Son zamanlarda Avrupa'ya .bizi AB'ye alınız dileklerini duyuyoruz bol bol alırsanız bizim de güvenliğinize katkımız olacaktır söylemini kullanıyoruz bolca..
Şu Avrupa'nın kendini güvende hissetmesi için son iki yüzde yarattığı önemli olayları hatırlamalıyız.
Şu Avrupa güvenliğini tehdit edenler arasında kimleri görüyor ki?
Yani Avrupalılara göre kim onların güvenliğini tehdit ediyor?
Son iki yüzyılda Avrupa kendisini tehdit eden ülke olarak Rusya'yı görüyor
.Çarlık Rusya'sı sonra Rusya'nın oluşturduğu SSCB yapılanması ve bu gün de yine Rusya'yı düşman olarak görmektedir. Onu tehdit eden, bu coğrafya üzerinde yer alan devletlerdir anlayışlarına göre. Bu gün kendine güvenlik arayışlarını da Rusya topraklarındaki toplumlara karşı bir güvence arayışını benimsemektedir. Yani Avrupa için Rusya son iki yüz yıldır hep tehdit oluşturmaktadır. Bu tehdite karşı da, Rusya'ya karşı öğütler oluşturarak duracağını varsaymaktadır. Onun için her fırsatta Rusya'ya karşı durmak, onu zayıflatmak çalışmalarını sürdürmektedir..
Geçmişte Napolyon bu tehdide ortadan kaldırmak için büyük savaşlar yapmıştı, binlerce insanın ölümünü sağlamıştı ama yine de bu tehdidi ortadan kaldıramamıştı. Aynı Avrupa HİTLERİ Rusya'ya götürüp kendilerini bu tehditlerden kurtarmağa soyunmuştu yine başarı sağlayamıyordu.
Emperyalist güçler bu gün Ukrayna savaşını yine bu düşmanının yok etmek için yaratmışlardı. Bunun için elli yıldan fazla bir süre çalışıp Rusya'yı zayıflatma projesi geliştiriyordu.
Onun için savaşın iyi günlerinde İstanbul'da yapılan barış görüşmelerinin devamına değil savaşı devamına karar vermişlerdi. YOKSA O GÜN , hem Zlenski hem Rusya barış için masaya oturamaya hazırdı. Ama savaşın bitmesini istemeyen İngiltere Fransa gibi ülkeler Zelensk'iyi bu fikrinden vazgeçirmişlerdi,
Bu gün biz Avrupa'ya güvenlik katkısı sağlayabileceğimizi söylerken bu gelişmeleri asla uzakta tutmamak zorundayız. Avrupa'ya yardım derken kendimizi bir Rusya düşmanlığı içinde bulmamalıyız, bunun için Atatürk'ün, yurtta barış dünyada barış anlayışına sıkı sıkıya sarılmak zorundayız. buna uymayan devletler aslı dünya barışının sağlanmasında yer alamazlar..