HER ŞEYE RAĞMEN

HER ŞEYE RAĞMEN

 

Bu sabah okul arkadaşım, yazar Nusret Ertürk bir anımızı paylaşınca o yıllar canlandı belleğimde.

Yıl 1968, 18 yaşındayım. Öğrenci birliğinin kültür ve edebiyat etkinliklerinden sorumluyum. Bir dergi çıkarmaya karar veriyoruz. Çok geçmeden okul müdürümüz Yusuf Ziya Beyzadeoğlu çağırıyor ve hemen söze giriyor.

- Dergi çıkaracakmışsınız.

- Evet öğretmenim.

- Ne kadar zor bir iş olduğunu biliyor musunuz?

- Biliyoruz öğretmenim.

- Adı Emrah olacakmış.

- Evet öğretmenim.

- Emrah Erzurum'un simge ozanıdır. Ona layık bir dergi çıkarmak çok; ama çok zordur.

Müdürümüz ne kadar da yakından izliyor bizi diye seviniyorum.

Beyzadeoğlu müdürümüz yönünü karla kaplı Palandöken'lere çeviriyor.

- Şu karlı dağları görüyor musun? Bunun fırtınası var, tipisi var, çığı var. Dergi çıkarmak, o dağları zemheride aşmak gibi bir şeydir. Aşabileceğine inanıyor musun?

Ben köy enstitüsü geleneği bir okul, Gönen İlköğretmen Okulu'ndan gelmişim. Ortaklaşa iş tutma ve birlikte yürüme ruhumuza sinmiş. Öğretmenlerimiz bizi hep yüreklendirmişler. Müdürümüzün konuyu kişiselleştirerek ön kesmeye çalışmasına şaşırıyorum.

- Aşarız, diyorum. El ele verince Palandökenler de aşılır öğretmenim.

Beyzadeoğlu müdürümüz, benim kararlılığımdan rahatsız oluyor. Bu kez;

- Bak, başarılı bir öğrencisin. Başın belaya girer, diyor.

Bu bir tehdit.

- Öğrenci birliğinde görüşlerinizi ileteceğim, diyorum.

Dergi çıkarmama doğrultusunda karar almamızı beklediğini söylüyor.

Dergi çıkarmıyoruz; ama duvar gazetesi çıkarıyoruz. Hatta ulusal düzeyde yazın yarışmaları düzenliyoruz. Ödül verdiklerimiz arasında bugünün ünlüleri bile var.

Bu ülkede egemenlerin temel özelliği "önkesen"liktir. Atatürk'ün Cumhuriyeti gençlere emanet etmesinin gerekçelerinden biri de budur.

Bizim görevimiz " Her şeye rağmen!" yolumuza devam etmektir.

Herkese güzel bir gün diliyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI