LATMOS'TA ZAMAN- METAMORFOZLAR


Latmos'ta Zaman - Metamorfozlar, 16 Ekim'de Muğla Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezinde , 1 Kasım'da Bodrum  Herodot Kültür Merkezinde  gerçekleştireceğimiz görsel sanatlar ve şiir sergilerimizle kültür etkinliklerimize verdiğimiz ad.

Bu etkinliklerimize esin olacak bilgi ve birikimler edinmek için iki ay önce  Bafa gölünde dolaşmıştık. Dün de  Büyükşehir Belediyemizin destekleriyle Yatağan Hacıveliler- Turgutlar ve Katrancı bölgelerinde Bodrum Morsanat, MU-SAN- DER'in 30 sanatçısıyla inceleme gezisi yaptık.

Sevdalıları bilir, Çine Çayı'ndan (Marsyas) Bafa gölüne uzanan Gökbel dağlarında dolaşmak masalsı bir dünyada dolaşmak gibidir.

Bu dağlarda kayaçlar bünyelerindeki farklı minerallerin milyonlarca yıl içinde rüzgâr, yağmur güneş gibi dış etkenlerle erimesi sonucu başkalaşarak birer doğa harikasına dönüşmüşlerdir. Bu yüzden her nereye bakarsanız şaşırırsınız. Bir görüntüyle içiniz ürperir, bir başka görüntü sizi hayal alemine sürükler. Yağmur yağar, ışıltılar gözlerinizde dans eder. Kayaların bağrına kök salmış yosunlar, çalılar ağaçlar size yaşam tutkusu aşılar.

Bakarsınız bir zeytin denizindesinizdir. Bir daha bakarsınız çevrenizi fıstık çamları sarmış. Başınızı kaldırıp göğe baksanız sanırsınız gökyüzü de çam.

Katrancı'dır köyün adı; çünkü oraya o çamlardan katran üretenler yerleşmiştir ilk kez. Zeytinköy'dür, Gökgedik'tir, Hisarardı'dır... Bakmayın Ayıtabanı dediklerine. Gidin orada bir kayabaşından dolunayın doğuşunu seyredin Ayıtabanı mı, Aytabanı, yoksa Aytapan mı olduğuna siz karar verin. Aşağıda Turgut, yamaçta Turgutlar. Sorun kendinize: Bu Turgut sevdası ne ola ki? Gururla, Amiral Turgut Reis'in buralı olduğunu söyleyeceklerdir. Rivayet sanacaksınız. Oysa onun da yazın bu serin yamaçlarda eğleşip, kışın Milas'a Bodrum'a giden yörüklerden olduğunu söylediklerinde, neden olmasın diyeceksiniz.

Bu yörede yaşayan insanlar, bu oluşumlarla adeta bütünleşmişlerdir. Evlerinin, bahçelerinin duvarları bu taşlardan, damları bu topraklardandır. Dahası bu kayaçlar onlar için kilerdir, ahırdır, ambardır. Zeytinlerden yağın en hasını sıkarlar. İki kaya arası bahçeler vardır buralarda, gözesi kaya bağrından süzülen sularla sulanır.

Kuşlar görürsünüz; kayanın en kuytusuna yaptığı yuvanın çamurunu değme testici karamaz.  Keçi sürüleri görürsünüz; kayadan kayaya atlarlar mı, uçarlar mı anlamazsınız; mevsimiyse gençler görürsünüz; bir o çamda, bir diğer çamda türkü söylerler; ellerinde keye, gökyüzünden güneş mi bulut mu devşirirler kozalaklar düşmese fark edemezsiniz.

Doğa öylesine cömert, insanı da hayvanı da öylesine uyumludur buralarda. Ne var ki, her güzelin olduğu gibi buraların da düşmanı pek çoktur. Paragözdür onlar. Sanırlar ki dünyada her değer onlar için var edilmiştir. Sözüm ona çocuklarını da çok severler; ama milyonlarca yılda oluşmuş, onların da hakkı olan bu değerleri  yok etmekten zerrece çekinmezler.

Yarım asır oldu. Termik santral diye girdiler buralara. Ovanın bağrına hançer sapladılar. Dağları tepeleri ters yüz ettiler. Dereleri kuruttular. Şimdi de  feldspat diye diye hallaç pamuğu gibi atılıyor bu dağlar.

Bugün yine defalarca sordum kendime: Bu topraklarda 12 bin yıldır insan - yani Homo sapiens - yaşıyor. Bu kuşak - ben vandal kuşak diyorum- bu oluşumları yok etme hakkını kendinde nasıl buluyor? Bizden sonraki kuşakların bunları görme hakkını nasıl oluyor da yok sayıyor?

Yine "bilinç" dedi, uzgörü dedi iç sesim...

Günü kurtarmaktan öte becerisi, kendisinden başka değeri, kutsalı olmayan ilkel bir gücün eseri bu. Ne acıdır ki ne yaparsak yapalım bu kıyımcılara, talancılara engel olamadık, olamıyoruz. Çünkü subaşlarını onlar tutmuş.

Olsun, "Dağ nice yüce olsa üstünden aşan bir yol bulunur." dediyse atalarımız bize de o yolu bulmak düşer, diyoruz.

Biliyoruz ki sanattan daha güçlü silah yoktur. Çünkü sanat yaşatır. Çünkü o bugünü yüzyıllar boyunca yargılatır. Haksızı sonsuza dek kargışlatıp haklıyı saygıyla andırır.

Gelecek kuşaklar, bu toprakların değerlerini de, bu değerleri savunanları da talancılarını da bilmeli.

Kim bilir bakarsınız talancılar sonsuz kargışlardan çekinip her gördükleri  güzele pençe vurmaktan vaz geçerler belki.

Bu gezi için bize  her türlü desteklerini esirgemeyen  Büyükşehir Belediye Başkanımız  Sayın Ahmet Aras'a, yılmaz  çevre savunucusu sevgili Kazım Erol'a, yaşadığı toprakların sevdalısı Erkan Demirel'e, Hacıveliler Muhtarı Ender Çelik'e,  Turgutlar Muhtarı Mehmet Akkaya'ya ve Katrancı Muhtarı  Mehmet Öztemiz'e ve evlerini sofralarını bize açan köylülerimize teşekkür ediyoruz.

YAZARIN DİĞER YAZILARI