11 Eylül günü Ege Üniversitesi Hastanesi'nde oğlum dünyaya gelmişti. Çok mutluyduk. Eşimi ve oğlumu hastanede bırakarak eve döndüm. Ama ertesi gün, hastaneye gidemedim. Çünkü 12 Eylül darbesi yapılmıştı. Oğlum bakımsızlıktan sarılık oldu.
Çağan Irmak'ın "Babam ve Oğlum" filmini izlerken en çok doğum sahnesinde sarsıldım. Çağan Irmak, böyle bir öyküyü filmine yerleştirdiğine göre bu tür acıyı yaşayan yalnız ben değildim demek ki.
Çok geçmeden Buca Eğitim Fakültesi'ndeki görevimden alındım. Akademik kariyer düşlerim sona ermişti. Hayatlar bile darbecilerin iki dudağının arasındayken kimi, kime şikâyet edebilirdim ki?
Demokrattım. Çoğulcu demokrasi benim için uygarlaşmanın vazgeçilmeziydi. Onca baskıya karşın darbecilerin Anayasa'sına "evet" diyen %92'lik çoğunluk arasında değil, %8'lik azınlık arasında yer aldım.
Bir yandan demokrasi havariliği yapıp öte yandan darbecilerin Anayasa'sına "evet" diyen "." lardan olacak değildim ya!
12 Eylül 2011
Yine sandık başındaydık. İktidar, meydanlarda, medyada halkın %92'sinin "evet" dediği Anayasa'nın ne kadar antidemokratik bir Anayasa olduğu anlatmış;
Artık darbeler sona erecek,
Artık AB'ye girmemizin yolu açılacak,
Artık yargı hem bağımsız hem tarafsız olacak,
Artık çalışanların hakları hükümetin iki dudağının arasından çıkacak söze bağlı olmayacak,
Artık emekliler daha iyi koşullarda yaşayacak,
Artık devlet kimseyi fişlemeyecek.
Artık.
Bunca "artık" ı görüp de "evet" dememek olur muydu hiç?
Üstelik hayat akışımı bütünüyle değiştiren 12 Eylül darbecileri hakkında dava da açabilecektim.
Necip Türk milletinin %58'i yukarıdaki vaatleri namus sözü bildi ve değişikliklere "evet" dedi.
İflah olmaz aklım bana "Güvenme bunlara! Bu, yeni bir darbenin altyapısı için bir tuzak." dedi, yine azınlıkta kaldım.
12 Eylül 2014
Oğlum 35 yaşına girdi bugün. Değiştirilen Anayasa ile üç yıl geçirdik. Hükümet "Yeni Türkiye" için "Yeni Anayasa" sloganıyla seçime girecekmiş. Anayasa'lar değişmesine değişiyor; ya kafalar?
Duymuyor musun hâlâ
O uğursuz adımların sesini
Din adına
Çöllerde insanlar boğazlanırken
Hiç mi anlamıyorsun
Ankara'nın rehin olduğunu
Aklına hiç mi gelmiyor
Ahizeyi kaldırdığın an
Üçüncü bir şahsın
Sevdiğine "Seni seviyorum"
Demelerinin çetelesini tuttuğu?
Kalemin kâğıda değdiğinde
Yerine koymuyor musun kendini?
Basılmamış bir kitap yüzünden
Mevsimlerin geçtiğini
Sofradaki meyvelerden öğrenenlerin.
Hiç mi sormuyorsun
Uykusu gözlerinde bebeler
Sınıflara balık istifi doldurulurken
Bu, neyi kurmanın telaşıdır
Neyi yıkmanın yemini?
***
Sanıyoruz ki darbeler, yalnızca topla tüfekle yapılır.
Sanıyoruz ki darbe sabahları radyolardan anonslar yapılır ve köşe başlarını askerler, subaşlarını generaller tutar.
"Dün dünde kaldı cancağzım
Bugün yeni şeyler söylemek gerek"
diye diye neden hep kırık plak gibi avara kasnak döner dururuz biz?
2 Eylül 2016
Hani darbeler sona erecekti?
Hani AB'ye girmemizin yolu açılacaktı?
Hani yargı hem bağımsız hem tarafsız olacaktı?
Bundan altı yıl önce bugün insanlar bu vaatlerle sandık başındaydı.
Bugün ise yeni bir darbenin çöplüğünde debeleniyoruz.
AB gündemden kalkmış.
Sözüm ona bağımsızlaştırılan yargının yargıçlarının kimisi hapiste kimisi yurt dışına kaçmış.
Korkarım ki, bu darbenin etkileri seksen darbesinden daha derin ve daha uzun olacak.
Sanki kimse gelecek tehlikenin farkında değildi.
Sanki kimse yönetimi uyarmadı.
Seksenli yıllarda Kestanepazarı'nı, Yamanlar'ı; doksanlı yıllarda çiçekli böcekli yayınevlerini, ışık evlerini bilmiyordunuz öyle mi?
İki iki binli yılların başından itibaren kollama döneminin bitip kol kola, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ele geçirme döneminin başladığını herkes biliyor, sadece AKP hükümetleri bilmiyordu, öyle mi?
Biri lafı eveleyip gevelemeden bize söyleyebilir mi? Hani o dillerden düşmeyen "kutsal dava"nın neresindeydi o darbeci Amerikan uşakları?
Peki bu utanç verici kalkışmadan gerekli dersleri aldığımızı söyleyebilir miyiz?
Ülkenin geleceği OHAL'le bir iki kişinin ferasetine terk edilmiş.
Parlamento tatilde.
Şak şakçı medyamız zurna takımının dem tutanı.
Yine imzasız ihbar mektupları dönemi...
Yine ülke geleceği bir kişinin iki dudağı arasında...
12 EYLÜL 2017
Bir referandum yaptık. Yasaları uygulamakla yükümlü YSK, "Ben bu yasayı tanımıyorum," dedi son anda.
Yuttuk, sustuk, duymazdan, görmezden geldik.
Artık seksen milyon, her gün istisnasız bir adamın zılgıtlarını dinliyoruz.
"Allah aşkına, bir gün olsun, sus!" diyemiyoruz.
Artık "Düşünce özgürlüğü" ne ihtiyacımız yok. Çünkü düşünme yetimizi yitirdik. Yavaş yavaş mankurtlaşıyoruz.
"Efendi (sahip) aklı ve ahlakının köleleri olduğumuzun farkında bile değiliz.
Ana kucağından başlayan "aklı" değil "nakli" temel alan bir eğitim sistemimiz var. Çocuklarımız döne döne "bina" okuyor.
MEB, çocuk tecavüzcülerinin cirit attığı vakıflarla okullarda ortak çalışma protokolleri imzalıyor.
Adım adım şeriat devleti kuruyoruz.
Araplaşıyoruz.
Yollarımızı, barajlarımızı, köprülerimizi, en güzel kıyılarımızı Arap sermayesine altın tepsilerde sunuyoruz.
İçişleri, Adalet ve Sağlık Bakanlığının kadrolarını dolduran Menzil Tarikatı mensubu kardeşlerimiz, şeyhin sünnet olan torunun pipisini öpmek için huşu ile kuyruk oluştururken tek adam anayasasına evet diyerek bize en büyük kazığı atan Avrupalı Türklerimiz utanmadan vatandaşlıktan çıkmak için saatlerce kuyrukta bekliyor.
Yıllık %10.5 enflasyona karşılık ortalama %5 zam alan sendika ağaları çalışanlara zafer naraları attırıyorlar.
Ülke başkentinin belediye başkanı bir gecede 12 bin ağaç keserek, rekor kırdığını twitterden övünerek paylaşıyor.
"Hele bu anayasaya "evet" deyin Türkiye uçacak, uçacak" diyenler; her gün yoksul evlerden uçan genç şehitlerin ruhlarından bile utanmıyor.
12 Eylül 2021
Ayasofya başimamı Boynukalın, "Anayasa'da İslam olsun" etiketiyle yaptığı paylaşımında Anayasa'dan laiklik kaldırılmasını istedi. ( 4 Şubat 2021)
Ayasofya Camii'nde yapılan bir törende Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı ve Diyanet İşleri Başkanının (Kendileri de Atatürk'e lanet okumuştu.) katıldığı bir törende Ayasofya Camii İmamı Atatürk'e lanet okudu. (29 Mayıs2021)
Mısır'daki darbeye - bence haklı olarak - karşı çıkan Erdoğan, Afganistan'da yönetimi silah zoruyla ele geçiren Taliban konusunda "Türkiye'nin Taliban'ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok. Daha iyi anlaşabileceğimize ihtimal veriyorum." dedi. (21 Temmuz 2021)
Diyanet İşleri Başkanı ( 6 Eylül 2021) bu kez; 'İnanç işte insan ile Allah arasında olsun, evine yansımasın, ticaretine yansımasın, siyasetine yansımasın, adaletine, yargısına yansımasın'... Görüyorsunuz ya ortalığı ayağa kaldırıyorlar. İnançtan ayıklansın oralar, adeta bu düşünce insanlığı bu noktaya getirmektedir." diye konuştu.
Ve AKP'nin bir eski milletvekili ,"90 senedir dindarlara hayatı zehir etmeye çalışanların ve toplumu İslam'dan uzaklaştırmaya çalışanların tek gerekçeleri laiklik.
İşte tam da bu sebeple istismarı önlemek için laiklik ilkesi tüm çağdaş ülkelerde olduğu gibi ya anayasadan çıkarılmalı ya da istismarı engelleyecek netlikte tarif edilerek yer almalıdır." diyerek meramlarını açıkça dile getirdi. ( 12.9. 2021)
12 Eylül darbecileri öğretmen yetiştiren kurumlardaki milliyetçi, solcu; sosyal demokrat; Atatürkçü eğitimcileri buralardan alırken nedense dini bütün meslektaşlarımıza dokunmadı. Onların birçoğu da kolayca akademik kariyer edindi.
Sizce, 70 yıldır devletin A'dan Z'ye tüm kurum ve kuruluşları ellerinde olduğu halde hâlâ niye salya sümük ağlaşır bu cenah?
Siz de "Kifayetsiz muhteris!" diye bir şey duydunuz mu hiç?
Ülkede sayıları kimilerine göre 4 Milyon kimilerine göre 10 milyon göçmen/ sığınmacı/ vatansız var.
Peki, bunca yabancı konusunda devletin bir gelecek planlaması var mı?
Bilmem haberiniz var mı? Son iki günde 4 şehidimiz var. Bitti dedikleri terör yüzünden son dokuz ayda 60 yiğidimizi yitirmişiz.
Kuzum, siz dün akşam TV'lerde hangi programı seyretmiştiniz?
Corona salgınından ölümler bakımından Avrupa liderliğine oynuyormuşuz.
Bu habere Hollanda'ya 6/1 yenilmek kadar üzülmediniz değil mi?
Son ayın enflasyonu, hokus pokusçulara göre bile % 19.25. Memurlara yapılan zam ise % 5.
Bu arada bu zammı alkışlayan sendika başkanının maaşı 32 binden 36 bine çıkmış.
O başkanı orada tutan memurlardan sesini çıkaran oldu mu hiç?
Hani ben duymadım da...
Ülkemizde her dört gençten biri işsizmiş.
Corona aşı karşıtları miting yapmasına izin verilen güzel ülkemde sizce işsiz gençler de miting yapabilir mi, ne dersiniz?
Ne dersiniz, Laiklik karşıtı olduklarından da asla kuşkumuz olmayanların bu günlerde seslerinin daha çok çıkıyor olması "cambaza bak!" aldatmacası olmasın sakın!
Oğlum dün kırk bir yaşını da aştı.
Kimsenin kuşkusu olmasın ki, biz kendisini "devlet" zanneden "Alicengiz"lerin her türlü baskısına, keyfiliğine ve nobrablığa karşın dünden daha güçlü ve bilinçli olarak Atatürk'ün çağdaşlık meşalesini taşımaya devam ediyoruz.
Diyalektik bana hep şunu öğretti:
Eninde sonunda akıl kazanır
Bilim ve fen kazanır.
Emek kazanır.
Erdem kazanır.
Kimsenin kuşkusu olmasın biz kazanacağız.