Bazı yazılar vardır "an"ı alır, yıllara, onyıllara taşır. Birileri anlatırken milyonları anlatır. Facebook beş yıl önce bugün yazdığım bir yazıyı anımsatınca okurlarımla yeniden paylaşmak istedim. Bu vesileyle sevgili Av. Yaşar Üstek oğlumuza mutluluklarının devamını; Prof. Dr. Gürol Ergin Hocamıza da bir kez daha rahmet diliyorum.
DÜĞÜN VE ÖLÜM
"Ne garip! Hayatla ölüm iç içe." deriz çoğunlukla. Aslında hayatla ölümün iç içe olması doğal; garip olan bizim algımız.
Bir yanda doğum bir yanda ölüm; bir yanda düğün bir yanda yas. Davul ve zurnanın coşturduğu gençler harımın bir köşesinde zeybek oynarken sosyal medyaya bilim ve siyasetin tutarlı insanı Gürol Ergin Hoca'nın ölüm haberi düşüverdi. Oysa 10 gün sonra Karaova için çok önemli bir eşiği birlikte aşacaktık.
"Hayd'amanda aman da Karadağların sandalı sandalı
Al kana boyanmış Kerimoğlu'nun her yanı her yanı..."
Davul gümledikçe zurnacı kalabağı Bodrum'un mavi gökyüzüne çevirip avazı olanca gücüyle boşluğa salıyor.
İçim bir garip. Bir yanda düğün bir yanda ölüm.
Bizden başka ölüm türkülerinin önünde oynayan başka bir halk var mıdır ki?
Başımı alıp gitsem...
Nereye; ama nereye?
Çiti aşıp yan tarafa geçiyorum.
Yan taraf Musevi mezarlığı. Mezarları tek tek geziyorum.
Yüz yıl öncesi bu topraklarda onlar da acıyı sevinci; doğumu ölümü iç içe yaşamışlardı. Kim kimin sevinci; kim kimin acısıydı acaba?
Mezarlığın üst başında durup gençleri seyrediyorum. Ötede Karaada ve deniz. Her şey kendi bildiğince akıp gidiyor. Dilimde yepyeni dizeler:
"Sen doğdun diye yeşillenmemişti çıplak dağlar birden
Silahlar susmamıştı yoksul ülkelerde
Yürekler arınmamıştı fitne, fesattan
Kin ve nefret doludizgindi yine o an
Güneş yine bildiği gibi doğmuş ve batmıştı
Gece ödün vermemişti karanlığından.
Yalnızca bir kişi vardı şu koskoca yeryüzünde
Dünyası cennet olan
Seni doğuran
Yani anan.
Şimdi öldün ya sen
Düşmedi dalından bir yaprak kahrından
Sen öldün diye
Bu gece karalar bağlamayacak dolunay
Rüzgar yine bildiğince esecek
Bildiğince yağacak yağmur.
Kırarken kabuğunu civciv
Ölüm zerrece geçmeyecek aklından."
"Ağlarsa anam ağlar, gayrısı yalan ağlar." bence özlü sözlerin hası.
Doğururken cennet oluyorsa anaların yüreği, evladını yitirince cehenneme dönmesinden daha doğal ne olabilir ki...
Ölüm de doğum kadar sıradan bu dünyada.
Hayat bir kervan. Birileri kervana katılırken birileri de kervandan ayrılıyor.
Bize düşen yaşadığımız süreci insanlığa dahası hayatın sürüp gitmesine katkı vererek tamamlayabilmek olmalı.
Doğum da hayata dahil ölüm de; düğün de hayatın parçası yas da...
Bilim için, demokrasi için verdiğin emekler kalanlara ışık olsun Gürol Hoca .
HAT