SEN GÖZBEBEĞİM HEM EN YAKIN, HEM EN UZAK
Bu rengini dağlara,
Soluğunu denizlere dokuyan
Sesi tan yellerine ayarlı bahar
Bu Asurlu saçların
Bu gülüşü eşkıyalar artığı
Billurlarda durultulmuş yüzün
Ve bu benim
Dudağı çöl yangını ceylanların geçmediği
Çığlar çığlıklar kayranı yüreğim.
Hem avdır, hem avcıdır, hem avlak
Bir yitikliklere divan durmuş hüznü
Bir de yedeğinde yalnızlıklar
Hep kanayan düşleri yaşadığım bir anda
Işıltılı yağmurlar gibi içime yağan
Ve dile düşmeden çoğalan
Bu koyaklarda zakkum açışlı sevi
Bu bir yerlerde unuttum sandığım
Koynumdaki muska mutluluk.
Sen güneşte çavlanım
Dağ başlarında çoban ateşim
Önce yıka
Arıt tortu bağlamış yalnızlıklarımdan
Sonra alazınla sar bedenimi
Sen yakamda solmayan
Uğruna çakır dikenlikleri yol eylediğim
İlkyazımın çiyli kızıl karanfili
Sol yanım sen sağ yanım bin parça
Ya bu benim olmayan ellerim
Ya bu uçurumlar sürgünü düşüncem
Kimi kez bir bebeğin ilk çığlığı
Kimi dalyan boylu gençlerin
O inatçı son soluklarıyla kimlere sormam
Sevdam benim, ülkem
Kimim ben, kiminim ben.
Ne yılgınlıklar çiğner bendimi
Ne birliktelikler gelip geçer semtimden
Kaç yaşam doğururum
Kaç yönsüz rüzgâr biçer tırpan tırpan
Öylesine nefti
Kaya kekiklerine bandırılmış ayrılıklardan.
Uyansam gözlerin gibi bir sabaha
Soluğunu soluğumda duysam bir an
Ve çığlarım çığlıklarım boğsa beni
Dönüp bakmam
Sen acılarda avlayıp
Ödünsüz kısırdöngüsüz büyüttüğüm
Bilirim
Omuzlarında hamaylı, kanatlarında kurşun
Güvercinler dolanır çevrende gün boyu
Öyle içten bakarlar ki
Bin yaşama yeğlenir ölüm.
HAT ( Gökyüzü Kalbim, Dönemeç Yay.)