SÖKE YAZILARI 5
VE SÖKTAŞ
Ne zaman Söktaş'a gelsem dudaklarıma Nazım ilişiverir:
"Güzel günler göreceğiz çocuklar
Motorları maviliklere süreceğiz
Çocuklar inanınü inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz, güneşli günler"
Söktaş, umuttur çünkü. Yarını avuçlarınızda hissedersiniz. Söke'den yetişmiş, Söke'de yetiştiren, Söke'yle birlikte bu yurdu geleceğe taşıma sevdasından asla ödün vermeyen birkaç kuşağın öyküsünü dinlersiniz orada. Gurur duyarsınız. Her "Ey!"le biraz daha eğilip bükülen boynunuza " dik dur!" komutunu verirsiniz.
Fabrikayı dolaşırken, pırıl pırıl gençler görürsünüz, pür dikkat işine odaklanmış.
Dünyanın en güçlü ve en kaliteli gömlek markalarının kumaşlarını üretenlerdir onlar.
Her atkısında, Atatürk'ün işaret ettiği bilim ve sanatın ruhu vardır.
Her çözgüsünde Söke Ovasından Paris'e, Milano'ya, Newyork'a yolculuğun öyküsünü bulursunuz.
Dokunmaya kıyamazsınız kumaşlara, çünkü bu yurdun ebrusunu görürsünüz.
İnanıyorum ki fabrikadan çıkarken siz de "Ne mutlu Türküm diyene" sözünün anlamını iliklerinizde hissedersiniz.
Yağmur yağıyormuş, yağacak elbet dersiniz...
Fırtına varmış, esecek elbet dersiniz...
Bilirsiniz ki güneş bulutların arkasındadır.
Bilirsiniz ki burası "Güneşli Yağmurlar ülkesi"dir.
Gece nice karanlık olsa da yunmuş yıkanmış bir sabah bu dağları, bu ovaları, bu kumaşları ve bu güzel insanları selamlayacaktır.