YENİ YILIN İLK SABAHINDAN GÜNAYDIN

"Cleanse and call back thy spirit,

let not a stain remain" *

                                         Kipling

Sabahın  ilk ışıklarıyla deniz an an maviye dönüşüyor.  Liman derin bir uykuda. Dün sabahla, bu sabahın arasındaki fark ne diye düşünürken erkenci bir martı ilişiyor gözüme. Ötüşü, Mevlana'dan:

"Dünle beraber

Gitti cancağızım

Ne kadar söz varsa

Düne ait

Şimdi yeni şeyler

Söylemek lazım ."

 Takvimler 2024' ü gösteriyor geceden beri. Yeni bir yıl, yeni bir gün. Peki,  bugüne,   her şeye  yeniden başlayabilmenin günü diyebilir miyiz? Doğrusu ben,  masallardaki gibi, "arılık duruluk" diyerek  "cuump!" diye suya atlamayı ve ruhumun "karayük"lerinden  kurtulmayı çok isterdim.

"Eliyor dünü bugünü

Işık parmaklı Eos

Topluyor ne varsa

İs gibi kara, karanlık.

Göğün sonsuzluğunda

Amansız,

Dişe dişe bir savaş

Damlalar dökülüyor 

Duru,  dupduru 

Arınıyor kirinden

Dal, yaprak

Yeğnileşiyor ruhumuz

Nice bin yarına

Can verdikçe su ve toprak ."

Doğanın bu arınmasını, ya biz insanoğlu neden yapamıyoruz?

Yaşadığımız acıların, kırım ve kıyımların, yeni yıla girmekle dünde kalmadığını; varlığını bugüne taşıdığını, yarına da taşıyacağını hangimiz bilmiyor? Her günün omuzlarında bir dün, ufkunda  yarın vardır dememiz bundan. Ne var ki, dün,  bütünüyle kötülüklerin anası,  yarın da iyilikler getiren melek değil. Öyleyse her yılbaşında, saatler 12.00'yi gösterirken  eski yılın  ihtiyar bir cadı kadın, yeni yılın da ışıklar saçan prenses olarak  sunulması  kadir bilmezliğimiz midir?

Umut...

Ah bizim arsız sevgilimiz! En zor zamanlarda bile hep kendimizi hayata bağlayan bir bahane, gerekçe yaratıveriyoruz. Yanlış mı? Hiç de değil. Varlığın sürekliliği için olmazsa olmazlardan.

"Söyle falcı,

Varsın yalan olsun ne çıkar

Hoşlanıyorum ya!"

dizelerini söylediğimde ayakları yerden kesik bir yeni yetmeydim.

Aradan geçen bunca yıl sonra değişen ne?

Hâlâ doğan günden, yeni güzel şeyler ummam hayalperestlikle açıklanabilir mi?

"Es reden  und träumen  die Menschen viel

Von  bessern künftigen Tagen

Nach einem gluclichen, goldenen Ziel."

İlerde gelecek daha iyi günleri

Söyler, hayal eder insanoğlu hep;

Saadet ve parlak mutluluk izleri ardından

Koşar durur, yorulmadan

Yaşlanır dünya, eskir, sonra yine gençleşir

O ise bir gün dünya düzelecek diye umutlanır.

Onu umut bağlar hayata." (Çev. Nevin Selen)

Schiller de  "HOFNUNG" yani  " UMUT" demiş yüzyıllar önce.

"Eğer" ve "keşke" sözcüklerini sevmem.  Birinde, geleceği koşula bağlama; ötekinde, olmuşun yası vardır. Bu yüzden "umut"un,  "keşke"yle de, "eğer"le de arası iyi değildir. O, ne geçmişe tutsaktır, ne de geleceği olmazsa olmaz koşullara bağlar. 

Alphonse  de Lamartine de "GÖL" şiirinde:

".

Nafile isteyişim geçen saniyeleri:

Akıp gidiyor zaman;

Geceye; daha yavaş deyişim boş; tan yeri

Ağaracak birazdan.

Sevişmek! Hep sevişmek.

Akıp giden saatin kadrini bilmeliyiz

İnsan için bir liman yok, sahil yok zaman için

O geçer, biz göçeriz.

   ."

derken, zamanın sürekliliğini, ardıllığını anımsatır bize.  Zaman, "an"lar tümlemesidir. Önemli olan "O geçer"ken yüzümüzün sevgiye, sevince dönük olmasıdır.

Her yılbaşı dünyamız için bir kilometre taşı. Unutmayalım ki  insanlığın geleceğini, dünyamıza yüklediğimiz çöpler belirliyor.

Hu dedim hu !

Aynadaki yorgun yüzüme:

Bu dünya neden böylesine ağır?

Çöpten, dedi, içindeki ses.

Gidenler, cennet uğruna

Ruhlarının çöpünü,

Sana bana bırakıp da gittiler.

 İnsanlığın artık daha hakbilir, paylaşımcı, tokgözlü olması gerektiği açıktır. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI