BUGÜN BAYRAM

BUGÜN BAYRAM

Bugün Bayram.   Sabah en güzel giysilerinizi giyip annenizle, babanızla, kardeşlerinizle, çocuklarınızla bayramlaştınız mı?      Peki, gün boyu yolda karşılaşacağınız dostlarınıza  "Bayramın kutlu olsun."   demeyi düşünür müsünüz?     Geçen aylarda telefonlar açarak,  kartlar hazırlayarak, manili mesajlar yazarak uzaklardaki dostlarınızın kandil ve bayramlarını kutlamıştınız. Bugün aynı dostlarınıza Cumhuriyet'in erdemini anlatan iki satır mesaj atmaya ne dersiniz?    

 Dini bayramlar ve günler de aynı inancı yaşayanların inançlarını yaşamaları, gelecek kuşaklara taşımaları açısından önemli. Bu bakımdan insanımızın dini bayramları, kandilleri kutlamada her geçen gün, daha da duyarlı davranmasına saygı duymalıyız. Ancak bugün de bayram.     

 Biz, 96 yıl önce, yine böyle bir ekim sabahı, yeryüzünde Türkiye Cumhuriyeti adında bir devletin kurulduğunun cümle aleme duyurmamış mıydık?.    

Uluslar için hangi bayram, devlet kurma bayramından daha büyük olabilir ki?    

Bir toplumun, bağımsız bir ulus olduğunun bundan daha büyük belirtkesi bundan başka ne olabilir?      Bugün, çocuklarımıza dinimizi, dilimizi, gelenek ve göreneklerimizi, tarihimizi özgürce öğretebilme hakkını yedi düvelden söke söke almanın bayramı.      Biliyorum kafasının bir köşesinde saltanat, hilafet ve manda fikirleri saklı olanlar homurdanacak:     "Ne yani, Türkiye Cumhuriyeti kurulmamış olsaydı çocuklarımıza dilimizi, diyanetimizi öğretemeyecek miydik?"     

Bunun yanıtını, başka ulusların egemenliği altında yaşayan halkların sonunu inceleyerek vermek zor değil. Biliyoruz ki dünya tarihi, asimile edilmiş milletler çöplüğüdür.     Cumhuriyet düşmanları, bugün birbirini boğazlayan Ortadoğu halklarına baksınlar. Doğu Türkistan'dan ders alsınlar.         

 "Türkiye Devleti bir cumhuriyettir."     

Anayasamızın birinci maddesinde bu devletin yönetim biçimi böyle belirlenmiş, ikinci maddede de Cumhuriyet'in vazgeçilmez nitelikleri şöyle saptanmış:      

"Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir."    

 Atatürk, " Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir."  diyerek cumhuriyetle demokrasiyi özdeşleştirmiştir.      Bir ülkede demokrasinin yerleşmesi, ancak egemenliğin millete verilmesiyle olanaklıdır. Atatürk de bu gerçeği:

"Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir." sözüyle dile getirmiş.      O, cumhuriyet ile sultanlık arasındaki farkı :"Cumhuriyet ahlâki erdeme dayanan bir yönetimdir. Cumhuriyet erdemdir. Sultanlık, korku ve tehdide dayanan bir yönetimdir. Cumhuriyet yönetimi erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir, sultanlık korkuya, tehdide dayandığı için korkak, aşağılanan, sefil, rezil insanlar yetiştirir."   sözleriyle açıklamış.     Bilelim ki bu cumhuriyet dogmalardan, hazır kalıplardan uzak; geçen zamanı irdeleyen, geleceği biçimlendirebilen insanlardan oluşan bir toplum projesidir.     

"Demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti" tanımı, bu projenin olmazsa olmaz dayanağıdır.    Haydi bayraklarımızı alalım, meydanlara çıkalım. Cumhuriyet,  bağımsızlık, barış şarkılarını her zamankinden daha gür ve coşkuyla söyleyelim.     Devletimizi, cumhuriyetin  demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti ilkelerini yürekten benimsemiş iktidarlara emanet etmedikçe çağdaş uygarlık yolunda güvenle ilerleyemeyeceğimizi asla aklımızdan çıkarmayalım.     Bugün, cumhuriyetimiz, sevgimize, korumamıza, desteğimize her zamankinden daha çok muhtaç.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI