BOMBUS ARISI

Bu yazıyı okumayanlar okusun istedim.

BOMBUS ARISI

Bombus arısını bilir misiniz?

Ya arı domatesini?

 Eminim ki pazarlarda domates satanların  " Arı bunlar, arı!" çağrılarını duymayanımız yoktur.

Bombus arısı bu yörelerde yetişen bir arı türü.

Pazarlarda, marketlerde manavlarda arı domatesi diye satılan da Bombus arısı sayesinde çiçeklerin  meyveye dönüştüğü  domates türüdür.

Bombus arısı da koloni şeklinde yaşıyor. Ancak bal arısı gibi çok uzaklara gitmediğinden ve  koloni  çok arıdan oluşmadığından örtülü alanlarda rüzgârın  ve diğer böceklerin yapacağı toz taşıma işini  etkin biçimde yapıyor.

***

Ülkemizde örtülü tarımın henüz emekleye bile başlamadığı 80'li yılların başında bölgemize Hollandalılar gelir ve köylülere bu bombus arılarını toplatırlar. Köylüler kazandıkları üç beş kuruşun hevesiyle ova bayır neredeyse arı bırakmazlar.

Sonra ne mi olur?

***

Jan Koppert, Hollandalı salatalık yetiştiricisi bir çiftçidir.

Öğrendiğimiz kadarıyla Nieuws Week tarafından dünyayı değiştiren 100 kişiden biri olarak gösterilmiş.

Koppert,  1967 yılında kırmızı örümcek akarlarla mücadele etmek için yırtıcı akarları denemesini başlatmış. İş  giderek gelişmiş. Bugün kurduğu firma, örtü altı tarımda döllenmeleri sağlamak ve zararlılarla mücadele  etmek için  50 dolayında böceğin yetiştiriciliğini yapıyor.

Jan Koppert'in kurduğu biyolojik sistemler Hollanda sınırlarını kısa sürede aşıyor bugün dünyanın 60 ülkesinde üretim yapan ya da pazarlanan dev bir organizasyona dönüşüyor.

Koppert, misyonunu  doğa ile işbirliği  içinde ürünlerin verimliliğini arttırmak ve  sağlıklı olmasını sağlamak .bu sayede  dünyanın ve insanlığın sağlığını iyileştirmek  olarak açıklıyor.

Bunun bir şubesi de Antalya'da. Bizim pazarlarda satılan arı domatesler de işte bu burada üretilen bombus arıları sayesinde meyveye dönen domatesler.

  ***

Daha çok ürün için zirai ilaçla mücadeleyi öne çıkaran uluslar arası tarım tröstlerinin karşısında bu tür biyolojik yöntemlerle yapılan ziraatta verimlilik arttırma çalışmalarının ne denli önemli olduğu açık.

Her ne kadar en verimli topraklarımıza  fabrikalar kurmayı, binalar  yapmayı kalkınma olarak algılasak da doğamız bizden henüz yüz çevirmiş değil. Korumamız gereken, kurtarabileceğimiz değerlerimiz var.

Öğrendiğim kadarıyla devlet, 2009 yılında çıkardığı bir genelgeyle bombus arısını kullanmayı teşvik ediyor.  Ancak pazar denetimleri yeterince yapılamadığı için hangi domatesin gerçekten arı domatesi olduğu ya da biyolojik mücadele ürünü olduğu anlaşılamadığından daha sağlıklı ürün yetiştirmek için çaba harcayan çiftçi zarar uğruyormuş.

Yine ilgililerden öğrendiğimiz kadarıyla son yıllarda Çin gibi uzak doğu ülkeleri de zirai ilaç üretiminde büyük gelişme gerçekleştirdikleri için zirai ilaçlarda önemli oranda ucuzlama olmuş. Böyle olunca da  daha pahalı bir sistem olan biyolojik mücadelenin rekabet gücü  kalmamış.

***

Biliyorum, dağındaki arıyı üç kuruşa satıp  on kuruşa satın almak olsa olsa Nasrettin Hoca'nın fıkralarında olur.

Biliyorum, biz,  tarih boyunca 16 Türk devleti kurdum diye övünürken,  16 devletimizi yıktığımızı ifşa ettiğimizin farkına bile olmayan bir halkız.

Biliyorum, panayır seyreder gibi seyrettiğimizin, kurduğumuz son devleti de yıkma gayretleri olduğunu da farkında değiliz.

Biliyorum  bombus arısının hikayesi birçoklarımız için  vızıltı bile değil.

Yine de gönlümüzden geçen kendi Koppertlerimizi yaratmanın bir yolunu bulmak.

Bombus arılarına sahip çıkmakla  son Türk Cumhuriyetini korumak arasındaki derin ilişkiyi kavramadan geleceğe güvenle bakamayacağımızı bilelim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI