EĞER YUNAN GALİP GELSEYDİ!
Hani bir meczup "Keşke Yunan galip gelseydi!" demişti ya!
Pek kızmıştım...
Bir Türk, hele hele hayatın her alanını dinle düzenleme sevdalısı bir Müslüman böyle bir dilekte nasıl bulunabilirdi?
Sonra Atatürk'ün halkımız dinini doğru ve iyi öğrensin diye kurduğu Diyanet Kurumunun Başkanı hem de onun ölüm yıldönümünde bu meczubu ziyarete gidince bir kez daha sarsılmıştım.
Ne var ki aynı zat, Ayasofya'nın ibadete açılma şovunda elinde kılıç Atatürk'e lanet göndermesi yapınca bin öfkelendim, bir söylemeye çalıştım.
Sahi bu insanlar için özgürlük nedir, bağımsızlıktan ne anlar bu adamlar?
Gün geçmez ki medyaya Arakanlı Müslümanlara yapılan vahşet haberleri düşer.
Bir kez olsun, kendilerine bir devlette azınlık dinine mensup olmanın ne olduğunu sormazlar mı?
Din kardeşleri Gazze'de, Batı Şeria'da, Golan'da cehennemi yaşarken bağımsızlığın anlamını hiç düşünmemiş olabilir mi bu zatlar?
Sorsak, bu Müslüman kardeşlere asimilasyon (eritmecilik ), diskriminasyon (dışlamacılık) Apartheid (ayrımcılık)gibi insanlık suçları en çok hangi ülkelerde işlenir, yanıtları hiç yok mudur?
İngiliz korsan gemisi White Lion,1609 Ağustos'unda Chesapeake Körfezi'nin ağzındaki Comfort Burnu'na demir attığında içinde Amerikanın ilk Afrikalı 20 kölesi vardı. O kölelik düzeni yüzyıllar sürdü. Aradan geçen 401 yıl sonra bu mayısta zenci George Floyd beyaz polisler tarafından boğularak öldürüldü.
Özgürlük anayasalarda isterse altın harflerle yazsın. Gerçek olan devlete egemen olanların dili, dini, kökenidir, gerçeğinden bihaber olabilir mi bu cumhuriyet düşmanları?
"Keşke Yunan galip gelseydi!"ymiş.
İki ayyaşmış...
Hainmiş...
Lanetliymiş...
Dilimde rahmetli Ömer Aras'tan öğrendiğim bir şarkının dizeleri:
Facetta nera, bell'abbissina
Aspetta e spera che gia l'ora si avvicina!
Quando saremo insieme a te,
Noi ti daremo un'altra legge e un altro Re
"Siyah yüzlü güzel Habeş kızı / Bekle ve um, zamanı geliyor / Seninle birlikte olmamızın / Sana başka yasa, / Sana başka bir kral vereceğiz."
Bu şarkıyı Ömer Beye 2. Dünya Savaşı sırasında İstanköy'de İtalyan öğretmenleri ezberletmiş.
Ömer Bey, savaş sırasında yaşadıklarını, İstanköy'den Türkiye'ye sığınışını. Bodrum kalesinde dalgalanan Türk bayrağını görünce yaşadığı duyguları gözleri dolarak anlatırdı.
O yıllardan bugünlere Rodos adasında 11'000 olarak tahmin edilen Türk nüfusu, 1400'lere, 4000 dolayındaki İstanköy nüfusu ise 1000 -1100'e geriledi. Bu süreçte Rodos'ta 5 mescid kilise yapıldı. İstanköy Adası'nda bulunan Cezayirli Hasan Paşa Camii'nin minaresi eğri olduğu iddiası ile yıktırıldı. Türklere ait birçok emlake bir bahaneyle el konuldu.
Dahası bu iktidar döneminde Lozan'a göre yasak olmasına hemen karşımızdaki küçük adaları rağmen Yunanlılar yerleşime açtılar, asker yerleştirdiler, asker.
Efendiler bu gerçekler karşısında sus pus; ama Atatürk'ün kurduğu cumhuriyete düşman.
Ne garip! Bu densizlikler, had bilmezlikler arttıkça, ben de bağıra bağıra "Keşke Yunan Galip gelseydi." diyorum.
Merak ediyorum;
Semalarımızda ezan sesleri yerine çan sesleri yükseldiğinde bu lanet severler kime lanet okurlardı?
Acaba Grek alfabesiyle yazılmış kitaplarının yerine Arap alfabeli kitaplar istiyoruz derler miydi?
Ya bu yurdun semalarında İngiliz, Yunan, İtalyan, Fransız bayrakları dalgalanırken bugün Türk bayrağı yerine dikmeyi çok istedikleri o hilafet bayrağını nereye dikerlerdi?
Cumhuriyet pranga.
Atatürk hain, lanetli, firavun.
Kemal kör, İsmet sağır.
İki ayyaş.
Keşke Yunan galip gelseymiş.
Eğer Yunan galip gelseydi, bu Atatürk ve cumhuriyet düşmanlarının, Ayasofya'da ellerine kılıç yerine, haç alıp; herkesten daha ateşli istavroz çıkaracaklarından zerrece kuşkum yoktur.