SELÇUK BELEDİYESİ VE KÖY ENSTİTÜLERİ
Prof. Dr. Kemal Kocabaş
31 Mayıs 2021 pazartesi günü Selçuk Belediye Başkanı arkadaşımız, kardeşimiz Filiz Ceritoğlu Sengel telefondaydı. "Hocam, 2 Haziran 2021 tarihinde Köy Enstitülerinden esinlenerek gerçekleştirdiğimiz Selçuk Belediyesi Efes Tarlası Yaşam Köyü açılışına YKKED Genel Başkanı olarak sizi davet ediyorum, gelirseniz mutlu oluruz." mesajını iletmişti. Daha önce 5 Ekim 2019 Dünya Öğretmenler günü nedeniyle Selçuk Belediyesinin bir paneline katılarak Köy Enstitülerini anlatmıştım. Filiz Başkan o toplantıda enstitü deneyimlerinden esinlenerek belediye olarak yaptıkları "tarım, doğa, çevre, üretim, sanat" ağırlıklı çalışmalarını anlatmıştı. Yerel yönetimlerde enstitülerden esinlenerek yeni projelerin üretilmesi derneğimizin yirmi yıllık çalışmalarının da temel amacıydı. Bu nedenle 2 Haziran 2021 günü saat 18.00'de Selçuk-İzmir çıkışındaki tören alandaydım.
Alana geldiğimde rengarenk, cıvıl cıvıl bir ortam vardı. Bir tarafta yerel üreticilerin stantları, bir tarafta Selçuk Belediyesinin folklor ekipleri ve tek katlı yapılarda Efes Tarlası ön ismiyle oluşturulan " Tohum Merkezi, İsmail Hakkı Tonguç Tarım Müzesi, Köy Enstitüleri Anı Müzesi, Toprak Kütüphanesi, Tohum Kafe" birimleri yer almıştı. Her birimi açılış töreni öncesi ilgiyle izledim. Tarım müzesine Köy Enstitülerinin kuramcısı, uygulayıcısı İsmail Hakkı Tonguç'un adının verilmesinden emeğe saygı adına büyük bir onur duydum. Daha sonra protokol bölümünde bana gösterilen yere oturarak törenin başlamasını beklemeye başladım. Sahneye Selçuk Belediyesi Kent Orkestrası çıktı. Nazım Hikmet'in de aramızdan ayrılışının 58. yılı nedeniyle özel, enfes bir konsere imza attılar. Pandemi koşullarında adeta kendi hapishanelerimizden çıkmıştık ve o nedenle canlı müziğe ve insanlara hasrettik. Bu özlemle orkestranın ardı ardına çaldığı "Çığlık Çığlığa, Deniz Üstü Köpürür, Çav Bella, Aldırma Gönül, Yollardan Sonra, Nazım Hikmet Memleket, Leylim Ley, Kan Çiçekleri, Memleketim " parçaları izleyicilerin oluşturduğu koroyla coşkuyla söylendi, ben de bu müzikleri sevdiklerime naklen ilettim. Törene mesaj ileten tüm CHP'li belediye başkanlarının mesajlarında "Köy Enstitüleri" vurgusu öne çıkıyordu. Yirmi yıllık YKKED imecesinin ürettiği ve topluma sunduğu enstitü gerçekliği karşılık bulmuştu ve yaşamın her alanında bu gerçeklik üzerinden yeni arayışlar üretiliyordu. O anlamda mutluydum. Sırayla Selçuk Belediye Başkanı Filiz Hanım, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu açılış konuşmaları yaptılar. Konuşmalar sırasında iz bırakan "Tüm Türkiye Eksin, Yaşam Toprakla Filizlenir, Başka Bir Tarım Mümkün, Umutsuzluk Yok" sloganları sahne arkasındaki dev ekrana yansıyordu.
Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 15 Temmuz 1921 tarihinde Ankara'da toplanan Maarif Kongresinde: "Bu yurdun gerçek sahibi ve toplumumuzun büyük çoğunluğu köylüdür. İşte bu köylüdür ki, bugüne kadar bilgi ışığından yoksun bırakılmıştır. Bundan ötürü, bizim izleyeceğimiz milli eğitim politikasının temeli, önce bilgisizliği gidermektir. Bir yandan bilgisizliği gidermeye çalışırken, öte yandan da yurt çocuklarını toplumsal ve ekonomik alanlarda etkin ve verimli kılmak için, gerekli olan bilgileri uygulayarak öğretme yöntemi ulusal eğitimimizin temelini oluşturmalıdır." ifadeleriyle adeta enstitü düşüncesinin temellerini ortaya koyuyordu. 17 Nisan 1940 tarihinde TBMM'de kabul edilen 3803 sayılı Köy Enstitüleri yasasının ilk maddesinde "Köye yarayışlı meslek erbabını yetiştirmek üzere tarım işlerine elverişli bölgelerde Köy Enstitüleri açılır." deniliyordu. Cumhuriyet adeta orta çağı yaşayan ve ülkenin büyük çoğunluğunun yaşadığı köylere bir toplumsal değişim projesiyle ulaşmak istiyordu. Bu anlamda Köy Enstitüleri sadece bir öğretmen yetiştirme projesi değil, köyü kendi çocuklarıyla dönüştürmeyi hedefleyen bir Cumhuriyet projesiydi. Köyden aldığı çocukları pedagoji eğitimi vererek, modern tarım ve hayvancılık bilgileriyle ve aydınlanma düşünceleriyle donatarak köye göndermek tasarımıydı. Köy Enstitüleri tasarımını üretenler bu projeyi "Toprak Reformu" ile de taçlandırarak üretici, özgür köylüyü yaratmayı düşünüyorlardı. Enstitüler, parti grubunda ve TBMM'deki yoğun çabalarıyla Milli Eğitim Bakanı Hasan-Ali Yücel, uygulama ve kuramda ilköğretim Genel müdürü İsmail Hakkı Tonguç'un büyük emeği ve öngörüleriyle hayata geçmişti. Enstitüler, "iş içinde yaparak, yaşayarak" olarak tanımlanan özgün, uygulamalı, üretici eğitim sistemi ve pek çok kazanımıyla kuruluşunun 81. yılında bizlere esin kaynağı olmaya devam etmektedir. Köy Enstitüleri ülke gereksinmelerini temel aldığı için işlevseldi ve "Halk oyunları, balıkçılık, kooperatifçilik vb." gibi pek çok dersi eğitim dizgesine katarak hayatın gerçek problemleri üzerinden öğrenmeyi gerçekleştiriyordu.
Selçuk Belediyesi Efes Tarlası Yaşam Köyü'nün yayınlanan manifestosunda neler var? Köy Enstitülerinden nasıl esinlenmiş, neler hedefleniyor? İrdeleyelim: "Gıdanın topraktan sofraya yolculuğunda değer katmayan aracıları ortadan kaldırarak üretici ve tüketicileri bir araya getirmek. Çocukları doğa ve yaşam bilgisiyle buluşturmak. Sürdürülebilir kentler ve doğayla uyumlu, toplumsal canlılığa erişen köyler. Köylerde yoksullaşan, kentlerde değersiz hissettirilen deneyimlileri yaşam köyünde değerli olduklarını hissettirmek. Gelirsizliğe, mesleksizliğe ve geleceksizliğe sürüklenen gençlere yaşam köyünde özgüven ve donanım kazanma olanağı sağlamak. Yaşam köyünün Efes Selçuk'un yerli ve yabancı konukların ilk durağı olması nedeniyle kentin kadın ve tarım kimliğinin tarih kimliğiyle birleştirilerek kent ekonomisine katkı sağlaması. Kadın kimliğini öne çıkararak kadın üreticilerin ve tüm bölümlerinde kadınların istihdam edildiği bir yaşam köyü oluşturmak. Yaşam köyünün Selçuk'ta doğa ile uyumlu bir yaşamın olanaklı olduğunu toprağa ve hayata dokunarak kanıtlayacağı ve Köy Enstitüleri ruhuyla gıda egemenliğini savunma düşüncesi öngörülüyor" Köy Enstitülerinin insan, doğa, üretim, tarım odaklı kazanımlarının güncel karşılıklarının manifestoda yer aldığını görebiliyoruz. Efes Tarlası Yaşam Köyü bunlar dışında "Çocuklarımız Toprağı Tanıyacak, Gençlerimiz Üretmeyi Öğrenecek, Deneyimlilerimize Yeni Bir Yaşam, Çiftçilerimizin Aile Tarımını Yaşatacağız, Üreticilerden Halka Gıda Egemenliği sağlayacağız" ifadeleriyle hedefler netleştiriliyor.
Efes Tarlası Yaşam Köyündeki Köy Enstitüleri Anı Odası'nda " Köy Enstitüleri, köylüleri yalnız ekmekle değil, kitapla, müzikle, sanatla, demokrasiyle, aydınlanmayla buluşturma adımıydı. İşte bu adım bizlere ilham olarak Efes Tarlası Yaşam Köyü'nde geçmişi yad etmek adına bir anı odası oluşturduk. Cumhuriyetimizin bu eğitim-öğretim mücadelesinde ön saflarda yer alan Yücel ve Tonguç'u anarak Köy Enstitülerine bir selam göndermiş olduk" ibareleri yer alıyordu. Selçuk'tan umutla döndüm. Dönüşte önümüzdeki dönemlerde Efes Tarlası Yaşam Köyünde bir amfi tiyatro yapılarak Selçuk'taki tüm düşünsel, kültürel sanatsal aktivitelerin bu alana taşınması, dezavantajlı bölgelerin çocuklarına yaşama uyum becerilerinin kazandırılması, yurttaşlara kooperatifçilik derslerinin verilmesi gibi önerilerle zenginleştirilebileceğini düşündüm.
Günümüzde eğitimin demokratikleştirilmesi, eğitim hakkının yaygınlaştırılmasında ve enstitülerin güncel karşılığını üretme çabalarında yerel yönetimlerin önemi her geçen gün artmaktadır. Ocak 2020'de İzmir'de Konak Belediyesinin katkısıyla YKKED olarak gerçekleştirdiğimiz "Köy Enstitüleri ve Yerel Yönetimler" çalıştayının ne denli önemli olduğunu bir kez daha hayat öğretti. Önümüzdeki günlerde İzmir Büyükşehir Belediyemizin benzer projeleri toplumla buluşturacağını Sayın Soyer'in konuşmalarından öğrenebiliyoruz. Yine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu'nun çabalarını ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mansur Yavaş'ın Hasanoğlan için verdiği mücadeleyi basından izliyoruz. Yapılan tüm bu özgün çalışmaların yerel yönetimlerde karşılık bulacağını umuyorum. Selçuk Belediye Başkanı Sayın Filiz Ceritoğlu Sengel ve Selçuk Belediyesi emekçilerine bu özgün çalışma için teşekkürlerimle.