ALTILI MASA VE EĞİTİM

Prof. Dr. Kemal Kocabaş

[email protected]

                Türkiye, erkene alınmazsa Haziran 2023'te Cumhurbaşkanlığı ve TBMM için seçime gidecek. Önümüzdeki aylarda Cumhur İttifakı ve altılı masa olarak adlandırılan Millet İttifakının  yarışacağı  seçimlerde ülkenin temel sorunları üzerine yapılacak tartışmaları izleyeceğiz.   Bu seçimlerde tartışılacak en önemli başlıklardan birinin "demokrasi ve hukuk devleti" olacağı çok açıktır. Bu anlamda seçimde, ülkenin "Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminden güçlendirilmiş parlamenter sisteme" geçişin olup olmayacağı  yurttaşlara sorulacak.  Ekonomik kriz, hayat pahalılığı, yoksullaşma, kamu kadrolarında liyakat ve ülkenin eğitim sorunları da bu süreçteki tartışmalarda yer alacak.

                Millet İttifakı, altı farklı siyasal partiden oluşuyor. Bu partilerden ikisini iktidar partisinden ayrılanlar oluşturuyor, bir diğeri  milli görüş geleneğini sürdüren, bir diğeri  1950-1960 arası iktidar olan  Demokrat Parti geleneğinin günümüzdeki sürdürümcüsü olma iddiaasında, ikinci büyük parti Cumhur ittifakının küçük ortağından ayrılanların kurduğu  laik-milliyetçi bir parti. İttifakın en büyük partisi sosyal demokrat, diğerleri ise sağın farklı renklerinden oluşuyor. Yaklaşık bir yıldan beri yan yana gelen bu partilerin uzlaştığı en önemli başlığın "güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş ve demokratik hukuk devleti"  olduğunu tüm liderler değişik konuşmalarında ifade ettiler. Bu partiler belirli aralıklarla toplanarak birlikte iktidara geldiklerinde neler yapacaklarına ilişkin görüşlerini açıklıyorlar. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun geçenlerde yaptığı açıklamalara göre genel başkan yardımcıları ve kurulan komisyonlar toplanarak altılı ittifakın yol haritasını belirliyorlar. Şimdiye kadar altılı masanın basına ve medyaya yaptığı  açıklamalarında eğitim ile ilgili ortaklaşılan  bir metin ortaya konulmadı.  Şüphesiz altı farklı parti, altı farklı bakış, ülkenin ağır eğitim sorunları ve ne yapılacak? Biz bu yazıda partilerin tek tek açıkladığı  bazı görüşler üzerinden neler yapılabileceğine dair bir tartışmaya katkı yapmayı istiyoruz.

BAZI AÇIKLAMALAR

20 Eylül 2022 tarihi itibariyle altılı masa liderlerinin  eğitimle ilgili yaptıkları  bazı açıklamaları özetleyelim. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun eğitim ile ilgili açıklamalarında "Kamuda liyakatı yaşama geçireceğiz, mülakatları kaldıracağız, sözleşmeli-ücretli öğretmenlik statülerini kaldıracağız,  üniversite özerkliğini sağlayacağız,  taşımalı eğitime son vereceğiz" ifadeleri yaygın bir şekilde yer aldı. İyi Parti Genel Başkanı Akşener'in  eğitim ile ilgili kamuoyuna yaptığı açıklamalarında "Üniversiteler rektörlerini kendileri seçecek, öğretmen atamalarında sözlü mülakatlar kalkacak, yurt dışına gençlerin kaçışını mutlaka önleyeceğiz"  ifadelerini dile getirdi. DEVA lideri Ali Babacan ise  öğrencilere yönelik "Yurt imkanı sağlayacağız, yoksa kira desteği vereceğiz, yeme-içme barınma sorunlarını kesinlikle çözeceğiz, öğrencilerin temel ihtiyaçları devletin garantisinde olacak, herkesin öğrenim ve iş imkanı olacak" görüşleri basında yer aldı. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Ağustos ayında  Halk TV'de konuşurken KPSS'deki soru çalınma olayında  tarikatlar konuşulurken  "Sizden bir istirhamım var. Yahu AK Parti hata yaptığı zaman hemen İslami cemaatlere, tarikatlara, hocaefendilere yüklenmeyin. Neden çünkü bir tepki gösteriliyor, insan otomatikman bu cemaatlere yükleniyor. Bu cemaatler hadiselerin farkında aslında, farkında değil diyemeyiz. Ama bugüne kadar kendilerine imkân tanıyan başka hiçbir idare olmamış, bu ölçüde. Bir de 20 senedir AK Parti bu kesimlere ciddi bir imkân aktarmış itibar göstermiş, bundan dolayı da onların desteğini alıyor..." şeklindeki ifadeleri yer aldı. Karamollaoğlu tarikat ve cemaatlere sempati ile bakarak kamusal alanda yer almalarına itiraz etmiyordu. Buna rağmen açıklamalardan büyük oranda bazı temel  başlıkların ortaklaşıldığı görülüyor.

2022 TÜRKİYE VE EĞİTİM

Günümüzde eğitim sistemi yirmi yıldır uygulanan dinselleştirme ve piyasalaştırma politikalarıyla niteliğini ve özgünlüğünü kaybetme noktasına gelmiştir. Ulusal ve uluslararası sınav sonuçları  eğitimdeki bu nitelik kaybının somut verileridir. Çağdaş eğitim laik, bilimsel eğitimdir. Uygulanan eğitim politikalarıyla laik, bilimsel eğitim ve eğitim hakkı  tümüyle örselenmektedir. Günümüzde Milli Eğitim Bakanlığı üniversitelerden çok tarikat ve cemaatlerle, Diyanet İşleri Başkanlığı ile işbirliği yaparak adeta tüm okulların imam hatipleştirilmesi gayreti içindedir.  Rasyonel olmayan bu eğitim politikaları ile Cumhuriyet aydınlanmasının tüm kazanımları yok edilmek istenmektedir. Altılı masa bu projeksiyonla eğitim sorunlarını çözmeye yönelik bir reform önerisi sunabilecek mi? Yaşayarak göreceğiz.

ALTILI MASAYA ÖNERİLERİMİZ

1)Altılı masa, evrensel Cumhuriyet Eğitim Devriminin  "laik, demokratik, bilimsel" eğitim anlayışını  temel alıp almayacağını netleştirmelidir. Milli Eğitim Bakanlığının tarikat ve cemaatlerle işbirliğini sonlandırma konusunda net tavır almalıdır. 

2)Bugün okullarımızın yüzde yirmisi  özel okuldur. Kamusal eğitim çökertilmiştir.  Kamu okullarındaki nitelik kaybı ve liyakatsız atamalar nedeniyle orta sınıf aileler çocuklarını içinde yaşadığımız ağır ekonomik koşullarda büyük paralar ödeyerek özel okullara yönlendirmektedir. Eğitim bir insan hakkıdır. Altılı masa  kamusal nitelikli eğitimi temel alarak ülkenin tüm çocukları için kamu okullarının niteliğini güçlendirmek adına neler yapacağını topluma sunmalıdırlar.

3)Bugün üniversitelerimiz siyasi iktidarın arka bahçesine dönüşmüştür. Daha önce iktidar partisinden milletvekili olan akademisyenler parti devleti anlayışıyla rektörlüklere atanmış, rektör atamalarında imam hatip, ilahiyat çıkışlı olanlar tercih edilmiştir. Bu anlayışı altılı masa aşmalıdır. Her üniversite kendi rektörünü seçmelidir. Rektör yetkileri kurullarla paylaşılmalıdır. Boğaziçi Üniversitesinde yaşanılan hukuk ve etik dışı  durum bir an önce sonlandırılmalı, üniversitelerin özgünlüğünü ve özerkliğini kavuşması adına  "üniversite reformu" yapılmalı ve 12 Eylül ürünü YÖK kaldırılmalıdır.

4)Milli Eğitimde çalışan kadın öğretmen oranı yüzde 52 civarında iken eğitim yöneticilerinde kadın öğretmen oranı yüzde 5-6 civarındadır. Eğitim kadrolarındaki bu cinsiyetçi yaklaşımdan vazgeçilmelidir. Eğitim yöneticileri arasındaki hiyerarşik ilişkiler sonlandırılmalı ve atamalarda kesinlikle liyakat öne çıkarılmalıdır.

5)Taşımalı eğitim nedeniyle köylerde okullar kapalıdır ve eski köy okulları yıkılmak, yok olmak üzeredir. Ülkemizde atanamayan öğretmen sayısı da 500 binleri aşmış durumdadır. Ülkedeki ekonomik kriz, ülkedeki terk edilen, boş bırakılan kırsal bölgelerdeki   tarımsal alanların yeniden değerlendirilmesi yaşamın dayattığı bir zorunluluğa dönüşmüştür.  Bu anlamda atanamayan öğretmenleri köylere atayarak öğrenci sayısı ne olursa olsun  okulların açılması, okul  mekanların köyün belleği ve eğitim merkezi  haline dönüştürülmesi, görevlendirilen ziraat mühendisleri ve veterinerler aracılığıyla köylerde  yeniden üretim seferberliği yaratılması sağlanmalıdır.

6)Köy Enstitüleri Cumhuriyetin yüz akı özgün eğitim kurumlarıydı. Köy Enstitüleri öğrencilerini orta çağı yaşayan köylerden alan pozitif ayrımcı eğitim kurumlarıydı. Köy Enstitüleri, doğa ve çevre duyarlığını gözeterek köylerden gelen öğrencilerin emekleriyle kurulmuştur.  Bu yerleşkeler bu nedenle kültürel mirastır. Bu yerleşkelerde 1940-1954 arası Köy Enstitüleri, 1954-1976 yılları arasında İlköğretmen Okulu olarak yetiştirdiği yüzlerce öğretmen Cumhuriyet Eğitim Devrimine çok değerli  katkılar sağlamıştır. Son yıllarda bu yerleşkeler rant adına talan edilerek yok edilmek istenmekte, buradaki eğitim kurumları kapatılmaktadır. Bu anlamda 2014 yılında kapatılan Anadolu Öğretmen Liseleri bu mekanlarda yeniden açılarak 1848'de başlayan orta öğretime dayalı öğretmen yetiştirme geleneği günümüze taşınmalıdır.

7)Günümüzde çok sayıda imam hatip okulu, ilahiyat fakültelsi, islami bilimler fakültesi ülke gereksinimleri dışında bir politik arka bahçe yaratmak adına    açılmıştır. Bu rasyonel bir yaklaşım değildir. Ülkenin gereksinmelerini temel alarak bu okulların ve öğrencilerin sayısı yeniden değerlendirilmelidir.

8)Ülkedeki nitelikli eğitim için nitelikli öğretmen yetiştirmek gerekmektedir. Bugün eğitim fakülteleri ülkedeki  ve üniversitelerdeki iklim, liyakatsız atamalar, ezberci kitlesel eğitim nedeniyle nitelikli öğretmen yetiştirmekten çok uzaklaşmışlardır. Altılı masa eğitim reformu ve nitelikli öğretmen yetiştirmek adına tüm eğitim örgütlerinin görüşlerini alarak bu sorunun üzerine mutlaka gitmelidir.

9) Okul öncesi eğitim tüm eğitim basamaklarında öğrencinin gelişimi ve geleceği adına çok önemli bir dönemin adıdır. Bu nedenle okul öncesi eğitim tüm ülkede çağın niteliklerine uygun olarak zorunlu ve ücretsiz olmalıdır.

10) Türkiye genç bir nüfusa sahiptir. Ülkenin geleceği adına mesleki teknik eğitime verilen önem arttırılmalı, bu okullardaki olanaklar geliştirilerek eğitimin niteliği iyileştirilmelidir. Eylül 2022'de açıklanan MEB istatistiklerine göre 5-17 yaş arasında 1 milyon 201 bin çocuğun  okul kaydı olmaması  yaklaşık 1.5 milyon öğrencinin okul kaydı yoktur. Bu durum,  ekonomik kriz, yoksulluk nedeniyle okula devamın  sağlanamadığını,  çocuk işçiliği yaygınlaştığını gösteriyor. Altılı masa, her bir koşulda eğitim hakkı adına  bu eşitsizliği giderecek çözüm yolları üretmek zorundadır.

SONUÇ

Eğitim bir insan hakkıdır. Sosyal devlet, ülkenin tüm çocuklarına parasız, nitelikli eğitim sağlamak durumundadır. Eğitimdeki sınıfsal, cinsiyete ve coğrafyaya dayalı eşitsizlikler  toplumsal adalet düşüncesiyle  mutlaka aşılmalıdır. Altılı masa  eğitimde adalet düşüncesiyle yukarıda işaret ettiğimiz ülkenin eğitim sorunları üzerinde çalışarak, sorunları ve çözüm yollarını ortaklaştırmalıdır.  Yirmi yıllık siyasal  iktidarının yarattığı iklim nedeniyle  iyi eğitim almış  pek çok genç insan okumak, iş bulmak adına yurt dışına gitmek eğilimindedir. Bu durum alınacak önlemlerle mutlaka önlenmelidir.  Ülkemizin tüm okullarını çocuklarımız için eğitim cennetine dönüştürmek  acil, güncel bir görevdir. Beklenti ve umut, altılı masanın  ortaklaşarak ülke gereksinmelerini temel alan bir eğitim reformu önerisini topluma sunmasıdır.  

 

 

 

 

 

 

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI