EN KISA GÜNE UYANMAK

Bugün ( 21 Aralık), yılın en kısa gündüzüne uyanacağız. Yarından başlayarak günler uzamaya, geceler kısalmaya başlayacak. Bir başka deyişle kış başlıyor.  Bu gündönümüne kış gündönümü denmesi de bundan.

Bu gece,  biz Türklerde çok önemliydi. Nartugan (Nar>gün, tugan >doğan" Nartugan, doğan gün, yeni gün adı verilen bu günde atalarımız akçam ağacını süsleyip sofralar kurarak Tanrı Ülgen'e dileklerini iletirlerdi. Günümüzde de Altay Türkleri bu günü ışığın karanlığı yendiği, yeni yılın ilk günü olarak kabul ediyorlar.

İran, Afganistan, Tacikistan gibi ülkelerde bu geceye "şeb-i yelda" deniyor. Şeb Farsça gece demek. Yelda da Süryanice doğum anlamına gelen bir sözcük. Bu açıdan da doğum gecesi anlamına gelen bu geceyi insanlar, ortak sofralar kurarak - ki nar bu sofralarda bereketi simgeleyen önemli bir meyve - müzik eşliğinde şiirler okuyarak kutluyorlar.

Osmanlıda Şeb-i yeldâyı, divan şairleri, Bosnalı Sâbit'in;

"Şeb-i yeldâyı müneccimle muvakkit ne bilir

Mübtelâ-yı gama sor kim geceler kaç saat"

"En uzun geceyi; işi¸ onu hesaplamak olan müneccime¸ muvakkite (Namaz saatlerini belirleme görevlisi) sorma; onlar bilmez. Gecelerin kaç saat olduğunu gama tutulmuş olana sor."

beyitinde olduğu gibi kullanmışlar. Ama bu gecenin yukarıda anlattığımız anlamlarda bir kutlama günü olarak kullanıldığına dair bilgim yok. Ne var ki çocukluğumdan kalan bir anım, bende bu gecenin Anadolu'da halk arasında yaşadığına dair bir izlenim yaratmaktadır.

Daha düne kadar bizim köy evlerimiz toprak damlıydı. Yılın bu soğuk günlerinde bir gece bacalardan tıngır mıngır bir teneke sallarlardı. O tenekenin içinde varlıklı evlerden toplanan ve yoksul evlerin çocuklarına dağıtılan, bizim buraların deyişiyle dör dökün dediğimiz ceviz, badem, sucuk, ayva, erik kuruları, incirler olurdu.

Onlar, köyün tanınmamak için yüzlerini karaya boyayan gençleriydi. Büyüklerimiz biz küçüklere "Susun kara adamlar geldi. " derler, biz de tenekeden gelecek şeyleri merakla beklerdik.

Kiremit çatılı evler yüzünden mi bilinmez biz o gelenekleri unuttuk.

Yıllar sonra Belçika'da benzer o kara suratlıları ( Zwartepietler) Noel Baba/ Kerstman'ın yanında çocuklara hediye dağıtırlarken görünce şaşırmıştım.

Bence Ortaasya'dan başlayan yeni gün inancının bin yıllar içinde Avrupa'ya uzanmış orada Noel, Kerstmis, Cristmas'a dönüşmüş olması düşüncesinin hiç de yabana atılır bir düşünce değildir.

Kaldı ki bugün Hristiyanların Noel ağacı olarak evlerine çam ağacı dikme geleneğinin köklerinin bizim hayat ağacı olarak kabul ettiğimiz akçam geleneğimizden geldiğini biliyoruz.

Son yıllarda Nartugan kutlamaları ülkemizin değişik yerlerinde yeniden başladı. Bu son derece sevindirici bir gelişme.

Doğayla bütünleşik yaşamı içselleştirerek yaşayan atalarımızdan miras bu tür kültürlerin, özellikle son elli altmış yılda savaş açtığımız çevreyle yeniden barışmamıza katkı sağlayacağından eminim.

Geliniz inandığımız en yüce değerler için bugün aşımızı açlarla paylaşalım, şiirler okuyalım, şarkılar söyleyelim, dilekler tutalım.

İnsanlığın aydınlık yarınlara her zamankinden daha çok ihtiyacı var.

HAT

YAZARIN DİĞER YAZILARI