Öznel bir tavır olduğunu bilsem de özellikle şiir gibi ince ve duyarlılığı yüksek bir sanat dalıyla uğraşan yüksek bürokrat ve devlet yöneticilerini daha bir önemserim.
Başbakanlarımızdan Bülent Ecevit'in; bakanlarımız Talat Sait Halman ve Yılmaz Karakoyunlu'nun arkasına; Ömer Bedrettin Uşaklı, Enis Behiç Koryürek, Sabahattin Teoman, Şinasi Özdenoğlu, Muzaffer Uyguner, Mehmet Çınarlı, Nüzhet Erman, Ece Ayhan, Nihat Aşar, Özcan Yalım, Sezai Karakoç, Cemal Süreya, Turgay Gönenç, Erol Çankaya, Alper Eliküçük. gibi uzun bir Mülkiyeli şairler listesi eklemek mümkün.
İsa Küçük de bir Mülkiyeli.
1957'de, Konya doğmuş. 1980'de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni bitirmiş. Değişik yerlerde kaymakamlık vali yardımcılığı yaptıktan sonra Osmaniye ve Bartın valisi olarak çalışmış. 2012 tarihinden 8 gün öncesine dek merkez valisi olarak çalışmış.
O artık bizden biri, yani emekli.
Bugün, Muğla Sıtkı Koçman Ünivesitemiz bünyesinde Prof. Dr. Muammer Tuna'nın üstün çabalarıyla kurulan ve hızla gelişen Tazelenme Üniversitesi etkinlikleri çerçevesinde onun Halet Çambel - Nail Çakırhan ve kendi yazdığı "Halet Abla Destanı" üzerine çok yararlı söyleşine katıldık.
Sayın İsa Küçük'ün Osmaniye'deki çalışmalarını, yarım asırdan fazla bir süre Aslantaş - Karatepe kazılarını gerçekleştiren Halet Çambel'le ilişkilerini dinlerken dönüp dönüp işte bu ülkenin ihtiyacı olan vali dedim.
İki yıl önce onun "Olimpos Mektupları" şiirleri üzerine yazdığım kısa bir değerlendirmeyi geliniz bir kez daha okuyalım:
***
Aylardan beri yasaklıyız. Günün ancak belli saatlerinde voltaya çıkarılan mahkumlardan farkımız yok. Üstelik bugün günlerden pazar. Sokağa çıkmak külliyen yasak. Bugünlerde şafak atmadan uyanıyorum. İyi ki şiir gibi bir ilacım var.
Nefes almalarımızın bile izlenmeye çalışıldığı bir zamanda;
"Aşka düştüm
Yerçekimsiz bir dünya bu
Maddenin sakınımı kanunu da yok
Suyun kaldırma kuvveti de
Dikkat!
Kanunsuz şeyler olabilir burada
Ölüm gelme."
( Aşk/Anarşi)
Diyorsa şair nasıl sığınmaz insan şiire? Hele hele bu şiirin şairi, yaşadığımız dönemin valilerindense.
Ey barış
Ey hürriyet
Nerde isen çık gel, çabuk gel
Şimdi gel, hemen gel
Ster Musa ol
İster İsa
İster Muhammet
.
Ey insan
Ey akıl
(Kimsenin Beğendiği Dua)
Yok yok, bu şair dili.
Uğruna ölümlere gidip geldiğimiz barışı, hürriyeti böyle bir dille bir şairden başka kim çağırabilir?
İsa Küçük'ün Halet Çambel için yazdığı "Halet Abla Destanı" nı iki yıl önce sahneye koyan değerli kardeşim Sadettin Özbek'ten dinlerken çok mutlu olmuştum.
Daha çok vali şiir yazmalı bu ülkede.
Bakanlar resim sergisi açmalı.
Dev bir orkestraya şeflik yapmalı cumhurbaşkanı.
Sen git ben yazayım
Gün ışığını çiçeklere bırakıp
İkiye böl ölümü
İkisini de toprağa göm
( Mesel- Masal)
Her sayfa, bir başka dünyaya alıp götürüyor insanı. Keşke gençliğimdeki gibi kolayca belleğime nakşedebilsem dizeleri.
Bir aşkın peşindeyim, bir barışın derken;
"Her sabah ölü çıkıyor evlerden
Üç gül bir karanfil dağıtıyor hoca
Cenaze törenlerinde
Beton taşla yarışıyor dua niyetine
Taş betonla"
dizeleriyle urbanizm anlayışımızı sorgular buluyorum kendimi.
Birçokları doğaçlama şiir yazmaktan ya da söylemekten söz eder. Duyarlılık, estetik bilgi önemli elbette. Ancak şiirde iki şeyden asla vazgeçmem: Dil zekası ve işçilik. Sözcüklerin kuyumudur şiir. İsa Küçük'ün şiirlerinde bütün bunlar bir arada okuru sarıp sarmalıyor.
İyi bir şiir okuyucusu, sunuşun anlamına ve değerine bakar. Çünkü o sözlerde şairin yol haritası gizlidir. Sunuştaki "Şair için şiir dünyanın sekizinci harikasıdır." sözünün anlamını kitabı okuyup bitirince daha iyi anlıyor ve şairin;
"Bu şeytan, bu huri, bu melek
Bu cehennem, bu cennet, bu dünya
Bu insan, sen bana yetersin.
(Sen)
dizelerine sığınıyorum.
HAT