Kalk ve söyle,
Hafif kanatlı bebek,
Bir elinde itiraf kitabı ile,
Ve diğerinde günahların mürekkebi.
Psalms sinagogları doldurur,
Aria katedrallerde yankılanıyor,
Camilerde ilahiler söyleniyor,
Ve barışçıl ayakların hikayesi,
Buda tarafından bir pagoda duvarına kazınmış.
Elbette bir şairim.
Aysız gecelerin hissi,
Sessiz volkanların baştan çıkarıcısı.
Tek ebedi kitabı biliyorum,
Okunmuş ama henüz okunmamış:
Güneşin kitabı İnsanlık suresi sayfa 2000
"Yağmur yıllar buz yıllarına dönüşür,
Tohumlar kırılmadan önce kurur,
Yeter ki insanların kalbi kapalı kalsın. "
Şöminenin önünde,
Rahat bir adam,
Sandalyesinde derin bir şekilde battı,
Gece yarısı haberlerini dinliyorum.
Hisse senetleri, kredi, altın, dolar, faiz, kriz...
Mağreb'den Meşriq'e çöl rüzgarları uludu.
Bağdat, Basra Yolu,
Nükleer santraller,
Güçlünün zirve tartışmaları.
Anneler yas tutarken,
Ön tarafa yeni oğullar çekti.
Güneşin kitabı İnsanlık suresi sayfa 2000
"Duvar bir sahiplik senedidir,
Ama o adamı korurken,
Onu da mı mahkum ediyor. "
Son haberler açlık hakkındaydı.
Afrika'da, uzak Asya'da,
Binlerce çocuk,
Bir parça ekmek istiyorum,
Bir yudum su,
Kefensiz gömüldü.
Adam birden aç olduğunu hatırladı.
Sandalyesinden kalktı,
Aşçisini aradım,
Ve şarapla marine edilmiş biftek sipariş ettim.
Düğmelere basarak,
Kendi dünyasına çekildi.
İlk ısırıkta üç kez dedi:
"Tanrı'ya şükürler olsun! "
Güneşin kitabı İnsanlık suresi sayfa 2000
"Ama biz onların gözlerini böyle yaptık,
Kendileri olmadıklarını,
Ama sadece başkalarını gör. "
Şiir zamanından önce vardı diyorum.
Efsaneydi, efsaneydi, masaldı.
Saksıda Afrika menekşeleri,
Akvaryumda balık, kafeste bir kuş,
Pistachenoten, Shiraz-rozen...
Kaç güneş yılı
Hala insan olmaktan ayrı mıyız?