SADUN BORO'YU ANDIK


14 yaşındaydım.1400 Km kıyısı olan bir ilin çocuğu olmama rağmen denizi bir kez 10 yaşımda  Güllük'e  yaptığımız okul gezisinde görmüşlüğüm vardı. Tarih derslerinde öğretilen Kaptan-ı deryaları, forsaları, kadırgaları iyi biliyor; ama Karya neresidir bilmiyordum.

Ne dünyanın ilk kadın amirali Artemisia'nın başarılarından ne de Kral Mausolos'un  Karya'nın başkentini Milas'tan Halikarnas'a taşımasındaki stratejik bakıştan söz etmişlerdi bana.

Bu toprakların dört büyük limanından incir, üzüm- şarap, zeytin - zeytinyağı, keten, tuz ve mermer  ihraç edildiğini yazan bir kitap okumamıştım.

Menteşe beyliğini biliyordum; ama Menteşe Beyi Ahmet Gazi'nin unvanının "sultanüs sevahil" yani Sahiller Sultanı  olduğundan haberim yoktu.

Atalarımın ahşap tekne yapımında ne kadar usta olduklarını  ve her sabah uyandığımda gördüğüm Göktepe'nin sedir ormanlarının  çağlar boyu tekne yapımında kullanıldığını ne öğretmenlerim, ne ormancılarımız anlatmıştı.

O yaşlarda gazete kesikleri biriktirmeyi çok seviyorum. Favorim Halikarnas Balıkçısı...

Yıl 1965...Yaz sıcaklarının başımızda boza pişirdiği tütün tarlalarında yatıp kalktığımız günler.

Kısmetle tanışıyorum.  Arkası yarın mübarek...Her gün Hürriyet gazetesini dört gözle bekliyorum. Kısmet nerede  ben oradayım. Atlastan Kısmet'in demirlediği yerleri bulmaya çalışıyorum.

Günler ayları, aylar yılları kovalıyor.  Kısmet en güçlü coğrafya öğretmenim oluyor.

Deniz algım değişiyor.

Onu yıllar sonra yüz yüze tanıdığımda  dünyaya bakışındaki derinlikten  hemen etkileniyorum. Çünkü o dünyayı 11 metrelik teknesiyle dolaşan ilk Türk denizcisi olmaktan öte gerçek bir Muğla  sevdalısı. İlerlemiş yaşına rağmen kıyılarımızın  korunması için  durmadan çalışıyor, projeler üretiyordu.

Sonsuzluğu Gökova'da -Karacasöğüt'te yaşamak istemesi de bunun en güzel göstergesi değil mi?

60 yıl sonra bugün Muğla karadan planlanamaz. Geleceğini deniz gerçeğine göre kurgulamak zorundadır, diyorsam bunu borçlu olduklarımdan biri de Sadun Boro.

Yaklaşık iki ay önce Yücelen Otel'de çok değerli büyüklerim Hamdi Yücel Gürsoy ve Can Pulak'la onu anmak için  bir etkinlik gerçekleştirmeye karar verdik.

İlk destek her zaman olduğu gibi BŞB Başkanımız Sayın Ahmet Aras'tan geldi. Dostları Meriç Köyatası, Ekrem İnözü, Turgay Noyan bu işte biz de varız dediler.

Etkinliği duyan birçok dostu / denizci  "Biz ne yapabiliriz" dediler.

Dün, özgün bir otel olması bir yana bir kültür sanat mabedi olduğunu düşündüğüm Yücelen Otel'de tüm sevenleri bir araya geldik. Dostları anılarını ve onun denizcilik hedeflerini anlattı. Dinlediğimiz her anı ayrı bir öğretiydi. BŞB Başkanımız Sayın Ahmet Aras, Muğla denizciliği için yaptıkları çalışmaları hedeflerini katılımcılarla paylaştı. Onun denizcilik sorunlarımıza hakimiyeti, çözümler konusundaki iradesi bizleri  fazlasıyla umutlandırdı.

Etkinliğe aynı zamanda bir denizci olan Ula Belediye Başkanı Sayın Mehmet Caner'in de kısa bir konuşmayla; Musander Başkanı Saadettin Özbek'in de benim iki Gökova şiirimi okuyarak  katkı koydular.

Bodrum Denizciliğinin kurumsallaşmasının mimarı Gündüz Nalbantoğlu'nun, Duayen turizmci Yücel Okutur'un, Kalimerhaba Derneği Projeler Koordinatörü Umur Özlüer'in, Marmaris Filarmoni Derneği Başkanı Ahmet Altınöz'ün ve adını anamadığım salon dolusu Sadun Boro dostlarının varlığı zenginliğimizin göstergesiydi.

Bu etkinliğe bir gün önceki akşam Londra'dan dönmesine rağmen programın üst düzeyde başarısı için her türlü desteğini titizlikle veren değerli ağabeyim Hamdi Yücel Gürsoy'a ve Yücelen otel personeline ne denli teşekkür etsek az.

Onu anmak yetmez; okullarda ders olarak okutmak zorundayız.

Çocuklarımız onu, adını verdiğimiz denize açılan sokaklarda, rıhtımlarda, okullarda öğrenmeli.

YAZARIN DİĞER YAZILARI