk, orta, Lise eğitimini İstanbul Kültür Koleji'nde, Üniversite eğitimini ise yurt dışında tamamladı. Uzun yıllar sivil havacılık sektöründe yönetici olarak çalıştı. Evli ve bir kedi sahibi. Çok iyi İngilizce biliyor. Öyküleri Edebiyat Haber, Oggito, Deliler Tekkesi, Bulut Yazar ve Aksi Sanat gibi edebiyat dergi ve platformlarında yayımlanmakta.
Kitabın tanıtımına, Bodrum-Bağla'dan yazlık karşı komşum, ortak arkadaşımız, Dilbilimci, Prof. Dr. Semiramis Yağcıoğlu'nun arka kapak yazısından alıntıyla devam edelim:
Şerife Didem Keremoğlu'nun ''yine hüzzam'' öykü kitabının ardından gelen bu kitapta toplanan öykülerinin odağında şiddet var. Gündelik hayatın kılcal damarlarına yerleşmiş şiddetten kadın bedeninin maruz kaldığı fiziksel ve cinsel şiddete kadar uzanan bir yelpaze sunuyor yazar. Mahrem alanda gerçekleşen tecavüz, kadının suskunluğu etrafında kendine yaşam alanı bulurken, erkeği de şiddeti üreten karanlık merkez olarak kurguluyor. Keremoğlu'nun sezdirimler ile ayrıntılar bolluğu arasında kolan vuran anlatım dili, okuru kıskıvrak yakalıyor. Söylenmemiş ve söylenmiş arasında yaratılan gerilim, okurun belleğine mıh gibi çakılan sinemasal bir imgesel karşılık yaratmayı başarıyor. Kadının uğradığı sınırsız şiddetin, onun içinde de pusuda bekleyen bir şiddete dönüşmesi ise bu öykülerin karanlık yüzünü oluşturuyor. Keremoğlu'nun bu kitapta yer alan bulaş öyküleri, neredeyse bir eğretileme işlevi yükleniyor ve şiddetin de bulaşmaya müsait psikopatolojik özü ile bağlantı kuruyor.
Öykü türü kitapları okumayı sevenlere bu güzel öykü kitabını mutlaka okumalarını öneriyorum. Eminim kendinizde bir parça bulacaksınız. Keyifli okumalar efendim.