Sevginin Dili Olsaydı...


"Sevgi anlaşmak değildir

Nedensiz de sevilir

Bazen küçük bir an için

Ömür bile verilir."

 

     Ne güzel demiş  kıymetli üstat Özdemir Erdoğan. Hızlıca bir giriş yaparak.

     Merhabalar güzel insanlar! Tekrar sizlerle olmak çok güzel. Her birinizi ayrı ayrı sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Umarım hepiniz iyisinizdir. Sağlık ve huzur yakanızı hiç bırakmasın inşallah.

     Bugün sizlerle paylaşmak istediğim temamız "sevgi" üzerine olacak. Sevginin dilini konuşacağız birlikte... O kadar göreceli bir konu ki sevgi, ucu bucağı yok aslında onu anlatmaya. Ne sayfalar yeter ne de kelimeler.  Yazımı fazla uzatmadan ve de sizleri sıkmadan dilimin yettiğince anlatmak istiyorum sevgiyi.

     Sevgi şiirimde birkaç dizede bakınız neler demişim güzel insanlar:

 

SEVGİ

 

Bir saliseyi birlikte geçirmekti belki sevgi

Tarifi olsaydı eğer

Asırlarca neden yazsın ki şairler

Kimi buldu onu diğeri avundu

 

Gönüller ruh gurbetinde gezdi

Göçebe gibi kondu daldan dala

Konakladı hep sevgi duraklarında

Yakalamak için an be an

 

     Gerçekten bir saliseyi birlikte geçirmekti belki sevgi öyle değil mi sizce de. Bugüne kadar yazılan şiirler romanlar, çizilen resimler, bestelenen şarkılar anlatmaya yetmemiş olacak ki hala bakınız ben  ve tüm şiir yürekler bıkmadan yazıyoruz... Herkese de nasip olmuyor bu sevgi galiba. Okuduğum güzel bir dergide sevgi bir gönül terbiyesidir diyordu. Kimi buluyor, kimi de avunuyor işte tıpkı şiirimde olduğu üzere. Fakat bu gönül asla vazgeçmiyor sevgiyi yakalamak için.  Bulunca da konaklıyor hemen orada. Tıpkı Türk Sanat Müziğimizin en güzel eserlerinden birinde olduğu üzere;

 

Sevmekten kim usanır, tadına doyum olmaz

Hangi gönül uslanır ah, sevenle oyun olmaz.

 

     Ne de güzel söylerdi hani bunu Müzeyyen Senar'da nurlarda uyusun çınarımız. Tabi sevgiyi de dozunu abartmadan sevdiklerimize aktarmalıyız. Hâkimiyet kurmadan, onları sıkmadan. Bazı haberler izliyoruz hiç de güzel olmayan sonu şiddete kadar varıyor maalesef. Hatta çok seviyordum, sevgimden yaptım ne yaptımsa, onu başkasına yar edemem diyen zavallı ruh hastaları da var maalesef. Seven insan sevdiklerine güvenir ve özgür bırakır. Onların başarılarında, sevinçlerinde birlikte sevinir. Gerçek sevgi bence budur hissettirebilmek... "Cennet ile cehennem arasındaki mesafe; bir insan kalbi kadardır" diye çok güzel bir cümle okumuştum Aşkın İstilası adlı kişisel gelişim kitabında. Biz sevgi dolu hali seçersek yaşadığımız dünyayı cennete çevirebiliriz. Fakat şiddet, öfke ile beslersek duygularımızı o dünya cehenneme döner işte.

     Yine bunun akabinde hepimizin defalarca izlediği "Selvi Boylum Al Yazmalım" filminde bir replik vardır hani "Sevgi neydi? Sevgi iyilikti, dostluktu, sevgi emekti." Sabır ve emek vermek gerekli o halde sevgiye. Bunun için de insanın önce kendini sevmesi lazım güzel insanlar. Tabi zaman zaman motivemizin düşük olduğu anlarda olabilir. Fakat ne yapıyoruz hemen kalkıp toparlanarak sevdiğimiz şeyleri yapmaya koyuluyoruz. Sizi en çok ne mutlu eder mesela. Cevabı size bırakıyorum... Ben kendi adıma bir plak dinleyerek başlarım mesela motive olmaya... Hafif tempoda bir egzersiz yapabilirim, kitap okurum ve tabi ki şiir yazarım ruh halime göre. O kadar çok şey var ki çoğaltabiliriz sevinç motivelerimizi.

     Yine Sevgi şiirimin dizelerinden devam etmek istiyorum. Ara ara paylaşıyorum parça parça sıkmamak adına sizleri bakın nerelerde aramışım sevgiyi.

 

Bazen bir bebeğin tatlı gülüşünde

Güzel bakan bir çift gözde

Tatlı konuşan bir dilde

Sevgi ile atan bir yürekte

 

Doymadı tadına insanoğlu

Özlerken sevdi

Beklerken sevdi

Buldu kaybetti ama inadına yine sevdi

 

Yüreklerde Allah'ı bulmaktı sevgi

Yarattığı kulu sevmekti belki

Kelebek gibi çarpan bir yürekti

 

     O kadar çeşit sevgi var ki bakınız şiirimde olduğu üzere. Sevgi nelere kâdirmiş. Çocuk sevgisi, bebeğin gülüşü, Allah sevgisi, yarattığı kulunun sevgisi, rengârenk bakan gözlerin sevgisi, tatlı dille konuşan yârin sevgisi, çiçek sevgisi, deniz sevgisi, hayvan sevgisi. Fakat insanoğlunun bıkmadan inadına bir yudum sevgiye koşmasının bir tarifi olabilir mi sizce. Emel Sayın'dan çok dinlediğimiz bir eser geldi yine aklıma hadi birlikte mırıldanalım.

 

Sevginin adı vardır

Başka bir tadı vardır

Özlenen yanı vardır

Sevgisiz yaşayamam.

 

     Çok da güzeldir bu şarkının tamamının sözleri.

     Elbette sevgimizi hak etmeyen insanlarda olacak hayatımızda belki de çok yanı başımızdadırlar onlar. Sizi üzüyorlardır kim bilir. Onları da salın gitsin hayatınızdan usulünce. Yeter ki kendinizden vazgeçmeyin. Herkesle anlaşacağız diye bir kural yoktur. Öncelik sizin hayatınız.

     Sevdiklerinize, eşinize, çocuklarınıza onları sevdiğinizi sık sık dile getirin lütfen asla sevginizi açıklamaktan çekinmeyin. Karşılık beklemeden hem de. Affedici olun, öncelikle iç sesinizi dinleyip yüzleşin ve kendinizi aklayın. Sevdiklerinizi, annenizi, babanızı, evlatlarınızı, eşinizi affedin. Gerisi kendiliğinden gelecektir inanın buna. Elbette kendinizden ödün vermeden. Çocuklarını sevgi ile büyüten ailelerin de yetiştirdikleri çocuklar aynı yoldan devam ederler. Buna çok şahidim çevremdeki yaşantımda. Bu konu da biz anne ve babalara çok iş düşüyor. Toplumlar içinde olan tüm şiddet ve  suç vakalarının bile çoğu sevgisiz yetişen çocukların, büyüdüklerindeki eseri aslında araştırmaların bizlere gösterdiği...

     Yıllar önce oğlumun veli toplantısına katıldığım günlerden birinde okul müdürlerinin çok güzel bir konuşması hala kulağımda küpe olarak kalmıştır. Lütfen çocuklarınıza ve eşlerinize ilgi gösterin. Siz ilginizi ve sevginizi üzerlerinden çekerseniz dışarıda kötü niyetli sevgisini vermek bahanesiyle yaklaşan o kadar acımasız insanlar var ki. Bu insanlara onları elinizle siz iteceksiniz eğer sevginizi ve ilginizi esirgerseniz. Ve bu kişiler o kadar yakın ki ailenize zarar vermek için bir sosyal medya hesabı kadar yakın hem de demişlerdi rahmetli hocamız. Maalesef o toplantıdan kısa bir süre sonra kaybettik öğretmenimizi.  Nurlarda uyusun, mekânı cennet olsun inşallah.

     Sevgi konumuz bugün satırlara sığmayacak çünkü daha o kadar çok şey var ki sevgi üzerine. Sanırım farklı bir yazıma yine konu olacak. Sevginin Dili Olsaydı-1.Bölüm diyelim o zaman... Yine güzel bir Türk Sanat Müziği eserimizde sözleri Ümit Yaşar Oğuzcan'a ait şarkıyı hadi buyurunuz birlikte mırıldanalım; Nesrin Sipahi'nin sesinden de çok severim.

 

"Biraz kül, biraz duman, o benim işte

Kerem misali yanan, o benim işte

İnanma gözlerine ben, ben değilim

Beni sevdiğin zaman o benim işte."

 

     Muhteşem sözler değil mi? Yine bir yazımın sonlarına gelirken hayatınızdan aşkı ve sevgiyi asla çıkartmayın. Sevgisiz bir insan susuz kalmış bir çiçek gibidir. Tekrar bir şiirimin dizesinden hatırlatma ile "sevgi panzehri karışsın kanınıza". Çağımızın sıkıntılı virüsleri sizlerden uzak olsun inşallah. Savaşlar son bulsun. Kadınlara, çocuklara ve hayvanlara şiddet uygulanmasın.  Damarlarınızda akan kan sadece sevgi ile çağlasın. İllaki sevgi asla unutmayın tek ilacı o çünkü  yüreklerimizin. Aşk ile yapılan yemek bile çok lezzetlidir öyle değil mi?

     Ve sevgi şiirimin son dizelerinde bakınız yine neler demişim:

 

Kahve bahane dost aramaktı sevgi

Kaç gönlü delirtti belki

Uslanmadı yaramaz çocuk gibi

Yakıştı kalplere aşk sözleri

 

Gönlü güzele yakıştı sevgi

Kusurları örttü hep tatlı dilli

Ayşe Filiz ömrünü sevgiye verdi

Yaratanını ve kullarını çok sevdi

 

     Şiirler de anlatır çoğu duyguları işte böyle güzel insanlar. "Tatlı dil yılanı bile deliğinden çıkarır." Atasözümüzle yazımı sonlandırmak istiyorum. Ve tabi ki üslup ile sevgi hayatınızdan hiç eksilmesin. Üslup olmazsa olmazlarımdandır benim için çünkü.  Hepinizi Allah'a emanet ediyorum. Bir başka yazım da görüşmek üzere hoş kalın hoşça kalın kıymetli okurlarım...

En derin sevgi ve saygılarımla.

 

AYŞE FİLİZ GÖKDEMİR ÖZARSLAN

ADANA

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI