BÜYÜK İSKENDER TARAFINDAN KURULAN KENTLER II
MEHMET BİLDİRİCİ
Bilindiği gibi M.Ö 356 Makedonya’da Pella’da doğan Büyük İskender (ALEXSANDER THE GREAT-MEGAS ALEXSANDROS) aslen Grek-Helen değildir.
Ancak Helen kültürünü benimsemiş ve yaptığı seferlerle bu kültürün Anadolu’dan Hindistan Ganj nehrine kadar yayılmasını sağlamış, dünyada Helenizm dönemini başlatmıştır.
Bu hareket M.Ö 334 yılında Çanakkale Boğazını aşıp buradan karaya çıkarak başlatılmıştır.
Bu yazımda Anadolu’da bıraktığı izler, kurduğu kentlerden söz edilecektir. Önce Bulgaristan ve Yunanistan’dan başlanacaktır.
Bazı kaynaklarda kral olmadan önce henüz 16 yaşında iken ilk kentini kurdurduğundan söz edilmektedir. Bu kent Sardanski olarak Bulgaristan’ın güney batısında olduğu bilinmektedir. Bu yer Sofya’nın güneyinde bir yer olmalıdır.
Yunanistan Batı Trakya’da Dedeağaç (Aleksansandropulos) onun adını taşımaktadır.
ANADOLU
ALEKSANDRIA IN TROY (ÇANAKKALE DALYAN KÖYÜ)
İskender’in ölümünden sonra yaklaşık M.Ö 310 yıllarında komutanlarından Antigonas tarafında kurulmuş ve kendi adı verilmiştir.
Perslere karşı kazanılan ilk Granikos Zaferi anısı üzerine kurulmuştur. Gaye hem emekli askerler için bir yerleşim yeri hem de Yunanistan ile ulaşımı ve haberleşmeyi kolaylıkla sağlamak içindir.
Kent daha sonra İskender’in generallerinden Lysmakhos tarafından alınmış ve İskender’in ismi verilmiştir.
Kentin yeri Antik Truva’ya (Troy) 15 km uzaklıktadır. Bir ara Roma tarafından Başkent olarak kurulması düşünülmüştür. Ticaret çok gelişmiştir. Daha sonraları burada yapılan binaların kolonları ve
taşları İstanbul ve Roma’ya taşınmıştır. Daha sonra biz Türkler tarafından İstanbul olarak anılmıştır.
2004 yılında Efes’te yapılan ve katıldığım Tarihi Su Yapısı toplantısında William Aylward tarafından bu kentin suyolları hakkında İngilizce bir sunum vardır. Yazarı tarafından bir kopyası bana verilen sunum Web sitem İngilizce bölümündedir.
Web 2014 English 20.2.110
“The Aqueduct of Roman Ilıon and the bridge across Kemerdere” konu ile ileride ilgilenecekler için çok yararlı bir kaynak olduğuna inanıyorum.
Yazıya kentin bir planı ve kentten bir kalıntı eklenmiştir.
İZMİR (SMYRNA)
Bilindiği gibi 12 İyon kenti arasında bulunan İzmir, bugünkü yerinde değil Karşıyaka tarafında Tepecik höyüğündeydi.
Büyük İskender’in ölümünden sonra kent yaklaşık M.Ö. 300 yıllarında Kadife Kale (Mount Pagos) eteklerine taşınmıştır. Kentin kurucusu Büyük İskender değildir. Ama onun ardından Generallerinden Lysmakhos tarafından bugünkü yerine kurulmuştur. Muhteşem, dillere destan İzmir budur.
ALINDA VEYA ALEKSANDRIA LATMOS
Büyük İskender Granikos Zaferi’nden sonra Ege sahillerinden Karia’ya inmiş önemli bir direnmelerle karşılaşmamıştır. İkinci karşılaştığı önemli direnme Halikarnassus (Bodrum) önünde olmuştur.
Burada Karia hakkında kısa bazı şeyleri hatırlamamız gerekmektedir.
Karia o tarihlerde Mousolos’un erkek kardeşi Piksodoros tarafından yönetilmektedir. Kendisinden önce eşi ve kardeşi (ablası) olan Ada tarafından yönetilmekte iken Ada Alinda isimli Aydın iline bağlı bir kente sürgün edilmiştir. Sürgün edilişinden dolayı Ada kırgın ve kızgındır. Kentine kapılarını açmış Büyük İskender’i davet etmiştir.
Burada Makedonya Ordusu kenti takviye etmiş ve ALEKSANDRİA KARIA ismi verilmiştir. Ancak bu isim daha sonra terk edilmiş eski ismini almıştır.
Bu arada çeşitli söylenceler yayılmıştır. ADA İskender’e sana oğlum diyebilir miyim? Sorusuna susarak karşılık vermiş, hayır dememiştir.
Zira Ada o zaman annesi yaşındadır.
Ama bu söylenceler o kadar çoğalmıştır ki İskender-Ada aşkına dönüşmüştür. Bir gün televizyonda bir program büyük aşklar arasında İskender-Ada aşkına yer vermiştir. Sadece gülünç diyorum !!!!!!!
İskender Ordusu ile Tarsus’ta iken Bodrum’un alındığını öğreniyor, Yoluna devam ediyor ve ikinci defa Issos kenti yakınlarında ikinci defa Pers Kralı Darius ile karşılaşıyor ve ikinci zaferini kazanıyor, onun onuruna İSKENDERUN (ALEXANDRIA) kuruyor.
Bu savaşta Darius’un eşi ve annesi de esir düşmüştür. Ancak onlara karşı hiçbir kötü davranışta bulunmadığını tarihçiler yazar. Darius’un annesi ilk defa İskender ile karşılaştığında yanında bir arkadaşı da vardır, onun ayaklarına kapanır, işaret üzerine kralın o olmadığını anlayınca geri çekilir. Yaşantılarında değişiklik olmaz…
Aslında İskender hakkında daha çok yazılacaklar olduğu kanısındayım.
Ben bu iki yazıyı yazmak için 58 yıl önce kitapları arşivden indirdim yeniden okudum, zevkle yeniden okudum, hatırladım, yeni şeyler öğrendim.
Bu kitaplar Flavius Arrianus’un (Nikomedya 92-175) “İskender’in Anabasis’i” ve Alman Tarihçi Johan Gustav Droysen’in (1808-1884) 4 cilt halinde “Büyük İskender” isimli eserleridir. Tabii ki internetten
birçok madde ve harita taraması…
Son olarak şunu belirtmeliyim ki bu kitaplar 1941 yılında Türkçeye çevrilen ilk batı edebiyatı ürünleridir. Burada büyük emeği geçen büyük insan HASAN ALİ YÜCEL’İ (1897-1961) saygı ile anıyorum.