KIRMIZI ÇADIR
Silifkeli yazar arkadaşım, Halk Kitabevi sahibi Yaşar Öztürk sayesinde tanıştığım yazar Asuman Yılmaz'ın yazdığı ruh bilim türü 'Kırmızı Çadır' adlı eserini yeni okuyup bitirdim. Gece Kitaplığı yayınevi tarafından basımı yapılan bu romanı zevkle okudum. Bu güzel romanı mutlaka okumanızı öneriyorum. Özellikle kızlarımız okumalı ve bu konuda bilinçlenmeli. Önce Kırmızı Çadır nedir diye bir bilgi vereyim: Kadınların geçmişte, yeni ay zamanlarında(regl dönemlerinde) rahmi sembolize eden Kırmızı Çadırlara girip, kendilerinin ve ayın bu döngülerini kutsadıkları kadim bir kadın geleneğidir. Kadınlar bu dönemlerde, Kırmızı Çadır içerisinde toplanıp, masajlarla, meditasyonlarla ve kendi hazırladıkları iksirlerle şifa yöntemlerini birbirlerine öğretip uygularlarmış. Bir yandan da içsel sohbetlerle birbirlerine şifa olur, Kırmızı Çadır öğretilerini nesilden nesile aktarırlarmış.
Büyükanne Nare'nin ağzıyla yazar, kendi duygu ve düşüncelerini özdeştirerek bu güzel romanı yazmış. İlk kez bu konuda böylesine ilginç bir roman okudum. Etkileyiciydi. Roman kahramanları da farklı yüzleriyle esere renk katmışlar. Talya karakteri de çok ilginçti. Doğa sevgisi ve çevre bilinci de işlenmiş. Talya, pişirdiği güzel yemeklerle esere tat katmış ve damak zevkinin önemli olduğunu vurgulamış. Yemekte lezzet tabi ki önemli. Okuduğunuz güzel romanlarda size lezzet verir.
Ayın büyümeye başlaması ile her zamanki gibi, Kırmızı Çadıra sevgi, şefkat, şükür ve aşk doluyor. Şifa devam ediyor. Ayrıca burada dans ve yoga dersleri de veriliyormuş. Kitabın başındaki bir Maya sözü ''İn lak'ech'' (Ben senin farklı seçimler yapılmış halinim) deyimi çok hoşuma gitti. Bu, Mayaların kültüründe, insanların ilk tanışmalarında birbirini selamlamak için kullandıkları bir cümleymiş. Her ne kadar seni tanımıyor olsam da, benim başka seçimler yapmış versiyonum olacaksın, bunu biliyorum demekmiş.
Kitabın tanıtımı için arka kapak yazısından özeti:
''Ben Asuman, Kırmızı Çadırın ve kadınların elçisiyim. Bana regl olarak verilen hediyenin şifasının bilinciyle, tüm zamanlarda doğmuş ve doğacak kadınların adıyım. Kadının doğayla uyumlandığındaki özüyüm. Ayın yeryüzündeki iz düşümüyüm. Yaradan'ın yaratıcılık sıfatının taşıyışıyım. Varoluştan bu yana kadınların ruhlarının deneyimlerinin bilgilerinin aktarıcısıyım. Gökyüzünün bilgisine sahibim ve yeryüzünü deneyimlemeye indim. Baktığın her kadının gözlerinde beni göreceksin. Sarıldığın tüm kadınlarda benim kokum, dokunduğun tüm kadınlarda benim tenim olacak. Dünyanın herhangi bir yerinde, haksız yere üzülmüş her kadın için depremler, seller yaratacağım. Öldürülen her kadın için yeniden doğuracağım. Sevinmiş ve sevilmiş her kadın için, toprağın bereketini arttıracağım. Yeryüzüne doğan her çocuğun annesi benim. Söylediğim ninniler, onlara, bu dünyada, ilk nefes deneyimlerinde eşlik edip, şifacılıklarını hatırlatacak. Kız çocuklarının avuç içlerindeki enerjiyi ateşleyeceğim kınanın simyasıyla. Dün doğdum, bugün doğuyorum, yarın yeniden doğacağım. Bu döngü var oluştan yok oluşa kadar bu şekilde olacak. Ben senim.
İn lak'ech.''