ELBETTE HUKUK, ANCAK .

 

ELBETTE HUKUK, ANCAK .

Üç milletvekilinin vekilliği düşürüldü ya!

Kanallarda özellikle de hukukçu unvanlı uzmanlarımız, Allah nazardan saklasın, mangalda kül bırakmıyorlar.

Efendim, hukuk kararını vermiş, siyasetçi kimmiş ki hukukun emrinin yerine getirilmesine karşı çıkabilirmiş?

Anayasa'nın bilmem kaçıncı maddesine göre kesinleşen hükmü siyasetçinin uygulaması zorunluymuş...

Elhak doğru söylüyorlar.

Hukukun üstünlüğünü savunmak herkesin; ama herkesten çok hukukçunun görevi.

Bu ülkede hukuk her zaman herkes için eşit ise sorun yok.

Ancak, bu ülkede hukuk rahiplere farklı, gazetecilere farklı işliyorsa sorun büyüktür ve bize de Ziya Paşa gibi;

" Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet?," demek düşer.

Bizim derdimiz vekillerin, vekilliğinin düşürülmesi değil,  özellikle bugün hukukun üstünlüğü diye tepinen tv mankenlerinin iktidar, hukuku guguka çevirirken dut yemiş bülbül olmaları.

****

Bizim geleneksel kültürümüz methiyecidir. Osmanlı sarayları tarih boyunca, bir kese akçe için savaşa gitmeyen padişahları şahlar şahı, üzengiye ayağı basmamış sadrazamları şahsüvar ( ata iyi binen) diye öven yalakalarla dolup taşmıştır. Padişah ya da sadrazamlarımız pek sevmiştir bu kaside-gu'ları. Onların yazdıklarını okuya okuya kendilerini zümrüd-ü anka, ülkeyi de her şeyin güllük gülistanlık olduğu bir masal ülkesi sanmışlardır.

Karganın mandayı babası hayrına bitlediği nerde görülmüş? Malum, övgüsü bal olanın, yergisi zehir olur. Efendi, saltanat kayığından inmeye görsün, kaside-gu bir elinde yeni efendiye övgü, ötekinde de eski efendiye zehir zemberek yergi, el etek öpmeye koşmuştur. Nedense ayılamamıştır övülenler. Nice padişah, nice sadrazam, vezir kaside-gular yüzünden ulaşmıştır kendi uçurumlarına.

***

"Bir gün kırda bir tilki gördüm dedi avcının biri. Durmadan kendi çevresinde dönüyordu. İyice baktım. Kuyruğunu yakalamaya çalışıyordu. Bir çalı arkasına gizlen

dim. Saatlerce onu izledim. Tilki sonunda kuyruğunu yakaladı. Ama öyle bir hırsla asıldı ki kuyruk kopuverdi. Bir süre şaşkın şaşkın kuyruğuna baktı. Gökte bir kartal  belirdi bir anda. Tilki, kuyruğunu bırakıp koşmaya başladı. Daha beş on adım atmıştı ki tökezledi. Kalktı birkaç adım sonra yine tökezledi. Bir daha kalkamadı. Çünkü kartal,  pençelerini tilkinin bedenine çoktan geçirmişti."

" Tilki, kuyruğunu koparmasaydı kurtulabilir miydi?" diye sordum.

" Evet. Çünkü kuyruğu onun vücudunun dengesini sağlayan organıdır" dedi.

YAZARIN DİĞER YAZILARI