Kurtkaya'dan Tınaz'a
Bulut olsaydım Haydar
Tutar mıydı yağmurum
Gözyaşımın yerini
Kurtkaya'dan Tınaz'a
İbrahim olsaydım Haydar
Söndürür müydü dereler
Yangınımın korunu
Kurtkaya'dan Tınaz'a
Huma olsaydım Haydars
Taşıyabilir miydi kanatlarım
Toprağa düşenleri
KURTKAYA DESTANI
Kocatepe'ye tek geçit yeri olan
Kalecik ve Kurtkaya Bölgelerinin
alınması görevi 12. Tümen, 36. Alay, 6. bölüğe verilmişti.
Henüz yirmi dördündeydi
Vuruşa vuruşa geliyordu
Sakıkamış'tan Kop'tan
Karabekir ocağında pişmiş
Çakmak pınarında su verilmiş çelikti
Mülazım-ı sâni Ziveroğlu Ağah
Ve Mülazım-ı evvel Feyzullah
Ve Halep'ten
Ve Bodrum'dan
Ve Bismil'den
Aydın'dan,
Erzurum'dan
Konya'dan
Koşup gelmişlerdi
Vatan için
Vatanın dört bir yanından.
Topu topu yüz elli yiğittiler
Düşmansa iki bin beş yüz.
Top
Tüfek
Bomba
Donanım tamdı.
Üç kat tel örgü arkasında
Geçilmiyordu işgalin havasından
Ama bağımsızlık ateşi
Yaman mı yamandı.
Topu topu yüz elli yiğit
Kurtkaya'dan yukarı baktılar
Kocatepe'den bir kartal gibi
Afyon Ovasına uçacakmış gibi duran
Mustafa Kemal'i gördüler.
Kırk üçündeydi en yaşlıları Göcekli İsmail.
Borlu Şerif ve Haçinli Ahmet
On altısında
Bıyıkları bile terlememiş
Saldırdılar düşman üstüne
Tel örgü de neymiş, dediler.
Çoktu düşman
Ağırdı silahları
Vuruştular bütün gün
Düşenler kaldı oracıkta
Sağ kalanlar yoruldu
O gün akşam
Daha bir tez mi olmuştu ne
Tüfek çatıp, dinlenin, dedi.
36. Alay Komutanı Osman Nuri Paşa
Endişeliydi elbet
Bu bir emirdi
Ama dinlemedi Mülazım-ı sâni Agâh
Kurtkaya tepesinde
Dalgalanmadan albayrak
Dinlenmek de neydi ki
Kalktı, sağ kalanlar
Silah sıkabilen yaralılar
Ok gibi atıldılar yeniden
En önde Mülazım-ı sâni Agâh
Yirmi dört yıllık bedeninde 17 yara
Kurtkaya'da dalgalanırken bayrak
Uzandı gölgesine
"Selam bölüğe" dedi Ali Çavuş'a
Şimdi hâlâ oradadır
Yüzbaşı Agâh ve yüz yiğit
Sabah çorbalarının buğusudur
Rüzgârdır çıplak tepelerde
Kuru derelerde suyunu arayan yarpuz.