YENİ GÜNAH KEÇİMİZ ÇAM
Bu sosyal medya bir alem. Son yangınlarla birlikte çamı günah keçisi ilan eden tevatür, bu kez ünlü sunucu Gülgün Feyman ve Prof. Dr. Osman Demircan ağzından yeniden dolaşıma sokuldu. Ne yazık ki yanlış, ünlülerin ya da bilim insanlarının ağzından dolaşıma sokulunca doğruya dönüşmüyor. Aksine kafalar karıştırıyor.
Sözüm ona Çam 1950'lerde ABD'nin başlattığı Marshall yardımı bir anlaşma sonucu zeytin yerine bize empoze edilmiş. Ege ve Akdeniz bölgelerimizdeki milyonlarca zeytin ağacımız kökünden sökülerek gemilerle Avrupa'ya götürülmüş. Metinde daha sonra " ABD bize bu ağaçların yerine milyonlarca kavak ve çam fidanı verdi. Kavak ağacı memlekette alerjik hastalıklar başlattı. Çam ağacı ise bildiğimiz yağlı çıra idi. Dağlarımıza, ovalarımıza her yere diktik. Hiçbir işe yaramayan bu ağaç, ülkemizin dağına, bayırına dikilen saatli bomba oldular. Onun için çam dikmeyin zeytin dikin!" deniyor.
Dolaşımdaki metin sözcük sözcük aynı; ama söyleyenler farklı.
Zeytin gibi çam da Akdeniz'in doğal bitkisidir. Biz dağlarda kendiliğinden çıkan zeytinlere delice deriz. Anadolu'da delice hep sökülmüştür. Köylü delice fidanlarını söker; tarlasına diker. Çünkü delice hastalıklara dayanıklıdır. Fidan yerine delice tercih edilmesi bundandır. Belli bir olgunluğa ulaşınca köylü onu istediği türle - Bi?zim bölgemizde memecik yaygındır.-aşılar.
Bugüne dek sökülen zeytin çalısının yerine çam dikeni ne gördüm ne de duydum.
Çam da zahmetsizdir. Bu coğrafyada en ağır yangından sonra ilk yeşeren odur.. Kayada bile biter. Kuraklığa ve sıcağa-soğuğa dayanıklıdır. Kerestesi çıralı /reçinesi bol olduğu için sağlamdır; kolay kolay kurtlanmaz. Kolay işlenir.
Koca Akdeniz çanağında binlerce yıldır dolaşan guletlerin, piyadelerin, tirhandillerin gövdesi çamdandır.
Çamdan elde edilen katran ve reçinenin kullanım alanı oldukça geniştir. Hatta Likyalıların önemli ihracat ürünlerinden biri de katrandı.
Çam, Akdeniz mimarisinin en yaygın kullanılan yapı malzemelerindendir.
Düne kadar orman idaresi köylülere kesim sahalarından pay dağıtırdı. Köylüler, ormanı gözleri gibi korurlardı. Şimdi köylünün ormanla zerrece bağı yok.
Aslında ormanın sahibi yok.
Orman yangınları tarih boyunca hep olmuş; gelecekte de olacaktır. Önemli olan önceden gerekli önlemleri almaktır. Bugün yaşadığımız acının kaynağı ve ülkeyi yönetenlere öfkemiz bundandır.
Geliniz hiç değilse susalım. Hiç değilse bunca aczimizin, beceriksizliğimizin, vurdumduymazlığımızın ve öngörüsüzlüğümüzün bedelini bin yıllardır evimize eşik, bebeğimize beşik, suyumuza testi, hamur tekne olan çamlara yüklemeyelim.