EĞİTMEN SÜLEYMAN UYAR’DAN KÖY ENSTİTÜLÜ BAHATTİN UYAR’A…
Prof. Dr. Kemal Kocabaş
“Ben dağ dibi köyünün öğretmeni /Okula gidiyorum koşaraktan/ Bir görseniz çevremi saran dağları/ Bir benim yerime olsanız.” Bahattin Uyar
25 Kasım 2018 Pazar akşamı Muğla’da Konakaltı İskender Alper Kültür Merkezinde Muğla Sanatseverler Derneğinin düzenlediği “Yaşayan Ustaya Saygı” gecesindeydik. Yaşayan Usta Yatağan-Şeref köyü Mağara mahallesinde 1934 yılında yaşama merhaba diyen, Eğitmen Süleyman Uyar’ın oğlu, Köy Enstitüsü çıkışlı yazar, şair, aydın Bahattin Uyar’dı. Baba dostu Bahattin Uyar, demokratik öğretmen hareketinden süzülerek gelen, editörlüğünü yaptığım “Yeniden İmece” dergisinin yazarı ve enstitü kültürel mirasını yazı ve kitaplarıyla taçlandıran bir ilericiydi. Yakın zamanda görmediğim pek çok dost ve arkadaşla kucaklaştığım etkinlikte enstitülerde olduğu gibi şiirlerle, türkülerle, zeybeklerle, söyleşilerle kültürel bir imeceydi ve Sevgili Bahattin Öğretmenim ile beraber olmak bizim için onurlu bir görevdi.
1936 yılında Çankaya köşkünde Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal başkanlığındaki toplantıya Milli Eğitim Bakanı Saffet Arıkan, İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç katılır. 40 bin köyün büyük çoğunluğunda öğretmen yoktur, köyler orta çağ karanlığındadır ve Cumhuriyet buralara ulaşamamakta, öğretmen gönderememektedir. Mustafa Kemal, köylerden askere gelen gençlere silah ve top kullanmalarını askerlik sürecinde başarı ile öğretilebildiğinin altını çizerek askerliğini başarıyla yapan çavuş ve onbaşılara gerekli eğitim verilerek öğretmen eksikliğini gidermek şeklinde özetlenen düşüncesini ortaya koyar. Daha sonra İsmail Hakkı Tonguç’un köylerde terhis olmuş onbaşı ve çavuşlara yönelik yoğun bir araştırması sonucunda köylerde ilk üç sınıfın eğitim-öğretim ihtiyacını karşılamak ve köylerde modern tarım ve hayvancılıkta rehber olabilecek eğitmen öğretmenleri yetiştirmek üzere ilk Eğitmen Kursu önce Çifteler’de sonra Kızılçullu’da açılır. 11.06.1937’de TBMM’nde kabul edilen ve Resmi Gazete’de 3639 no ile yayınlanan Köy Eğitmenler Kanununun ilk maddesi “Nüfusları öğretmen gönderilmesine elverişli olmayan köylerin öğretim ve eğitim işlerini görmek, Ziraat işlerinin fennî bir şekilde yapılması için köylülere rehberlik etmek üzere köy eğitmenleri istihdam edilir.” Bahattin Uyar Öğretmenin babası Süleyman Uyar da 1939 yılında Kızılçullu Eğitmen Kursuna katılır ve altı ay sonra köyüne eğitmen öğretmen olarak atanır. Süleyman Uyar öğretmenin yaktığı “Aydınlanma Işığı” ile Şeref köyünün çocukları eğitim hakkına kavuşur, oğlu Bahattin Uyar, Necati Özler, Muammer Özler ve adını sayamadığım pek çok köy kökenli aydın kendilerini eğitimle, aydınlanma düşüncesiyle var ederler.
Köy Eğitmen Kursları, köyü kendi çocukları ile canlandırmayı hedefleyen deneysel pedagojik bir tasarımdı. Bu projenin somut gözlenen başarısı, İsmail Hakkı Tonguç’un düşleri 1939 yılında yayınlanan “Canlandırılacak Köy” kitabında somutlaşır. 17 Nisan 1940 tarihinde bu kez TBMM’nde yeni bir yasa görüşülür. Daha sonra Demokrat Parti’yi kuracak olan milletvekillerinin katılmadığı oylama sonucu 3803 sayılı Köy Enstitüleri Yasası kabul edilir. Yasanın birinci maddesi “Köy öğretmeni ve köye yarayan diğer meslek erbabını yetiştirmek üzere tarım işlerine elverişli arazisi bulunan yerlerde, Milli Eğitim Bakanlığınca Köy Enstitüleri açılır”. Türkiye, Milli Eğitim Bakanı Hasan-Ali Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç ile birlikte bize özgü yeni bir eğitim ve toplumsal kalkınma tasarımını hayata geçiriyordu. Köy Enstitüleri, Eğitmen Kursları kazanımları üzerinden, faşizmin yaşandığı dünya koşullarında özgür, üretici bireyi hedefleyen yoksul köy çocuklarını kitapla, sanatla, müzikle, iş eğitimi ile buluşturan özgün bir proje olarak şekilleniyordu.
Muğla Kavaklıdere’den babam Şükrü Kocabaş, Akif Yavuz, Kadri Gülhan, Ahmet Ulusoy, Mehmet Alpözen açılan bu aydınlık pencereden yararlanarak Kavaklıdere, Bozdoğan üzerinden bazen yaya, bazen at sırtında Nazilli’ye ulaşarak trenle “Kızılçullu Aydınlığı” ile buluşurlar. Şeref köyünden Eğitmen Süleyman Uyar’ın oğlu Bahattin Uyar’ın aydınlanmaya yolculuğu altı yıl sonra Ortaklar Köy Enstitüsünde başlar. Yeniden İmece dergisinde yazdığı bir yazıda kendilerine Tonguç’un iş eğitimi düşünü onurla Ortaklar’a taşıyan müdür Hayri Çakaloz’un yazdığı “Sevgili Oğlum, Yapılan imtihanda başarı göstererek enstitümüze öğrenci olmak hakkını kazanmış bulunmaktasın. Bu şerefli başarıdan dolayı seni tebrik ederken mevcudu 400’ü aşkın enstitü ailemizin sıcak kucağını açarak seni beklediğini bildirir gözlerinden öperim. Bu mektubu aldıktan sonra aşağıdaki hazırlıkları yap. Saçlarını 3 numara ile kestir. Ellerini ayaklarını ve bütün vücudunu tertemiz yıka, elbiselerin kirli ise anana yıkat ve yırtıklarını yamat” mektubu enstitü kültür dağarcığına armağan eder.
1943 yılında yedi farklı Köy Enstitüsünde Sağlık Bakanlığı ve MEB işbirliği ile 19.7.1943 tarihli Resmi Gazete 4459 Sayılı yasa ile Köy Enstitülerinde “Sağlık Memuru Kolu” ve “Köy Ebesi Kolu” oluşturulur. Sağlık Memuru koluna Köy Enstitüsünde ilk üç sınıfı başarıyla geçmiş öğrenciler arasından sınavla öğrenci alınır. Köylerdeki koruyucu sağlık hizmetleri, hijyen ve salgın hastalıklarla mücadele amaçlı olarak bu kol açılıyordu. Köylerde enstitülü öğretmen ve sağlıkçı omuz omuza canlandırılacak köy imecesinde olacaktı. Bahattin Uyar Ortaklar’da ilk üç sınıfı arkadaşı Ali Mil ile beraber başarıyla tamamlamış ve sağlık kolu sınavlarını kazanmıştı. Ortaklar, Aksu, Gönen Köy Enstitülü öğrenciler sağlık kolu için Kızılçullu Köy Enstitüsünde eğitim göreceklerdi. 1950 yılında Bahattin Uyar sağlık memuru olarak Mesevle (Çayboyu) köyüne ve arkadaşı Ali Mil de Kavaklıdere bölgesine atanırlar. 1950-1960 arası Kavaklıdere’deki enstitülü öğretmenler ve sağlıkçılar arasında büyük bir dayanışma ve dostluk başlar. Demokrat Parti despotizmine karşı aydınlanmanın, Cumhuriyetin temsilcisi olarak onurla görev yaparlar. Bahattin Uyar Öğretmenim ile ilk tanışıklığım çocukluğumun ilk dönemlerine karşılık gelir. Bahattin Uyar sağlık memurluğu dönemini bir söyleşide “Birbirine çok yakın olan 10 köyde arkadaşım Ali Mil ile el ele kol kola çalıştık. Köylerdeki bulaşıcı hastalıkları yetkililere bildirdik. Bulaşıcı hastalıklarla gerekli mücadeleyi devletin olanakları ölçüsünde yerine getirmeye çalıştık. Tifo, tifüs, kolera, veba aşılarını bir seferberlik halinde yaptık. O sıralarda ülkenin her yerinde birçok kişide var olan “bit” mücadelesine de önem verdik. İlk kez DDT ile bit mücadelesine katıldık. Özellikle okul çocuklarının bitten kurtulması konusunda yoğun mücadele verdik. Bir çoğunda hela bulunmayan köylere ve evlere hela yaptırdık, Okulları sağlık açısından denetledik. Ölüm-doğum istatistiklerini devamlı olarak hükümet yetkililerine gönderdik.” şeklinde aktarır.
Sağlık Memuru Bahattin Uyar, öğretmen olmak arzusundadır. 1954 yılında fark derslerini vererek öğretmen olur ve Yatağan—Kozağaç köyünde göreve başlar. Daha sonraki yıllarda Necatibey Eğitim Fakültesini okuyarak edebiyat öğretmeni olarak çalışır. TÖS, TÖB-DER üyesi olarak demokratik öğretmen hareketinin içinde yer alır. Zaman zaman dönemin siyasal iktidarları tarafından sürgünlere gönderilir. Ama o Köy Enstitüleri ışığı ile hep yazar ve üretir. Köy Enstitüleri dağarcığına “Tonguç’un Eğitmenleri, 17 Nisan Türküleri-Şiirleri ve Yitik Harmandan Son Taneler” adlı kitaplarını armağan eder. Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED) kurucu üyesi arkadaşımız Prof. Dr. Oğuz Makal tarafından hazırlanan “Eğitmenler Belgeseli” Bahattin Öğretmenimin bu kitabını kaynak alarak ve Şeref köyündeki Süleyman Uyar’ın yaktığı aydınlanma ışığı üzerinde hazırlanır.
Vefa, değerbilirlik ve emeğe saygı adına Muğla Sanatseverler Derneğini ve değerli başkanı Sadettin Özbek arkadaşımı kutluyorum. Baba dostu, Adabelenli, Köy Enstitülü Bahattin Uyar Öğretmenime nice sağlıklı yıllar diliyorum. Son söz Bahattin Uyar’da “Aydın İstasyonu’nda görüyorum ilk kez treni/ Çocuklar, analarıyla kucak kucağa/Vagonlarda insanlar salkım saçak/Yanlarında sevdikleri./Ver elini Ortaklar Köy Enstitüsü!/Sana geliyorum okut beni/Büyümeye geldim kollarında/ Uyut beni, büyüt beni, okut beni.”