ZÜCCACİYE DÜKKÂNINA DALAN FİL
Geçen gün Boğaziçi Üniversitesinin çiçeği burnunda rektörü Melih Bulu, bir TV kanalında, üniversitenin kapısının kelepçelenmesi ile ilgili soruya; "Boğaziçi'nin değerlerini bilmeyen insanların girmesi bir filin züccaciye dükkanına girmesi gibi olacaktı.." ifadesini kullanınca, bir an haklı, dedim. Ya beyefendinin dediği gibi üniversitenin 150 yıllık güzelim binaları kırılıp dökülürse...
Ama Bulu'ya orada sormak isterdim.
Sayın Bulu, ya devletin geleneklerini, kurumlarını, hatta Anayasa'sını bile çiğneyerek salt dediğim gibi olacak düşüncesiyle darmaduman edenleri nasıl nitelerdiniz?
Bugün gazetelerde, Türk Tarih Kurumu (TTK) eski Başkanı Prof. Dr. Metin Hülagü'nün ; "Milli Mücadele'de biz 7 düvelle falan savaşmadık. Bu tür masalları çocukken dinlemiştik ama anladık yalanmış. Tek savaştığımız devlet Yunanistan ve kısmen Fransa'dır." paylaşımını okuyunca yine aynı deyimi anımsayıverdim.
Sizce sayın profesör, düvel ifadesinin devlet kelimesinin çoğulu olduğunu, o dönemde büyük devletlere (emperyalist) düvel-i muazzama dendiğini, günümüzde yedi düvel ifadesinin emperyalist devletler için kullanıldığını bilmiyor olabilir mi?
Sayın tarih profesörümüz, "Mondros Mütarekesi"nin taraflarını Yunanistan, Fransa ve Osmanlı olarak biliyor, olmasın sakın?
Şimdi anımsadım; rahmetli anneannem, anneme İtalyan askerlerinin bir bahar günü Güllük limanından Milas'a; oradan köyümüze geldiklerini anlatırmış. İlkokul öğretmenim de 28 Mart'ta Antalya'ya; 11 Mayıs'ta Bodrum'a Marmaris'e, Fethiye'ye asker çıkardıklarını anlatmıştı. Demek ki hepsi uydurmaymış.
Şimdi sorsak;
"Sayın başkan, 13 Kasım 1918'de toplarını Dolmabahçe Sarayına çeviren gemiler, İtilaf Devletlerinin değil de Sait Molla'nın, Vahdetin'in, Ali Kemal'in miydi yoksa?
Türk Tarih Kurumunun başkanlığını yapmış bir koskoca tarih profesörü bilmeyecek de kim bilecek değil mi ya?
Ah hocam ah! Nasıl da unuttum! ABD Lozan'ı bizim hezimetimizi içine sindiremediği için imzalamıyor hâlâ değil mi?
Yazık hem de çok yazık?
Tarih profesörü olsanız da tarih bilmeyebilirsiniz,
Hilafetçi olabilirsiniz,
Atatürk'ü sevmeyebilirsiniz,
Bu ulusun en büyük savaşına inanmayabilirsiniz;
Ama Atatürk'ün bu millet kendi geçmişini bilsin diye kurduğu ve yaşasın diye mirasının bir kısmını bıraktığı Türk Tarih Kurumunun başına başkan olup çoluk çocuğunuza rızk temin edemezsiniz.
Neyse biz, yine de TTK'nın sabık başkanı, sayın prof'un hakkını teslim edelim. Biz bu savaşı gerçekten sadece yedi düvele karşı vermedik. Bir de sekizincisi vardı. Yedi düveli dize getirdik; ama sekizincisi hâlâ dipdiri. Üstelik züccaciye dükkanında fütursuzca dolaşmaya devam ediyor.
HAT