Bir belediyede zar zor iş bulmuştu. Asgari ücretle çalışıyordu. O gün işten biraz erken gelmişti.
Divana kaykıldı. Hanımının odada olamamasını fırsat bilerek kumandayı aldı ve televizyonu açtı. Televizyonda sarı yeleklilerin eylemlerini gösteriliyordu.
Birden Gezi Eylemlerini anımsadı, eli ayağı dolaştı ve yaygarayı bastı.
- Hanım, hanım goşş! Bizim gomonistler gine sokağa çıkmış. Bak bak nasıl dağıtıyorlar sokakları...
Göstericilerle polis arasında tam bir meydan savaşı vardı. Bir iki gösterici, polislere doğru hamle yapar yapmaz polisin biber gazlı, coplu saldırısıyla, tazyikli sularla ya yere yapışıyor ya da geri çekilmek zorunda kalıyordu.
Polis göstericileri püskürttükçe o daha bir coşuyor;
- Vurun aslanlarım, sağ gomayın bu devlet ve din düşmanlarını! Sizi gidi gomonistler, sizi gidi Allahsızlar, Tayyip düşmanları sizi, diye bağırıyordu.
Bir ara kalabalık gösterici grubunun arasına dalan bir sivil arabayı görünce adeta kendinden geçti.
Hanımı olan biteni anlamaya çalışırken eşinin ortadan kaybolduğunu bile anlamadı. Onu az sonra elinde kocaman bir Osmanlı palasıyla görünce ürktü. Bu ürküntü;
- Hatun bunlar gezici, gezici... Yılanın başı küçcükken ezilir. Gomonist avına gitcem ben, deyince korkuya dönüştü.
- Dur hele bir hacı, dedi. Tayyip sokağa çıkın derse, git. Amma şinci beni beş çocukla bırakıp nereye gitcen! Bak devlet 15 Temmuz gazileri ve şehitleri için toplanan parayı bile vermemiş daha.
Onun aklında para falan yoktu. Ama hanımının celallenmesinden çekindiği için sustu.
Hanım elinde kumanda kanal kanal dolaşarak olaylar hakkında bilgi edinmeye çalışıyordu.
Bir kanaldaki Fransa, Paris, Macron... Sözcükleriyle uyanır gibi oldu. Daha bir dikkat kesildi.
Spikerin; "Dışişleri Bakanlığınca, Fransa'ya seyahat edecek olan Türk vatandaşlarından başkent Paris başta olmak üzere şehirlerin gösteri alanlarından uzak durmaları, otoyol ve şehirlerarası yollarda tedbirli davranmaları istendi." sözleri ile iyice uyandı.
Eşine döndü, gülerek:
- Len deli! Gördün mü? Bu sarı yelekliler İstanbul'da değil Cavur memlikatındaymış, dedi.
Tuzsuz da duymuştu spikerin söylediklerini. Derin bir oh çekerek televizyona biraz daha sokuldu. İyice rahatlamıştı. Divana iyice yaslandı.
- Yiyin la birbirinizi, diye bağırdı.
Sonra da hanımına:
- Bir gayfe yap da keyif bakak, dedi.
Hanımı;
- Son gayfeyi de geçen gün içtin ya, deyince üstelemedi.
Bir kanalda polisin bir göstericiyi bir köşede sıkıştırdığını görünce dikkat kesildi. Tekmeler, coplar havada uçuştukça daha önce benzer görüntüleri gördüğünü anımsar gibi oldu.
Geziden miydi, İstanbul Hava limanından mıydı, Soma'dan mıydı? Beyninden yüzlerce görüntü şimşek hızıyla geçip gitti.
Bu arada hanımı hala elinde kumanda kanal kanal dolaşmaktaydı. Bir kanalda Erdoğan'ı görünce:
- Dur, dedi hanımına. Sesi iyice aç:
... İstanbul'da yaşanan sokak eylemlerinde, Gezi eylemlerinde insan hakları savunuculuğuna özellikle soyunanlar, Paris'te yaşananlar karşısında kör, sağır ve dilsiz hale dönüştüler....
Erdoğan'ın sonraki sözlerini duymadı.
- Haklı, dedi. Namussuz polisleri gördün mü? Kaç kişi birden saldırdılar. Vayy Avrupa vayy! Sevsinler sizin demokrasinizi!
- Çok şükür, dedi hanımı bizde başkanımız sayesinde böyle şeyler yok...
O ana dek olayların nedenini merak etmediğini anımsadı:
- Hanım, dedi ya şu kumandayı ver ya da şu gomonist kanallardan birini aç bakeyim! Bu olayların sebebi neymiş öğrenek...
Hanımı:
- Foks akşamınan verir. Şinci yemek programı var, diyerek geçiştirmek istedi.
O, sesini yükseltti:
- Başga gomonist kanal mı galmadı. Halk'ı aç, Tele'yi aç!
Kadın, telaşlı telaşlı o kanallardan birini bulmak için dolaşmaya başladı.
Halk TV' de Kılıçdaroğlu konuşuyordu:
"Bizim belediyelerimizde asgari ücret 1 Ocak 2019’dan itibaren 2200 lira olacak. Bu söz, 31 Mart'ta kazanacağımız her belediye için de bu geçerlidir..."
Yine öfkesi kabardı:
- Atıyo, atıyo... Nerden bulçek de vercek pareyi... diye söylendi.
Hanımı göz ucuyla acaba dercesine bakınca bir anda köpürdü:
- Ne bakıyon? İşi gücü yalan. Hem şinci tasarruf zamanı. Namuzsuz gomonistler yüzünden dolar fırladı, enflasyon uçdu... Bu devlet bizim. Neyine yetmeyo bu baldırı çıplaklan 1600 lira. Len bi şükretmesini bilin. Allah çarpar.
Hanımı bir şey demedi. Köyden gönderilen tarhana çorbasını ocağa koymak için tüpü açtı. Çakmağı çaktı. Odada hafif bir gaz kokusu duyuldu. Bir daha, bir daha çaktı. Derin bir çaresizlikle ocağı kapattı.
- Para yok, kredi kartı da kapatıldı. Az sonra çocuklar gelir okuldan.
Acaba çorbayı komşunun ocağında kaynatabilir miydi ki?
Tencereyi aldı, bir kedi sessizliğinde kapıdan çıktı. Macron'un Fransa'da sarı yeleklileri haklı bulduğunu asgari ücreti 2000 Euroya çıkardığı haberlerini duymadı.
Adam, Fransa'da asgari ücretlinin, bir aylık maaşıyla yaklaşık 1000 litre benzin alabilirken Türkiye'de ancak 270 litre benzin alabildiğini anlatan genç ekonomisti daha fazla dinlemek istemedi. Televizyonu kapattı.
Vakit geliyor diye düşündü. Üstelik açıkmıştı da. Eşinin olmadığını fark etmedi bile. Abdesliğe yönelirken;
- Allah'ın dinsiz gomonistleri, diye mırıldandı. Kendilerini elin cavuruyla gıyaslıyorlar. Hiç demeyolar, onlar öte dünyada cehennemde yanarken biz cennette hurilerle yaşecez.