CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun önceki günkü, "Hukuk yok. Demokrasi askıya alınmış, Anayasa çalışmıyor. Sivil darbeyle karşı karşıyayız" sözlerin duyunca,bu köşede yayımladığım yazılardan bir buket yapma gereğini hissettim.
AHA YASA!
"1982 Anayasası halkın %91.37'sinin kabul oyu verdiği bir anayasadır. İkide bir millet iradesinden söz edenlere öncelikle bunu anımsatalım. Bugün kim, bu anayasaya laf söylüyorsa, ya millet iradesine saygı duymamakta ya da halk oylamalarının her zaman doğruyu ortaya çıkarmadığına inanmamaktadır!"
.
O Anayasa'ya "evet" oyu vermedim. Yani %8.63'ten biri benim oyum. O Anayasa'ya hayır dememin nedeni; ne anayasa hukukçusu, ne kâhin, ne de asi olmamdır.
Ben, 1982 anayasasına DEMOKRAT olduğum için hayır dedim.
..
Pir Sultan yüzyıllar öncesinden ne güzel söylemiş:
Uyur idik uyardılar
Diriye saydılar bizi
Koyun olduk söz anladık
Sürüye saydılar bizi
Keşke Pir Sultanları yetiştirmiş olan bu halk, onların söylediklerinin üstünde biraz akıl yormayı öğrenseydi. Ben çobanların "aha yasa!" diye sundukları her yasaya, 1982'de olduğu gibi bugün de "hayır" demeyi "Demokratlığımın bir gereği" olarak görüyorum. Özellikle "demokrat!"lara duyurulur. (07.04.2010)
AĞRIMA GİDİYOR, HEM DE ÇOK!
Türkiye, dört gündür Yüksek Askeri Şura'nın kararlarını bekliyor. Bu yıl YAŞ kararları geçmiş yıllardan çok daha önemli. Çünkü hükümet ile TSK arasında önemli anlaşmazlıklar var. Geçen yıllarda başbakan Şura'da beğenmediği kararlara şerh koymakla yetiniyordu. Bir yılda köprülerin altından çok sular aktı. Bu yıl, büyük olasılıkla bu anlaşmazlık hükümetin isteklerini kabul ettirmesiyle aşılmış olacaktır.
Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'ün YAŞ toplantılarının ikinci gününde Kara Kuvvetleri Komutanı hakkında soruşturma açmasını yalnızca bir rastlantı olarak algılayabilir miyiz?
Görünen odur ki AKP ordunun üst kademesini kendi düşünceleri doğrultusunda yapılandırmak istemektedir. Bu amaçla da her yolu denemekte sakınca görmemektedir.
Kendi YÖK'ü, kendi yargısı, kendi askeri.
Gel de Pensilvanya'dan "Ölüleri bile mezardan kaldırıp onlara "evet" oyu kullandırtmak gerek." "Nihai hedefe ulaşana kadar, yani sonuca ulaşıncaya kadar, her yöntem, her yol mubahtır. Bunun içerisine yalan söylemek de, insanları aldatmak da girer." diyen Fetullah Gülen'i anımsama.
.
Bir de yaptıkları Anayasa'nın darbe Anayasa'sını ortadan kaldırmak için yapıldığını söylemiyorlar mı?
Kör gözüme parmak misali, ağrıma gidiyor, hem de çok! (04.08.2010)
12 EYLÜLLER BİTMİYOR
.
12 Eylül 2011
Yine sandık başındaydık. İktidar, meydanlarda, medyada halkın %92'sinin "evet" dediği Anayasa'nın ne kadar antidemokratik bir Anayasa olduğu anlatmış;
Artık darbeler sona erecek,
Artık AB'ye girmemizin yolu açılacak,
Artık yargı hem bağımsız hem tarafsız olacak,
Artık çalışanların hakları hükümetin iki dudağının arasından çıkacak söze bağlı olmayacak,
Artık emekliler daha iyi koşullarda yaşayacak,
Artık devlet kimseyi fişlemeyecek.
Artık.
Bunca "artık" ı görüp de "evet" dememek olur muydu hiç?
Üstelik hayat akışımı bütünüyle değiştiren 12 Eylül darbecileri hakkında dava da açabilecektim.
Necip Türk milletinin %58'i yukarıdaki vaatleri namus sözü bildi ve değişikliklere "evet" dedi.
İflah olmaz aklım bana "Güvenme bunlara! Bu, yeni bir darbenin altyapısı için bir tuzak." dedi, yine azınlıkta kaldım.
12 Eylül 2014
Değiştirilen Anayasa ile üç yıl geçirdik. Hükümet yeni Türkiye için yeni Anayasa sloganıyla seçime girecekmiş.
Anayasa'lar değişmesine değişiyor; ya kafalar?
Duymuyor musun hâlâ
O uğursuz adımların sesini
Din adına
Çöllerde insanlar boğazlanırken
Hiç mi anlamıyorsun
Ankara'nın rehin olduğunu
Aklına hiç mi gelmiyor
Ahizeyi kaldırdığın an
Üçüncü bir şahsın
Sevdiğine "Seni seviyorum"
Demelerinin çetelesini tuttuğu?
Kalemin kâğıda değdiğinde
Yerine koymuyor musun kendini?
Basılmamış bir kitap yüzünden
Mevsimlerin geçtiğini
Sofradaki meyvelerden öğrenenlerin.
Hiç mi sormuyorsun
Uykusu gözlerinde bebeler
Sınıflara balık istifi doldurulurken
Bu, neyi kurmanın telaşıdır
Neyi yıkmanın yemini?
***
Sanıyoruz ki darbeler, yalnızca topla tüfekle yapılır.
Sanıyoruz ki darbe sabahları radyolardan anonslar yapılır ve köşe başlarını askerler, subaşlarını generaller tutar.
"Dün dünde kaldı cancağzım
Bugün yeni şeyler söylemek gerek"
diye diye neden hep kırık plak gibi avara kasnak döner dururuz biz? (12 Eylül 2014)
***
25 Ağustos 2015
Türkiye, her şeye hükmetmek arzusu bir karasevdaya dönüşmüş bir Cumhurbaşkanı tarafından dört ay içinde yeniden seçime götürülüyor.
Yeni uyananlar bu bir sivil darbedir diyor.
Günaydın!
Biz bu darbenin her adımında bu köşeden feryat ettik.
Malum bizde; "Geçmiş yağmura kepenek kurulmaz" derler.
Maalesef kurbağalar haşlandı, haşlanıyor.
Umarım onlar hiç değilse bu kez gözlerini bir an açıp oylarının bu ülkeyi nereye götürdüğünü sorgularlar.
...
16 nisan 2017
Ben ömrüm boyunca hep demokrat oldum. Bireyin bir devlet çatısı altında yaşaması için gerekli olan tüm haklarını kullanabilmesinin demokrasinin asli görevi olduğuna inandım. Bu yüzden çoğunlukçu değil, çoğulcu demokrasiyi savundum. Benim için yerindenlik, yönetişim ve katılımcılık demokratlığımın olmazsa olmazlardandır. Bırakın %1'i, %49'a bile "Atı alan Üsküdar'ı geçti." diyen bir zihniyetle mücadele etmeyi demokrat olmanın bir gereği olarak görmem de bundandır.
Şimdi gelecek benim için çok daha aydınlık. Çünkü çoğunluk despotizminden kurtulmak için hayır demeye hazır %48.75 gibi eşsiz bir güçle birlikte olduğumu biliyorum.
Elbette iki kesimin da oyları değerlidir. Elbette seçim sonuçlarını nicelik belirler. Ancak siyasette nitelikli oylar uzak gelecek açısından çok daha anlamlıdır.
Demem odur ki "Evet" oyları bir lidere biadın, "Hayır" oyları ise bir sisteme itirazın karşılığıdır; nitelik bakımından da gelecek için daha değerli ve anlamlıdır.
Uzun vadede kazananlar davaları olanlardır, lider gölgesine sığınanlar değil.
Bu bakımdan geleceği dünden daha aydınlık görüyorum. Hayır diyenlerin denizi ufuktadır. Yeter ki kendilerini o denize ulaştıracak ırmağı bulsunlar.
Geliniz "Göçmen Kızın Şarkısı"yla bitirelim bu değerlendirmemizi:
"Gelecek gençtir bil,
Bir anda geçer zaman
Unutma kimliğini,
Ardın bakma sakın
***
6 Mayıs 2023
Çocuk, baba biber acı diyorsun. Ben biber yemedim ki acıyı bileyim,
demiş.
Siz, o gün evet diyenlerin arasında zamanla acıyı tadıp pişman olanların oranının %1.5 bile olmadığını sanıyorsunuz?
Unutmayalım bu seçim, Kılıçtaroğlu - Erdoğan seçimi değil; bir 2017'de bu millete giydirilen deli gömleğini çıkarıp atma ya da ebediyen sırtında taşımaya mahkum olma seçimidir.
Muhalefetin bu gerçeği daha vurucu bir şekilde işlemesinde yarar vardır.