BUGÜN DAĞLARDA DOLAŞTIK

BUGÜN DAĞLARDA DOLAŞTIK

 

Bir Günbatımı Söyleşisini de keyifle, başarıyla gerçekleştirdik.

Gerçek bir doğa tutkunu, dağlar sevdalısı Harita Mühendisi Hıdır Çam, katılımcıları yanı başımızdaki tepelerden aldı çok uzaklardaki heybetli dağlara götürdü.

Türkler için sırtını denize dönmüş bir ulus derler. Öyleyse yüzümüz dağlara dönük olmalı. Gerçekten öyle mi?

"Dil kültürün aynasıdır." O kültür de yaşadığımız doğadan bağımsız değildir. Demirdağlar, Ötükenler, Kutlu dağlarla örülmüş bir destan geleneğimiz var bizim. Dede Korkut, Kazılık Dağını tutmuş dünyanın merkezine oturtuvermiş.

Bu coğrafyada bir sürü Olimpos olması, bütün peygamberlerin yolunun dağlardan geçmesi rastlantı olabilir mi? Ya bugün Anadolu'da neredeyse her köyün yakınında bir ereninin, yatırının olmasını nasıl yorumlayabiliriz?

Dağlar yiğitlerin, şairlerin, aşıkların sığınağı.

Köroğlu'nun Bolu Beyi'ne, Dadaloğlu'nun Hızır Paşa'ya seslendiği dağlar hala yerinde. Karacoğlan'ın Elif'i aradığı, Ferhat'ın Şirin için deldiği dağlar hâlâ aşıkları bekler.

Birileri çıkıp kurtuluş savaşının stratejisinde dağlar konulu bir bilimsel çalışma yapsa savaşın coğrafyası üzerinde ufkumuz açılmaz mı?

Dağ deyince, hangi Türk'ün aklına 1864 rakımlı Kocatepe'den Akdeniz'e uçan "Mavi Gözlü Kartal" gelmez ki? Hangimiz unutabilir İngilizlerin 6 ayda alınamaz dediği "Tınaztepe'yi, Çiğiltepe'yi Belentepe'yi, Erkmentepe'yi, Kaleciksivrisi'ni 36 saatte düşmandan temizleyip Afyon'a, Sincanlı ovasına akan on binlerce Mehmet'i?

Sonra takılsak peşine İzmir'e akan yiğitlerin, bize zeybeklerin geçmediği bir tek dağı kim söyleyebilir?

Mersin dağlarında kızanlıktan zeybekliğe geçiş törenlerini anlatmaz mı sanıyorsunuz bize asırlık çamlar?

Dönüp gelsek Muğla'ya. Konuk olsak bir düğüne ve dinlesek;

"Göktepe'de kar olsam

Düşsem koynuna ter olsam

Doyulmadık can mı var

Kollarında vurulsam"

ezgilerinin, bize bir aşkı anımsatmaması mümkün müdür.

Hayd'aman da aman da Karadağlar'ın sandalı da sandalı

Al kana boyanmış Kerimoğlu'nun her yanı da her yanı

...

Hangimiz böyle bir zeybeğin önünde diz çöken gençlere katılmaz?

Dağ çileğinin, kocayemişin da sandal olduğunu bilmeyenlerin sandal denizde olur, dağda ne işi var diye düşünmediğini kim söyleyebilir?

Biz bugün şiirlerle, şarkılarla, tarihimizle dağlarda dolaştık.

Çok mutlu olduk. Katılanların da mutlu olduğunu biliyoruz. Bu da yeni Günbatımı Şöyleşileri için bizi teşvik ediyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI