PAZAR GÜLÜMSEMESİ
Yaşlanmanın bir sonucu da bu sanırım.
Kaç zamandır güne, baş sağlığı dileyerek başlar oldum. Günaydın, demeye dilim varmıyor çoğu zaman. Kalbim, giden dostların acısıyla yanarken gün, bana nasıl aydın olabilir ki?
Bu sabah, yağmura çıkardım kendimi. Belki de iyice ıslanmaktı, derdim. Rıhtımda avare avare yürüdüm. Her şey kendi akışında. Denizin şıpırtısı. teknelerin güvende olma vurdumduymazlığı, martıların telaşı... Paserellalardan birine oturup yüzümü dağlara çevirdim. Kibrit kutusu evlerin her gün biraz daha teslim aldığı ormanlar da yok artık. Kumbahçe sırtları kirli siyah. Ülkem gibi, diyor iç sesim.
Gözlerimde yakın zamanda yitirdiğim dostlarımın resmi geçidi.
"Tam da yeniden tomururken dallar
Kar sepeliyor üstüme ayrılıklar
Ruhum şadlık dilemekten yorgun
Kalbim sabır kuyusunda yanartaş
Desem ki "Aman ölüm üç gün ara ver."
Ne aman bilir felek, ne halden anlar."
Belki pat diye bulutları yarıveren güneş, belki sarmaş dolaş geçen iki genç, belki hayırlı kazançlar dileyerek dükkanlarını açan iki esnaf...
"Umut" tutuyor elimden: İnatçı, ısrarcı... Bırakmıyor beni. "Unutmak" bıkmadan, yüksünmeden siliyor geçmişin izlerini. Farkına bile varmıyorum hayata nasıl ve nereden tutunduğumun.
Az ilerde kümeleşen kediler çeliyor aklımı. Hepsinin yüzü denize dönük. Neden sonra rıhtıma yanaşan balıkçı teknesi ile hareketleniyorlar. Hepsi kısmetini alacağından emin. Atılan balıkları birbirlerinin önünden kapmıyor; tepişmiyorlar.
Kalbim, ağlarda hâlâ çırpınan balıklar için isyan ederken aklım kedilere dönüp "Ölümle yaşam ilişkisindeki dengeye saygı duymak gerek" diyor.
Balıkçı, kısmetinden mutlu. Yorgunluğun izi yok yüzünde.
Tek tek çıkardığı ve sınıf sınıf istiflediği balıkları karşı lokantacıya verirken elde edeceği üç beş kuruşla yeniz doğmuş çocuğuna zıbın alacak belki.
Belki de ona yeni bir hayat bağışlayan eşine minik bir armağan...
Yarın 14 Şubat... Sevgililer günüymüş.
Ey benim yüce sevgilim hayat.
Sözlükler, "sevmek" sözcüğüyle başlamalı bence. Sevilmek isteyen sevgili, önce sevmeyi öğrenmeli.
Olur olmaz şeylerden kızdığımız, darıldığımız; kırıp küstürdüğümüz sevgililerin ardında ağıt yakmak pişmanlık türküsü çağırmaktan öte bir şey değil.
Sevmeyi ve sevilmeyi bilenlere bir şarkı da benden:
Yaşamak senden esen bir rüzgâr
Okşasın saçlarımı bıkmadan usanmadan
Geçmesin yıllar dursun zaman
Sen yanımdayken canım derken
Ayrılık bizden uzak olsun
Coşkunca yaşayalım sevmeyi sevilmeyi
Bin gül yeşersin solan bir gülden
Sen yanımdayken canım derken.
HAT