SİZİN EVİNİZDE KAÇ KİTAP VAR?

Ülkemizde 1964 yılından beri Mart ayının son pazartesi günü ile başlayan hafta "Kütüphaneler Haftası" olarak kutlanır.

Yaşadığımız  "akıl tutulması çağının" nedeninin  "okuryazarlık" çağından "okuyan" ve  "yazan" bir topluma geçememek olduğunu da bilmeyen yok. 

Bakınız  bu konuda rakamlar ne diyor:

Türkiye'de 2016 sonu itibarıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı 1.137 halk kütüphanesi hizmet verirken, Türkiye ile yakın nüfuslara sahip Fransa'da 16.100, İtalya'da 6042 ve Almanya'da ise 5021 halk kütüphanesi var.

Bizim halk kütüphanelerimizde 2017'de toplam 3 bin 490 personel, -ki bunun da sadece 584'ü kütüphaneci -  çalışırken, Fransa'da yaklaşık 30 bin, Almanya'da 11 bin, Polonya'da 14 bin ve İspanya'da 13 bin personel bulunuyor.

Yine 2016 yılında Türkiye'deki kütüphanelerden 9 milyon ödünç kitap alınırken, Almanya'da bu rakam 315 milyondur.

Peki "Bizim insanımız kütüphaleye gitmez; ama evinde bir kitaplığı vardır." deme şansımız var mıdır sizce?

Bir araştırmaya göre dünyada evlerinde en çok kitap bulunduranlar Estonyalılar . Bir Estonyalının evinde ortalama 218 kitap bulunuyor. Her üç evden birindeki kitap sayısı ise 350'den fazla. Estonya'yı ortalama 212 kitapla Norveç, 210 kitapla İsveç, 204 kitapla da Çek Cumhuriyeti takip ediyor. Bu rakamlar Britanya'da 143, ABD'de ise 114. Türkiye, bu araştırmaya göre 27 kitapla son sırada yer alıyor. evlerin yüzde 60'ında beş kitap, yüzde 21'inde 20 kitap, yüzde 13'ünde 65 kitap, yüzde 4'ünde 150 kitap, yüzde 1'inde de 350 kitap bulunuyor.

Bu kitapların da çocukların ders kitapları  ve yetişkinlerin din kitapları olduğuna ben bahse girerim.

Şimdi soralım:

Sizin evinizde kaç kitap var?

Gelin biz her şeye karşın bir güzellik öyküsü anlataIım da  moralimiz birazcık düzelsin.

MUSTAFA GÜZELGÖZ

Mustafa  Güzelgöz  1943 yılında Ürgüp Tahsin Ağa Kütüphanesi'ne atanır.  Kütüphane, eserler bakıma muhtaçtır; ama gelen giden de yoktur.

Çevresindekileri kitap okumaya çağırsa da gelen giden olmaz.

Mustafa bir şeyler yapmalıdır.

Devletlûlerin "Otur oturduğun yerde. Başına dert mi lazım?" uyarılarına aldırmaz.

Kitapları eşeğe yükler ve köy köy gezmeye başlar.

Eşeğinin adı Yüksel'dir.

Yüksel, yüklerin en değerlisini yıllarca köy çocuklarına, kadınlarına taşır.

Masal gibi de değil mi?

Dahası mı bence masalın geri kalanını bir zahmet Fakir Baykurt ustadan okuyun.

Bu güzel bahar ucunda cahilsever profların YÖK Denetleme Kurulu üyesi olduğu;  amirallerin huzuru tarikat şeyhlerinin dizinin dibinde aradığı, sahte lise diplomalıların banka yönettiği, pudra şekercilerin iktidarın arge biriminde çalıştığı bu ülkenin, Mustafa Güzelgöz'lerin emekleri sayesinde ayakta durduğunu bilelim.

YAZARIN DİĞER YAZILARI