21 - 26 MART ORMAN HAFTASI

21 - 26 MART ORMAN HAFTASI

Belirli gün ve haftalar içerisinde önemli bir yeri olan orman haftası ilköğretim okullarında öteden beri 21-26 Mart tarihleri arasında sınıf düzeylerine göre Hayat Bilgisi ya da Fen ve Tabiat bilgisi derslerinde ek ünite olarak işlenmektedir. Amaç; geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımıza ağaç ve orman sevgisi kazandırmak; Ormanların bize sağladığı faydalar ile ormanların yetiştirilmesi ve korunması konusunda farkındalık yaratmaktır.

            Ağaç ve orman sevgisinin kazandırılmasında, eğitimin önemi çok büyüktür. Bu nedenle verilecek eğitim orman haftasıyla sınırlı kalmayıp, yaşam boyu süren bir etkinlik olmalıdır.

            Cemreler havaya, suya ve toprağa düştü. Baharın müjdecisi olan Nevruz şenliklerle kutlandı. Doğa uyanıyor. Bitkiler tomurcuklanmaya. Meyveler çiçek açmaya hazırlanıyor. Gelincikler. Papatyalar kırları süslemiş, arı, kelebek uçuşuyor. Börtü, böcek ortalıkta görünür oldular.

            Geçen yaz ülkenin pek çok yerinde ve özellikle Muğla'da büyük yangınlar yaşadı. Yangında büyük bir orman alanı ile birlikte pek çok canlı hayvan ve endemik bitki büyük zarar gördü, Yangınların söndürülmesinde bakanlıkça yetersiz kalınırken, yöre halkının takdire şayan çabaları vardı. Bu uğurda can veren gönüllü ve resmi çalışanların ruhları şad olsun.

            Şimdi yanan alanların ormanlaştırılması zamanıdır. Bir yandan hazırlanan tohum topları toprak ana ile buluşturulurken, bir yandan da yangın alanları dikime hazırlanmalıdır.

            Ormanlar, insan olmadan yaşamlarını, varlıklarını sürdürebilirler. Ancak insan oğlu ağaçsız, ormansız yaşayamaz. Ormanlar yaşam kaynağıdır. Kendi kendini yeniler, besler büyütür. Yeter ki insanoğlu tahrip etmesin. Ormanlar, insan oğlunun kirlettiği havayı temizleyen doğal düzenektir. Onun için ormanlar tüm yaşamın akciğerleridir. Canlıların yaşam için gereksinim duyduğu oksijenin üretimini sağlar. Pek çok canlıya yuva, barınak; bitki türüne ev sahipliği yapar. Yağan yağmurda, esen rüzgarda torağın aşınıp gitmesini bir başka anlatımla toprağın aşınıp, taşınması olan erozyonu önler. Dökülen yapraklarıyla, çürüyen dallarıyla verimli toprak oluşumunu sağlayarak toprağın çölleşmesinin önüne geçer.

            Ormanları korumak için kuşkusuz orman koruna memurları yetiştirmek ve yangın müdahale ekipleri oluşturmak gerekli ve zorunludur. Ancak ormanların korunmasında orman köylülerinin desteğini almadan başarılı olmak oldukça zordur.

            Dün ormanların koruyucuları, geçimini hayvancılıkla sağlayan, ömürlerini kışlak ve yaylaklarda geçiren konar göçer yürük aileleriydi. Osmanlı İmparatorluğunun vergi ve asker toplayabilmek için çıkardığı zorunlu iskan yasasıyla yerleşik düzene geçirilen konar-göçer halk baharda yaylalara çıkarak bu yaşam biçimini büyük ölçüde 1970'li yıllara kadar sürdürdüler. Günümüzde bu yaşamı sürdüren Toroslar'da birkaç aile kalmıştır. Bu aileler yaşadıkları yörelerin ormanlarını kendi geçim kaynağı olduğu bilinciyle koruyup kollamaktadılar.

            Makalenin ekinde verilen Kasım 1765 tarihli belge, konar-göçer yürüklerin kendi yörelerinin ormanlarını nasıl koruyup kolladıklarını ortaya koymaktadır. İncesu ormanlarından odun kesilmemesi hakkındaki bu buyruk, bugün Keçiborlu'ya bağlı İncesu köyü ormanlarına çevre halklarının zarar vermesi üzerine padişah makamına verdikleri dilekçeye cevaben yazılan bu ferman; "Sultan Mustafa bin Ahmed Han (Padişah III. Mustafa) tuğrasını taşımaktadır.

            Bu belgede özetle İncesu ormanlarının İncesuluların .  "kendi hudutları dahilinde,.eskiden beri koruya geldikleri bağımsız resmi koruları (ormanları) olduğunu.bu nedenle başkalarının zarar vermelerinin önlenmesi" istenmektedir (Belge: 1).

            Günümüzden iki yüz elli yedi (257) yıl önce dönemin padişahı İncesu ormanlarının kesilmemesi için yazılı buyruk verirken. Günümüzde ormanlık alanların imara açılması, meraların paralı hale getirilmesi. Zeytin ağaçları kesilerek maden alanları oluşturma girişimleri düşündürücüdür.

            Ormanları yangından dün olduğu gibi, bugün de orman köylüleri korur. Yeter ki devlet onları kırıp küstürecek girişim ve uygulamalarda bulunmasın. Bir hastalığın tedavisi için nasıl erken tanı önemliyse, orman yangınlarında da ilk müdahale önemlidir. Bu ilk müdahaleyi yapacak olan da yangın çıktığında yangına en yakın olan orman köylüsüdür. Şair Mehmet Emin Yurdakul bakın ne söylüyor.

. Sakın kesme, yaş ağaca balta vuran el onmaz;

.....................

Sakın kesme, her dalından bir güzel kuş ses versin;

Sakın kesme, gölgesinde yorgun çiftçi dinlensin;

Sakın kesme, şu sevimli köye kanad-kol gersin;

Sakın kesme, aziz vatan günden güne şenlensin!...

Toplum olarak ormanlarımızı korumak, ağaçlandırmayı önem vererek ülkemizi yaşanır kılmak hedefimiz olmalıdır. Orman haftası kutlu olsun.

 Mehmet Bilir (PhD)

           

YAZARIN DİĞER YAZILARI